1.Dostoyevski'nin Yeraltından Notları
2. Fernando Pessoa'nın Huzursuzluğun Kitabı
3. Ferit Edgü'nün Şimdi Saat Kaç
4. Susan Sontag'tan Sanatçı; Örnek Bir Çilekeş
5. Albert Einstein'dan Dünyamıza Bakış
6. J. Joyce'tan Ulysess
Hepsini okuyabilirdim; eski fikrim olsaydı, yani başladığım
her kitabı ne olursa olsun sonuna dek okumak düsturum.
Artık buna sabrım yok, yaşlı ve huysuz bir hatun olma
yolundayım, zamanımı bir türlü içine giremediğim metinlerle harcayacağıma sütlü
kahve yapıp pencere kenarında ya da örgü öğrenmeye çalışarak geçirmek daha
mantıklı geliyor bu ara.
Geçici elbette, okumayı ve yazmayı seviyorum. Ama hayat bu
ikisinin dışındakilerle birlikte hayat benim için. En azından henüz böyle...
Neyse, bu açıklamalarıma rağmen yine de kitapları neden
okuyamadığıma dair bir şeyler eklemeden duramam.
Dosto amcayı şimdi bu olgun yaşımda ve terütaze bir öykücü
olarak yeniden okumak istedim fakat geveze Dosto'yu çekecek modda değilmişim
anlaşılan.
İki numara bir kısım tarafından "kült" haline getirildi.
Huzursuzluğun Kitabı aslında iyi başladı denebilir, insanı kendine çekme
başarısı gösteriyordu, bayağı da ilerlemiştim. Ama yine de bir yerde sabrımı
tüketti. Aksiyon filmi izleme
modundaysam demek ki...
Edgü'nün kitabı denemelerinden oluşuyordu. '70'lerde ve
'80'lerde yazdıkları... Severim bu
tarihlerde yazılan deneme ve köşe yazılarını okumayı da.. ııh, olmadı
yine. Ama okurum ben bunu bir ara.
4 numarayı beyefendinin kitaplığında ilk gördüğümde kafama
koymuştum. Ne ki felsefeci de olan Sontag hanımın 30'lu yaşlarındaki (1960'lar)
eleştiri yazılarını anlamak için felsefeci olmak lazım; öyle bir dil. Biraz da
çevirenlerin de başarısızlığı belki. Yani benim kafa artık görüngüler, örtük içerik, biçemsiz biçem gibi lafları çakozlamak
istemiyor. Evet, farkındayım, yeni ergen nesil gibi okuduğunu katı nesnelerle
eşleştiremeyince isyan ediyorum:) Onu da belki bir ara yeniden denerim?
5 numara ilk başta ilginç gelmişti ama giriş yazısı
amerikan demokrasisine güzelleme aşamasındayken tıkandım. Gerçi Hitler'in
yahudi kıyımı zamanında kaleme alındığı dipnotunda geçiyor; olacak o kadar.
Şimdi sayfaları çevirdim de, "Bilim ve Toplum" yazısına denk geldim. İki önceki yazıma(https://mavikalemdekiler.blogspot.com.tr/2017/11/teknolojiye-karsilik-insan.html) ilaveten okunacak. Ta o zamandan insanlığın teknoloji karşısında
böcek gibi kalacağını görüp ifade etmiş. Asıl önemlisi ise yöneticilerin alamsı
gerektiği tutum üzerine düşünmüş olması. Eee, Einstein sonuçta. Fakat
savaşı kaybetmiş: "Öte yandan, üretim araçları, bunları elinde
tutanlara, politik kurumların geleneksel güvenekleriyle önlenemeyecek ölçüde
bir güç sağlamaktadır. İnsanlık bu yeni koşullara uymak için yeni bir savaşa girişmiştir.
Bizim kuşağın insanları, görevlerine yaraşır bir güç gösterebilirse, bu savaş
gerçek bir kurtuluşa götürebilir. (Tam fb ya da insta'da paylaşılacak metin!!!)
