SON YILLARDA her yerde gözümüze kulağımıza çarpan bir söylem
bu: hayata pozitif bakmak, olumlu bakmak, olumlamak ve benzeri zibilyon
taneymiş hissini veren tanım, kelime...
Hepimizin kaygıları, dertleri var... Hepimizin kendine göre
sıkıntıları... Bir öykümde bahsetmiştim bundan, dertsiz insan var mıdır diye
sorarak...
Ben şahsen hiçbir zaman pozitif, iyimser bir insan olmadım.
Keşke olsaydım. Zararın neresinden dönülse kârdır diyerek kendimi değiştirmeye
çalışıyorum ama o da kolay ve şıp diye olacak bir şey değil.
Telve hanımın mimi aklıma geldi, işte soruluyor, elinizde
sihirli değnek olsa neyi değiştirirdiniz diye. Önce kendimi değiştirirdim, bu
karamsarlık huyumu.
Olumlu olmak, iyimser olmak deyince umut geliyor aklıma.
İkisi bağlı kavramlar değil mi?
Olumsuz düşünmek, karamsar olmak, hemen her şeyin en
kötüsünü akla getirmek doğuştan gelen karakter özelliklerinden midir yoksa
yıllardır bilinçaltımıza işlemiş benimsemelerin sonucu mudur?
Daha çok ikincisi galiba. Bu konuda da bir sirkülasyon var bütün
medyada. Psikologlar, çeşitli terapistler, şifacılar, biyoenerjistler.... Sanki
hiçbirine güvenmiyorum. Sanki bir şeyleri doğru söylüyorlar ama tam değil.
Doğru, bende insanlara, özelde bu ülkenin insanlarına karşı bir güvensizlik
var. Son yıllardaki paçozlaşmayla beraber ayyuka çıkan bir güvensizlik. Ne
memuruna, doktoruna, hakimine, ne öğretmenine, ne esnafına, ne gastecisine ne
de başka birine...
Bu da, çoğu yaşanmış ve olumsuz sonucu bilinçaltına itelenmiş olaylardan
kaynaklanıyor kesin.
Ama böyle olmuyor. Bu böyle gitmez diye yazıp kaportaya
filan asmak lazım.
İnsanları ikiye ayıracaksak olaylara olumlu ve olumsuz
bakanlar diye ayırmak yeterli belki de. Yeis bataklığına düşüp çırpınmak çok
kötü ve bir şeye de faydası yok. Bunu hep kafada tutup ortada kuyu var yandan geç Nardaaaa diye basbas bağırmalıyım
mesela. Olmamış şeyler için olmuş gibi üzülmek de neyin nesidir? Ne biliyorsun
öyle sonuçlanacağını? Hayatının bundan sonraki kısmı belki çok daha güzel
geçecek? Nostradamus musun Nardaaaa diye de bağırmalıyım mesela, tutup
kulaklarımı çekmeliyim.
Daha yazacağım ama enerjim tükendi inanır mısınız?
İnşallah sonraya. Bu konu önemli çünkü...
Not: Bir önceki yazımda beyan ettiğim hediyelerim için pazar
gününü son katılım günü olarak belirledim. İlgi gösteren tüm arkadaşlarıma
çok teşekkürler.
Sanırım denge en iyisi. Gereğince pozitif, gereğince olduğu gibi, gereğince bazen kötümser belki.
YanıtlaSilBen dengenin çok önemli olduğunu düşünüyorum..
Selamlar,
Bence terazi pozitiften yana kaymalı biraz. Benim gibiler iflah olmaz baska türlü.
SilDeğişim kaçınılmaz ise kendimizden başlamalıyız değişmeye değil mi?
YanıtlaSilÇok kolay:)
SilOlumsuzluğun hiç bir faydası yok dediğiniz gibi. Olumlu olma alışkanlığı edinmemiz gerekiyor.
YanıtlaSilGüzel demişsiniz. Bunu alışkanlık haline getirmek gerekiyor, biz doğuştan iyimser olmayanlar mesela
SilOlumlu ve olumsuzu göz ardı etmeden gerçekçi(etraflıca) düşünmek lazım. Olumsuzlukları azaltabilmek adına da olumluya daha fazla yoğunlaşmalıyız diye düşünüyorum. Bu arada umudu eksiltmemek lazım düşüncelerimizden...
YanıtlaSilUmut. Kaygan bir boncuk gibi.
SilHayatı olduğu gibi karşılayıp, önümüze hayrın da şerrinde çıkabileceğini unutmamalıyız. İnsanın ve imtihana tabiyiz. Mesele karşımıza çıkan durumlar karşısındaki duruşumuzda. Bunu ben ne kadar başarabiliyorum diye sorarsanız bu soruya kaçamak bir cevap vermekten başka çıkar yolum yok. Çünkü insanız işte ...
YanıtlaSilBu noktada kabullenme kavramı-edimi ön plana çıkıyor sanırım...
Sil