ORLANDO, AŞK DEDİĞİN NEDİR Kİ!

Kitabın adı: Orlando
Yazarı: Virginia Woolf (1882-1941)
Yayınevi ve basım yılı: Ayrıntı, 2ooo
Kitabın yazım tarihi: 1928
Çeviren : Seniha Akar



Oğlan (çünkü günün modası bir bakıma gizlese de cinsiyeti su götürmezdi) çatı kirişlerinden sarkan bir Mağribi kellesine kılıç sallamaktaydı.”

Böyle başlıyor Orlando; Bir Yaşamöyküsü.

Önsözde, Orlando’nun Woolf’un deneysel çalışmaları arasında bir “tatil kitabı” ve dahi fantastik türde bir romanı olarak bahsedilmişse de hiç de plajda okunacak bir kitap değil :)

Woolf’un iyi bir yazar olduğunu yeterince kanıtlıyor Orlando. Üslup çok hoş bir kere.

Deniz Feneri’ni 20 yaşındayken okumuş ve dilini güç bela kavrayıp beğenmiş bir kitap kurdu olarak elbette ki bu romanı daha bilindik, klasik tarzda yazılmış olduğundan anlamam kolay oldu. Sevdim de.

Woolf’un neşeli, yalın, alay eden, alayla hicveden ,okur ile karşılıklı konuşan üslubu çok tatlıydı. Bu arada Böll’ün K.Blum’un Çiğnenen Onuru ile Orlando’daki benzer üsluplar; alaycı, överken yeren ya da övgü mü sövgü mü ( :)) belli olmayan …üsluplar hoş bir tesadüf oldu benim için.

(Normalde Woolf okuma listemde yoktu. Ama geçen ay birkaç edebiyat programı ve gazete yazısında Woolf üst üste konu edilmişti. Timaş’tan çıkan bir “yazarlık dersleri” kitabı da Woolf’un yazarlık serüvenini, tekniğini yazarın cümleleri ve konferanslarıyla inceliyordu. Böyle olunca geçenlerde Orlando’yu görüp de elimin uzanmaması düşünülemezdi!)

Orlando bir biyografi olarak tasarlanmış. Tabii bu Woolf’un bir oyunu sadece. Bildiğimiz bir tarzda yaşamöyküsü değil tabii ki.

Fantastik denmesinin sebepleri ise Orlando’nun İstanbul büyükelçisi iken bir gece bir kadına dönüşüvermesi ve 4oo yıl yaşaması.( Bu uzun ömre sadece birkaç tanıdığı ortak olur.)

Başka fantastik bir öğe göremedim ben. Bu da bu kitabı fantastik olarak adlandırmaya yeter mi, bilmem.

Woolf bu iki öğe ile aslında bulunduğu toplumdaki kadının yerini, kadına bakış açılarını Elisabeth döneminden Victoria dönemine kadarki bir süreçte irdeleme imkanı yaratmış. Zamanında (30 yaşına dek) erkek olan asilzade Orlando kadın olmakla beraber iki cinsiyeti ve toplumdaki durumlarını “objektifçe” sorgulayıp düşünebiliyor.

Sayfalar dolusu not aldım kitaptan, çok tatlı paragraflar vardı.

Bir de Türkiye’den,İstanbul,Bursa vb. den romanın sonuna dek bahseder Orlando.

Bu arada bazı noktalarda Woolf’un feminist düşüncelerini ve ahlak anlayışına gönderdiği iğnelemeleri aşırı bulduğumu da söylemeliyim. Ama o dönemin İngilteresi ve hristiyan ikiyüzlülüğünde bir sert çığlık da olabilir bu. Tarih ve ilgili diğer bilimlerdeki bilgim bu konuyu aydınlatmama yetmiyor. :)

Woolf’un bu romanında geçen yüzyılların İngiltere’sine ait kültürel, edebi…portre ve tasvirleri görmemiz de mümkün.

Karmaşık cümlelerini güzelce çevirmiş çeviren ki aynı karmaşıklığı görüyoruz kitapta :) Bunun Woolf’un kelimelerle oynamayı sevmesini doğruladığını belirterek bu tatlı üslup için ve daha düne kadar İngiltere’de kadın olmak neymiş görmek isteyenler için okunması gereken bir kitaptır . Saygılar efenim :)

NOT 1: Wiki’ye Woolf’un ölüm tarihini netleştirmek için bakıyordum ki intihar ederek öldüğünü öğrendim.

NOT 2 : Wollf’un yazı hayatında önemli bir yeri olan Bloomsbury grubu da tam bir entel cangılıymış ( şu bize iktisat derslerinde öğretilen Keynes de o gruptaymış!), Woolf’u feminist ve ahlakça “özgür” bulduğum konusunda yanılmamışım, edebi otoriteler de öyle demiş :) Ve dahi Wiki’de hiç bilmediğim özellikleri ile karşılaşıyorum yazarın.

NOT 3: Sonuçta iyi yazan bir yazar Woolf. Tabii diğer kitaplarını da okumak lazım ama Deniz Feneri ve Orlando bu minvalde…

BU DA SON NOT : Bir yazarın hayatının birtakım detaylarını öğrenmek , onun iç dünyasına girmek (bu diğer bazı yazarlarda da olmuştur bana) çok değişik hisler uyandırmakta, sıradan birer insan olarak görebilme adına. Ama bunları kitaplarını okuduktan sonra yapmalı, yazdıkları ile yaşamını önce ayrı kefelere koymalı sanırım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Ölümü görün yazın bir şeyler, üşenmeyin.
E, üşenmeyin dedik ya:)