Geriye dönüp bakınca okuduğum ve burada paylaşmak istediğim ama paylaşamadığım birçok kitap olmuş.
Bugün bunlardan ikisini yazacağım. Sondan geriye doğru.
Serazat'ı ilk gördüğümde kapağına bayılmıştım. İmza gününde ilk fırsat Hece standını tavaf ettim ve listemdeki ilk öykü kitabı çıkan yazarlardan birçoğunun kitabını aldım.
Safiye Gölbaşı'nın Serazat'ı da bunlardan.
Hece'den şimdiye kadar okuduğum ilk öykü kitapları beni hayal kırıklığına uğratmadı. Hepsi de belli bir seviyeyi tutturmuş, dili özenli kitaplardı.
Serazat'ta 19 öykü var. Aile, çocukluk, kadın olmak, mültecilik, psikoloji ana temalarında dolaşan öyküler. Bunun yanında yazmanın, özelde kelimelerin büyüsünün peşinde öyküler de var.
Benim işaretlediğim öyküler Nevski Bulvarı'ndan Notlar, Annemle Ben Aynı Yaştayken, Durgun Sel, Gelinin Düğünü ve Yalandan Sonra oldu. Kitaba adını veren Serazat öyküsü de güzel.
İkinci kitap Kıyı. Yazarı Esra Demirci. İmza gününde tanıştık kendisiyle. Edebiyata olan coşkulu sevgisi kitabına da yansımış. Bir anda okuyup bitiriyorsunuz kitabı. Kitap küçük anlardan yola çıkan ama genişleyen öykülerden oluşuyor. Daha çok kadın-erkek ilişkileri karşımıza çıkıyor tema olarak. Coşkulu, şiiri çağıran bir anlatımı var Demirci'nin. 17 öyküsü var bu kitapta.
Benim işaretlediğim öyküler : İhtimal, Törpü, Açı, Parantez, Yolculuk, Çilingir.
Au revoir canlar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Ölümü görün yazın bir şeyler, üşenmeyin.
E, üşenmeyin dedik ya:)