AĞIR TÜY


Ağır Tüy, Yücel Öztürk'ün ilk öykü kitabı. 2017'de Eşik Yayınlarından çıktı. Yazarın çocuk kitapları da var.



17 öykü ve 94 sayfadan oluşan Ağrı Tüy'de Öztürk, Türkçe'den güzel bir gökkuşağı oluşturmuş. Cümleleri okurken önce bunu fark ediyorsunuz. Sonra ise anlam: İnsan olmanın, bir kalp ve vicdan taşımanın anlamını hatırlatan temiz öyküler bunlar. Modern şehirde-dünyada yaşayan insanın yalnızlık, zulüm, savaş, umut-umutsuzluk ve çeşitli çelişkilerini ve bunlar karşısında bocalamasını gösteren öyküler.

Kitabı bitirdiğinizde hiç de bir ilk kitap gibi olmadığını düşünüyorsunuz. Türk Dili ve Edebiyatı öğretmeni olan Öztürk Kırkıncı Kapı'da birlikte yazdığım arkadaşlarımdan, aynı zamanda hemşerim. Kalemini o zamandan severim. Olaylar karşısında hisleri öne çıkaran bu öykülerde kıvamı tam tutturmuş Öztürk. Benimkinden daha detaylı bir değerlendirme yazısı ise şurada:AĞIR TÜY

Kitap aynı zamanda bir öykü yarışmasının da üçüncüsü( Mostar Dergisi Öykü Yarışması).

Arkadaşım diye demiyorum, bu öyküler gayet iyi:)

Benim bir tık fazla sevdiğim öyküler: Yük, Pencere Mektupları, Kesik Hava, Aşıntı ve Sesin İzi oldu.

Kitaptan:

"Açın içinizi, sizi dinliyorum beyefendi."
"Doktor, beni dinleyecek sabrın var mı?"
"Âlâ."
Zira benim birikmiş onlarca ağzım var. Her bir ağzımın yığınla sözü var. Seni en yakın ağzımla tebrik ederim. Yani cesaretini.
( Yük)

İnsan kendi hikâyesiyle baş başa kalınca içindeki karanlıktan ürküyor. Bunu bildiğim için başka hikâyelere dikkat kesiliyorum.
(Dil-zede)

Fiske vursan kan damlar bu çağdan.
(İşbu Sebepten Ben Bu Hikâyeyi)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Ölümü görün yazın bir şeyler, üşenmeyin.
E, üşenmeyin dedik ya:)