Salman
Rushdie veya Selman Rüşdi, Şeytan
Ayetleri adlı kitabı yüzünden İran'ın
o dönemki dini lideri tarafından hakkında öldürülme fetvası çıkarılmış Hint-
Pakistan asıllı İngiliz yazar.
Rüşdi,
çoğumuzun aklında böyle kalmıştır eminim. Şeytan Ayetleri'nin yayın tarihine
baktığımda ben daha 11 yaşındaymışım. Fakat o zamanki infiali unutmam mümkün
değil, öyle bir esip gürlemişti bu olay.
Gül Akça hanımın bloguna yorum yaparken dur dedim, evdeki
beyin kitaplığındaki şu iki Rüşdi romanını okuyayım:)
(
Bu arada, orta halli, klasik muhafazakar bir ailede büyüdüğüm için ve İslam
dininin (Kuran-ı Kerim) Allahın koruyuculuğunda olduğunu, okumanın hiç bir
şekilde insana zarar getirmeyeceğini, zarar getirenin her şeyi okumak değil,
okuduğu her şeyi akıl ve araştırma süzgecinden geçirmemek demek olduğunu ise
nisbeten geç anladım diyebiliriz...İnsanları, daha doğrusu kitleleri "yumuşak
karınlarından" vurarak manüple
etmenin her daim geçerli bir yöntem olduğunu ekleyip bu konuda başka bir
yazı yazmak istediğimi belirterek kitaplara geçeyim.)
Utanç
1986, Öfke ise 2001 yılında yayınlanmış. Yazar ve kitaplar hakkında hiç ön
araştırma yapmadan okumaya başladım.
Hemen
söyleyeyim Utanç'ı daha çok
beğendim.
Utanç,
girişteki aile soyağacı çizelgesiyle bile hemen Marquez'in Yüzyıllık Yalnızlık'ını hatırlattı.
Gerçekten
de onu andıran fakat başka bir ana temaya sahip bir roman. Sayfalar hızla akıp
geçerken konunun Pakistan'daki tek
adam rejimleri olduğunu anladım. Kitabın arka kapağında da zaten böyle bir
açıklama mevcutmuş.
Pakistan
ve Afganistan'ın halen dinmeyen kanını o zamanlar da ekranlardan takip
ediyorduk: Ziya Ül Hak'ın darbesini, Butto ve kızı Butto'yu... Bir o, bir bu
derken kan ve sefalet içindeki insanları...
Büyülü gerçekçilik denen üslupla yazılmış politik bir roman Utanç. Yani kuru,sıkıcı bir anlatım değil
elbette, büyülü gerçekçiliğin yetkin bir örneği, kesinlikle iyi bir roman. (
Galiba ödülleri de var) İyi romanları anlatmanız güç olur. Öneririm.
Utanç ise yazarın artık yerleşik bulunduğu Amerika'da
geçiyor. Daha klasik, kahramanın geçmişindeki travmayı hemen tahmin
edebileceğiniz bir roman.
Zengin
ve çok güzel genç kızlar peş peşe
vahşice öldürülürler. Görgü tanıkları panama şapkalı birisinden bahsederler.
Sebebini
tam bilemediği öfke krizlerine kapılıp sonradan ne yaptığını hatırlamaz halde
uyanan panama şapkalı kahramanımız mı öldürmüş ve kafa derilerini yüzmüştür bu
genç kızların?
Bir
an için kendinden şüphelense de kahramanımız, şüpheler başka yöne çekilir.
Fakat bu cinayetlerle bağı başka bir noktada ortaya çıkacaktır.
Amerika'daki,
hayattan ne istediklerini bilemeyen, çok zengin gençlerin, vahşete dönüşen serbest cinsel hayatlarının
eşliğinde, çocukken yaşadıkları ensestin
travmatikleştirdiği iki insanın yollarının kesişmesiyle devam eden bir roman.
Olay
örgüsünü böyle de anlatabiliriz.
Ancak
roman polisiye bir roman değil. Modernizme, modernizmin, kapitalizmin, her şeye
sahip olmanın getirdiklerine bir küçük eleştiri de diyebiliriz, fakat en
doğrusu yazarın şu minvaldeki cümlesini anmak olur sanırım: İnsan kalbini kaybediyor. Çok güçlü
değil ama akıcı bir roman. Yazar büyülü gerçekçilik ekolünü de ufak bir
sürprizle es geçmemiş bu arada.
İyi
okumalar.
Okumaktan ve anlamaya çalışmaktan korkmayalım. Ses
vermekten korkmayalım. Birey olmaktan yani " eşref-i mahlukat"
olmaktan korkmayalım. Yanımızdaki yöremizdeki haksızlığa uğradığında susup
kalmayalım...Yarın bizim başımıza bir şey geldiğinde biz de kimseyi
bulamayabiliriz yanımızda.
Bu aralar doluyum, böyle "aksaçlı"
modundayım, önce kendime tabii:(
Okumadım daha. okunası diye öneriyorsun. o halde okunacaklar listesine ekleyeyim. :)
YanıtlaSilhaksızlığa ses çıkarabilmek için dürüst vicdanlı adaletli kişilik gerekiyor... gerekiyor olan kişilikler de çok az gibi.. :(
Sen Yüzyıllık Yalnızlık'ı sevmemiştin ama bu ondan daha kolay okunur:) öneririm naçizane:)
SilNasıl hatırladın. :) teşekkürler.. önerini not alıyorum..
SilSelamlar..
:)
SilUtanç'ı çok sevmiştim, şuana kadar okuduğum Rushdie kitaplarının en iyisiydi. Elinize sağlık:)
YanıtlaSilUtanç'ta coşkun bir ritm var, kendi kendini sürüklüyor. Konunun kendisi de benim için önemli....Selamlar.
Sil