Bloglardan filan not ettiğim filmleri orya buraya yazmışım. Toparlayamadım. En son okuduğu sosyoloji kitabında adına rastladığı Babil'i önerdi. Ben de methini duymuştum bu filmin.
Hemen yazayım fikrimi, güzel ama methedildiği kadar iyi bir film değil.
Babil'in öyküsünü bilirsiniz, hani ceza olarak birbirlerinin dillerini anlayamayacak hale gelen insan topluluklarının öyküsü... film buna gönderme yapıyor ama dediğim gibi methedildiği kadar iyi değil. Eklemlemeler bozmuş sanırım işi. Olay sadece Fas'ta geçen haliyle kalsa daha iyi olabilirdi. Bir de bütün dünya amerikalıların etrafında dönüyor ya :))
La Famille Belier ise benim seçimim oldu. Onun da adını daha önce duymuştum.
Samimi, sevimli bir filmdi. Babil'den daha çok tat alarak izledim. Özellikle açılıştaki şarkıda dans etmek keyifli bir başlangıç yaptırdı.
Turgul'un Yol Ayrımı ise yine beyefendi istemese sinemaya gidip izleyeceğim bir film değildi. Fragmanlarına bakınca öyle hissetmiştim. Yanılmamışım. Şener Şen ilk bölümde asık suratlı bir iş adamı olmak için yüzünü çok zorlamış:) Yine de izlenebilir bir film.
Kız,vallah Allah çarpar adamı :)Sen şimdi cidden Babel'i beğenmedin öyle mi ??!
YanıtlaSilYanlış okumuşsun,beğendim ama beklediğim kadar iyi değil diyorum:)Coban cocukların sekansları cok iyiydi mesela.Diger anlatilar da kendi iclerinde iyi ama birbirlerini tamamlama konusunda biraz zayif geldi bana. Ya da japon genc kizin oykusu biraz fazla naif geldi. Yazarken fark ettim uc farkli hikayenin gerilim ve anlatim sertligi farkli. Beni bu rahatsiz etmis olabilir:) homojen yapiya alismissam demek ki.:) Tabii dram izlemeye ruhi yapimin bu ara hic musaade etmedigi de bir gercek. Aramizda kalsin:)
Sil