6 numaradan listemize giriş yapan Ulyses de başına kült
halesi kondurulanlardan. 300'lü sayfalara kadar, hem de sözlüksüz gayet iyi
geldim:) Ama sonra dedim ki Joyce o zaman için devrim olanı yapmış, ödülünü
almış, sonrasında, benzeri (sadece küçük bir zaman dilimini konu alması,
göndermelerin bolluğu vb. yönlerden) çok yapıldı zaten, aşinayız. Acaba sonunda
ne olacak, bu ademler havvalar nereye varacak, ne olacak bu mahallenin insanlarına... diye geceleri uykumdan feragat etmeli miyim? :))) Laf aramızda
Tutunamayanlar geldi sık sık hatrıma Ulysses okurken...
Uzun lafın kısası okuyamacağım kitaplar değillerdi ama her zamanki bahaneyle: zamanlama yanlış olmalı:)
Au revoir canlar:)
Not: Bu pazar çok yazı yayınlama rekoru kıracak gibiyim. Taslaklardakiler de dahil her şeyi yayınlayasım var. Hayır olsun:)
Bazen bende de oluyor. Kitabı okuyamama durumu. O anki ruh hali etkili oluyor bende.
YanıtlaSilİlk etken o: ruh hali. Haklisiniz. Cok kötü bir haldeysem o kitabi tekrar okumam cok cok ileri atabiliyor,o durum iyi degil iste. Tesekkurler yorumunuz icin
Sil"Görüngü", "biçimsiz biçem" oha! Git yaaaa...bir kitap okuyacaksam sözlüksüz okumalıyım. Hiç dert etme bence her gün binlerce, yüzbinlerce kitap yayınlanıyor, hepsini okumak zorunda değiliz, okumaya değer olanları okuyalım yeter:)))
YanıtlaSilBence de. Valla hic vakit kaybetmemeli, hayat kisa zaten. :)
SilKırdınız beni Narda! Dostoyevski demek! Hem de Yeraltından Notlar! Şaka bir yana, hiç adetim değilken ben de kitap bitirememeye başladım 40 yaşımda. Örnek mi? Kurtlarla Koşan Kadınlar... Aziz Nesin'den Zübük... Zübük'ü bu yaşa bırakmak hataymış onu gördüm. Sütlü kahve ve örgü fikri iyiymiş ama :)
YanıtlaSilValla ben de istemezdim ama oldu iste:)
SilSukunete ihtiyacim cok bugunlerde. Pencere kenarindan hsyata el sallamak iyi gibi:)40
Yaş onemli bir donum noktasi. Daha İyiye donelim insallah.
Amaann hayat işte Narda 😊
YanıtlaSilKesinlikle😅
SilAmaan hayat boyle zaten demeyi unutmasam harika olacak:)
Ben onu "sizi icine almayan metinle bosuna cebellesmeyin" diyerek yumusatiyorum:)
YanıtlaSilYeraltından Notlar'ı sevmiştim:) Ben de Julio Cortazar'ın SEKSEK'ini iki kez okumaya çalıştım olmadı son bir kez daha deneyeceğim yine olmazsa kalacak. Keyifli okumalar olsun:)
YanıtlaSilHerkesin bir okuyamadığı var:)
SilTesekkurler. Herkese keyifli okumalar olsun:)
Huzursuzluğun Kitabı'nı çok beğendiğim için ikinci kez en baştan okuyorum.
YanıtlaSilKitaplarda insanın yaşadığı şehir gibi bazen, hatta çoğu zaman kaderi olabiliyor :)
İyilikle kalın.
Pessoa'yi okurum kesin:) Zamani vardir...
YanıtlaSilBilmukabele.
süper yazmışsın yine Narda'cım, ben de eski inatçılardanım ama artık vageçtim, onun yerine eskiden okuyup sevdiğim bir şeyi yeniden okumayı tercih ediyorum, benim okuyamadıklarım arasında wilkie collins'ten beyazlı kadın, henry miller'den yürek burgusu ve daha niceleri var:)) sevgiler:;)
YanıtlaSilvalla benim liste de aslinda kabarık:)
SilSevdigin kitaplara donmek en iyisi olabilir aslinda. Selamlar:)
Genelde çevirenlerin gazabı oluyor. Görüngü de ne.. Konuşmada kullanılmayan bir şeyin çeviri de işi ne
YanıtlaSilDegil mi ya, kitap akademik bir cevreye hitap etmeyecekse krsinlikle gundelik anlasilir olmali dil.
YanıtlaSil