"Aslında
hukuğun adaletle bir ilişkisi yoktur."
"Ezilenlerin
geleneği gösteriyor ki, içinde yaşadığımız olağanüstü hal istisna değil
kuraldır." W.Benjamin*
Uzun zamandır önceden okuduğum ve
beğendiğim kimi kitapları (aradan geçen uzunca bir süre sonra) yeniden okumak
istiyordum.
Eşimin kitapları arasında Cogito derginin 2007 tarihli Walter
Benjamin sayısını görünce onu okumak istedim. Sonra da Tek Yön'ü yeniden okurum
dedim. (En sonda dergiden alıntılara bakabilirsiniz.)
Bloguma baktım, Tek Yön hakkında sadece alıntılar
yapmışım: Şurada.
Tabii, Benjamin okumak öyle kolay
değil, hepsini de anlayamamışım:) Avrupa'nın, Batı'nın, küreselleşme ve
kapitalizmin kucağında olan bizim coğrafyanın da artık içindeki hali anlamlandırabilmesi
için bu tür entelektüellerin eserlerini okuması gerekiyor bence. Ne kadar geç
kalınmış olsa da...
Neyse, efenim.
Bu Cogito özel sayısında, felsefi
tabanlı yazıların olması ve benim bu dili (felsefe) anca tarzanca konuşabilmem
sebebiyle çok verimli olmasa da ciddi bir pencere açtı Benjamin ve eserleri
hakkında. Tanpınar, Atılgan, Baudelaire,
Kafka bu sayıda Benjamin ile yolu kesiştirilen diğer edebiyatçılardı.
Dergiden sonra Tek Yön'ü tekrar
okudum. O dönem (2012) kenarına düştüğüm notların, soru işaretlerinin bir kısmı
geçerliliğini yitirdi, metinlerin arka planı biraz daha yerine oturdu. Havada
kalan, sıkıldığım pasajlar oldu tabii ki.
Yine de Walter Benjamin gerçekten
sevdiğim bir yazar-entelektüel oldu, bu kadarıyla bile. Kendisine yüzyılın son
entelektüelü de denmiş. Biyografisini internetten bulabilirsiniz. İntiharla
biten bir hayat daha....
En iyisi hadi gelin alıntılara bakalım*:
* 1921 tarihli Şiddetin Eleştirisi'nde "Aslında hukuğun adaletle bir ilişkisi
yoktur." Der W. B. Yani yasa adil olduğu için değil yasa olduğu için
geçerlidir. Ve böylece , çok seküler, çok dünyevi bir tartışmayı bir anda
tanrısal adalet zeminine taşır. Ve
yasayı da şiddetle temellendirir:
Yasanın yapılmasını mümkün kılan
şey öncelikle "yasa koyucu"
şiddetin uygulanmasıdır. Yani yasa
şiddeti kınamak şöyle dursun bir şekilde ona ihtiyaç duyar ve zamanla yasama
organları, yasamanın şiddetle böyle bir ilişki içinde olduğunu unuturlar.
2.şiddet ise "yasa koruyucu" şiddettir. Yani hukuğun kendini korumak
için polis, asker gibiçeşitli aygıtlara başvurması. Böylece bir şiddet döngüsü oluşur.
Bu şekilde ilerleyen tezinde, o
dönem Almanyasında nazizimin ayak sesleri vardır ve Hitler'in teorisyenlerinden Schmitt
de bu tezden aldığı ilhamla(!) olağanüstü
hal kuramını ortaya atar... ve sonuç hepimizin bildiği şeyler.
Çok not aldım, elbetteki burada
hepsini paylaşamıyorum. Ama ufuk açıcı bir okuma oldu benim için dergideki
yazılar.
Sonuç: W. Benjamin'i şiddetle
öneriyoruz, okuması zor olsa da ondaki tadı alacağınızdan eminim.
Kamu Yönetimi dersinde ismi geçmişti hatırladığım kadarıyla. Sayende güzel okunacak kitaplarının olduğunu öğrendik. teşekkürler..
YanıtlaSilpardon ya yeni hatırladım ünlü Frankfurt Okulunun düşünürlerindendi. bu okulun tüm düşünürleri candır.. :)
YanıtlaSilEvet, Adorno ve diğerleriyle bağlantısı var. Ama tam olarak Frankfurt ekolünden sayılmıyormuş. Kendine has bir karma yapısı var.
SilAdamlar "düşünmüşler" valla, helal olsun.
Selamlar:)