BAĞIRANLAR DUYULUR

 Hayatım boyunca bağıran biri olmadım.

Belki artık bağırmam gerekiyordur...


Dün akşam bir arkadaşımla buluştum. Yurt

dışına gidecekmiş, vizesi çıkmış. 

Zaten istiyordun, hayırlı olsun. Beni burada yalnız bırakacaksın ama... Sen ne istiyorsan o önemli, dedim...

Daha sesimi yeni çıkarabildim, dedi. Bizi boğan, sindirmeye çalışan, sözde iyiliğimizi düşünen yakın ya da uzak birçok kişiye, sisteme vesaireye karşı...

Dedim ki dünyada da böyle ama bizim buralarda daha kesin bir şey var: Kırkımızdan önce bir şeyleri değiştirmek için harekete geçemiyoruz kadınlar olarak. 

Erkekleri bilmem, onlar ne durumdalar... Biz bazı şeylerin ancak farkına varıyoruz, onları değiştirme gücünün de sadece bizde olduğunu kavrayıp aksiyon almamız ise daha da uzun zaman ve başarısızlıklarla, yarı başarılarla dolu uzunca bir pratik gerektiriyor.. Maalesef.

.................. Ve dahi: Şu günlerde, evvelden sövdüğüm Brahmanlara alkış tutuyorum!


....................Blog listemdeki blogları okuyorum. Yorum yazacak oluyorum, yazılanların çoğunu zaten yaşadığım için, yazanlar da tam tekmil yazdığı için, aynı ülkede, dünyada olduğumuz için, ekstra bir şey söyleyemiyorum.

Acaba, sadece  "Okudum." diye mi yorum bıraksam? Çünkü 

"Yorumsuz bloga blog demediğimi" çok sefer beyan etmişimdir burada.

Mesela Mai, emeklilik hallerinden bahsetmiş. Yazın eski bir dostum emekli oldu. Halen alışamadı. Maaşların düşük bağlanması da ayrı sorun...

Ceren, yıllık okuma hedefimi geçtim demiş. Coşkuyla okuduğum zamanlarım aklıma geldi. Okuyorum yine elbette, ama beni cezbeden yeni yayınlar ortadakiler değil. Ee, dip köşelere bak, işin ne diyeceksiniz. Gerçi daha okumadığım ne klasikler var. Klasiklerin % 99'u beni şaşırtmadı biliyor musunuz?

Arkadaşı beklerken Dost Kitabevine uğradım.  American Best Seller abilerini taklit etmeye çalışan bir sürü tuğla gibi kitaplar. 400 liradan da aşağı değil fiyatları. Afiyet olsun.

Ve.....çok çalışmam lazım, çok... diye hissedip çalışma hızımı beğenmediğim bir dönemi daha yaşıyorum :)

..........................Kitaplık dergisini aldım. Uzun zamandır almamıştım. Dosya konusu Köpek. (Evet. Gündemle ilgili aslında.) Fena değil. Ama öykülerin ilk cümlelerinden sonra tek bir tanesini bile okuyamadım, biliyor musunuz? 

Öykü böyle lanet bir tür.

Romana başladığınızda, ilk başta sıkılsanız bile, dur hele deyip bir 15-20 sayfa daha okursunuz. Ve yüksek bir ihtimal roman iyileşir, dikkatinizi çekmeye başlar. Hiç olmadı araları atlar, yine de okursunuz.

Öyküde bu çok zor. Hele iyi okurlar için.

Ben de öykü yazdığım için dönüp kendime diyorum ki:

Okumaktan sıkıldıkların gibi öyküler yazma!

.................................................



8 yorum:

  1. Bazen yorum ben de bırakamıyorum çünkü haklısın demek dışında bir yorum bulamıyorum, o da daçma geliyor.. Bilmem bırakılmalı mı, bazen insan sadece yazmak içinden atmak iatiyor ve kimse de yorum yazmasın öylece kalsın..
    Okuma konuau özellikle öykü açısından evet, zor. Bir dönem kısa öykülere takmıştım kafayı, Kafka’nın enfes bir öykü kitabını okuduktan sonra bir dönem hiç öykü okuyamadım hepsi yavan geldi :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yorum yazmaya bile mecalimiz yok sanki artık....
      Ustalar yazmış yazacağını, yanlış dönemde doğmuşuz :ppp

      Sil
  2. "Üşenmeyin..." deyince yazmak istiyor insan; Ama...
    "Hayatı boyunca bağırmayanların" bir süre sonra boğazlarında yumrular oluşuyor, sesleri kısılıyor, dilleri lâl oluyor...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet, hasta olmamak için konuşmak, gerekiyorsa bağırmak lazım...

      Sil
  3. Merhabalar.
    Yurt dışına çıkacak arkadaşınızın durumunu merak ettim. Arkadaşınız ülkeyi terk etmek amaçlı mı yurt dışına gidiyor? Yoksa, işi gücü orada onun için mi gidiyor? Sormamın sebebi de şudur: Emin olun buradaki emekli maaşımın gideceğim ülkede yeteceğini bilsem, ben de başımı alıp buralardan adam gibi bir ülkeye gitmek istiyorum. Çünkü yaşlandım artık, mücadele edecek gücüm kalmadı.

    Bir arkadaşımın kızını daha önce Kanada'ya gitmiş ve oraya yerleşmiş biriyle evlendirdi ve çocukları torunları orada. Arkadaşımın en küçük kızı da burada bir baltaya sap olamamıştı. Ben de kızcağıza, kardeşinin yanına Kanada'ya gitsene, orada kardeşin olduğu için daha kolay gider ve orada fazla perişan olmazsın demiştim. Kız, kardeşinin yanına Kanada'ya gitti. Üç yılını tamamladı, şimdi orada evini ayırmış, arabasını almış, işini de bulmuş. Yakında Kanada vatandaşı da olur. Yani artık ülkemiz gençlere hiçbir şey vadetmiyor. Kaç yıldır kurtulamadığımız başımızın bir de püsküllü belası var.
    Bu konuda görüşünüzü bilemem ama, ben böyle karamsarım. Artık umudum kalmamıştır.
    Selam ve saygılarımla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çalışmaya gidiyor, sürekli kalır mı henüz belli değil. Ve o da Kanada'ya gidiyor. Sizdeki karamsarlık bende de mevcut. Bugünleri tahmin edebilseydim mezun olur olmaz yurt dışına gitmek için çabalardım. İnsanı bıktırıyor bu sistem..

      Sil
  4. Gerçekten yorulduk... Bazen buraya kendimle ilgili bir şeyler anlatma hevesiyle geliyorum. Sonra gündemi ve onca sorunu düşününce yazmak istediğim şeyleri çok saçma buluyorum. "Mendilimde Kuş Sesleri" şiiri duygularıma tercüman oluyor. Siyasetin pisliğinde boğulmamak için yine sanata, edebiyata sığınıyoruz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İcimize çekilip küçük ya da büyük güzelliklerle sağalmaya çalışıyoruz, evet...

      Sil

Ölümü görün yazın bir şeyler, üşenmeyin.
E, üşenmeyin dedik ya:)