"Northrop Frye “Büyük bir kütüphane, dil yeteneğine ve telepatik iletişimin uçsuz bucaksız etkisine sahiptir.” demişti. Böyle sanrılarla yarım yüzyılım kitap toplayarak geçti."
Kitabın adı: Geceleyin Kütüphane
Yazarı : Alberto Manguel (1948,Buenos Aires)
Yayınevi: YKY
Basım yılı: 2008
Tercüme: Dilek Şendil
Baştan söyleyeyim, benim için okunmasa da olurmuş, kitaplardan biri oldu bu. Kütüphanede rastlayıp ödünç almıştım zatenJ Üstelik çeviride de, tashihde de sorunlar vardı. Mesela tamlanan ekleri göze batacak şekilde- birçok yerde- eksikti. Kitabın dili de öyle yalın filan değildiJ Yazar ve kitap,kütüphane adları ve dipnotlarıyla dolu bir tür bellek dökümü…Bazı bölümleri okumadan atladım, öyle sıkıcı geldi.
Yine de alıntıladığım yerler oldu, yeni bilgiler de edindim.
Yazarın Borges’le olan yakınlığı ve bir makalede kitabın adını duymuşluğumdan merak etmiştim. Nitekim Borges’den de sıkça bahsetmiş... Sanırım ödüllü olan Okuma Sanatı daha iyidir?
Kütüphaneleri, kendi kütüphanesi ve onunla olan bağını anlatıyor Manguel. E- kitap ve kütüphane ile kağıt-mürekkep kütüphanesi karşılaştırmasını da yapıyor.
Kitaptaki bölümlerden bazıları şöyle: Mit Olarak Kütüphane, Mekân Olarak, Güç Olarak , Raslantı Olarak , Sağkalma Olarak, Kimlik Olarak , Yuva Olarak Kütüphane…
Ama sonuç bölümü ve bitiş cümleleri çok hoştu: (…) Peki ben kütüphanemin öyküsünün sonunda neyi arıyorum? Teselliyi belki de. Belki de teselliyi.
(…) Romalılar buraya, miladî tarihten önceki son yıllarda,şarap üreticisi bu bölgenin tanrısı Dionysos adına bir tapınak dikmişlerdi; on iki yy sonra Hıristiyan kilisesi, içkiyle kendinden geçmiş tanrının yerine, kanını şaraba döndüren tanrıyı koyacaktı.(s:15)
(…) Eğer söz konusu ikinci bir el kitapsa, bütün işaretlerini, daha önceki okurlarının yaptıkları karalamalarla geçtikleri yolu kayda alan, bir sayfayı işaretlemek için araya kona küçük not kâğıtları, bir otobüs bileti iliştiren yoldaşların izlerini olduğu gibi bırakırım. (s:24)
(…) Sanal kütüphaneyi kâğıt ve mürekkepten oluşan gelenekseliyle karşılaştırırken, aklımızda tutmamız gereken birkaç nokta var: okumanın yavaşlık,derinlik ve bağlam gerektirdiği;(…) (s:80)
(…) Marshall McLuhan (1911-1980, Kanadalı iletişim kuramcısı) “evrensel köy” kavramını ortaya atan kişi imiş.
(…) Her kütüphane hem kucaklar, hem reddeder. Her kütüphane tanımı gereği tercih sonucudur ve alanını sınırlaması gerekir. Her tercih de bir başkasını dışlar, yapılmayan tercih olur. Okuma eylemi sonsuz bir sansür eylemiyle koşut gider. (s:103)
(…) Columbus öncesi Amerikasına ait kitapların yok edilmesi, iktidar olan kimselerin yazılı sözlerin yıkıcı yeteneklerinden duydukları korkuya örnektir. (s:116)
(…) Sansürcüler bilir, okurları okudukları kitaplar tanımlar. 11 Eylül 2001’in sonucunda ABD’de federal ajanlara, herhangi bir halk kütüphanesinden ya da kitapçıdan alınan kitapların kaydını ele geçirme yetkisi tanıyan ABD Yurttaşlık Yasasının 215. faslı kongre’de kabul edildi. Geleneksel arama izinlerinin tersine bu yeni yetkiyle ajanlar herhangi bir suça ilişkin kanıt göstermek zorunda ya da hedeflerinin bir zanlı olduğunu makemeye kanıt göstermek zorunda da değiller, (…) (s:118)
(…) Cicero arkadaşına yazdığı bir mektubunda şöyle demiş: Okumak ve yazmak bana teselli vermiyor, sadece uzaklaştırıyor. (s:159)
İçinde gece ve kütüphane kelimeleri geçtiği için alıp biraz karıştırdığımda aynen yazdığın gibi olduğunu düşünmüştüm. Gene de okunacak tabii. :)
YanıtlaSilBazı bölümleri olmasaymış daha az sıkıcı olurmuş, evet, okunabilir:)
YanıtlaSil