İmam Cafer-üs Sadık Efendimiz demiş ki: “ Pir odur ki şeriat gemisine binip tarikat denizinde yüzsün, marifet dalgıcı olsun da hakikat incisi çıkarsın.” Hakikat,Hakk’ın insana göründüğü kapıdır. Kâmil insan olmak için bu dört kapıdan geçmek gerekir.
*
Gerçi hangi parti, hangi rejim gelirse gelsin büyük bir titizlikle Teşkilat-ı Mahsusa geleneğini sürdürenlerin işlerine akıl sır ermezdi.
***
Kanguru Sanat Atölyesinden arkadaşım Nesrin hanımın getirdiği bir kitap Bir Ses Böler Geceyi. İlk Ahmet Ümit okumamdı.
İlk basımı 1994 olan bu kitabın elimdeki baskısı Doğan Kitap’tan ve 2007 yılındaki 8. baskı.
130 sayfalık,akıcı, sürükleyici bir roman. Türkçe iyi. Yalnız bazı gündelik konuşma dilindeki kelimeler gözüme battı: “müthiş hoşuna gitmişti, kimdi bu amca” gibi. Bir de noktalama hataları (unutulan kesme ve soru işaretleri gibi), unutulmuş tamlama ekleri gibi basım hataları vardı. Bu baskıya gelene dek çoktan düzeltilmiş olmalıydı.
A. Ümit, bu romanda ‘80 ihtilali öncesi Marksist harekette sorumluluk almış,ihtilalle birlikte cezaevine girmiş üniversiteli bir alevi olan Süha’nın hikâyesini anlatıyor. Hikâye, Süha’nın hapishaneden çıktıktan sonra üniversitede işe başlaması ve bir araştırma için iki arkadaşıyla birlikte bir köye gitmeleri ile başlıyor,Süha’nın asistanı olduğu profesörü garajdan almak için giderken geçirdiği kaza ve kaza sonrası rastgele bulduğu bir alevi köyündeki cemevi toplantısına gizlice şahit oluşu ile devam ediyor ve sonrasında oradan kaçışı, bir kamyoncu tarafından bulunuşu ile bitiyor.
Günümüzde Süha’nın yaşadığı zaman dilimi ile Süha’nın geçmişini hatırlayışları ile kurgulanmış romanın zamanı. Bu sıçrayışların her biri,arka arkaya bölümler olarak verildiğinden okuru yormuyor ve zaman sıçramaları içinde kaybolmuyor. Zaman net, mekânlar net, karakterler net. Sürükleyicilik iyi. Sonuna kadar acaba İsmayil’in cenazesini dualayacak mı Dede diye merak edip duruyoruz.
Alevilik inancı hakkında bilmediğim birkaç şey de öğrendim buradan. Yine aleviliğe ve devrimciliğin bugününe içeriden (Süha’nın alevi- marksist kimliği) yöneltilen eleştiriler de göze çarpıyordu. Tabii katılmadığım noktalar da vardı bu bir-iki eleştirel düşünceye; mesela İslam’ın reforme edilmesi ve bu reformda alevilik inancının gösterge olması gibi bir cümle vardı. İslam dininde reform değil, ancak günün ihtiyaçlarına göre - o da bir takım fıkhî konularda- içtihad yapılabileceğidir, benim fikrim.
Güzel bir roman sonuçta.
Alıntılar:
Bizim inancımız insanı sevmeyi öğütler. Tarikatımız, insanı eğrileri,doğrularıyla kabul edin, der. Ama edep-erkânımızı hiçe sayanlara da hoşgörü gösterin demez. s.29
Ama sanmayın ki İsmayil bu yüzden dualanmamıştır. Hayır, biz yine de onu kendi ölümüz saymaya, davasını öteki dünyadaki büyük divana havale etmeyi uygun görebilirdik. Hakk’ın bağışlayıcılığına sığınıp onu dualayabilirdik. Lakin ikinci bir sebep elimizi kolumuzu bağladı. İsmayil kendini vurunca Jandarma Komutanı Yılmaz Çavuş işten şüphelendi. Bunun bir cinayet olabileceğini sandı. İsmayil’in ölüsünü alıp şehre götürdü. Ölüye otopsi yapıldı. Bu da yetmezmiş gibi Zile’deki şaşı imam ölüyü yıkadı, dualadı hatta cenaze namazını bile kıldı. Yani İsmayil’in ölüsüne şeriat eli değdi. Tarikat erkânı bellidir. Şeriatın bulaştığı işe tarikat karışmaz. (…) s.32
Bir üyenin örgütüne bağlılığı ödentisini zamanında ve düzenli ödemesinden belli olur.s.37
“Metanetli ol Gülizar Can” dedi Sofu. “Hepimiz ölümlüyüz. Mühim olan genç ya da yaşlı ölmek değil, nasıl ölüm sürdüğümüzdür.” s.49
“Hak sana böyle bir derdi niye reva görsün?”
“Çaresizlikle yüzüme baktı:
“Belki sevdiğindendir.”
“Hak sevdiğine böyle eziyet eder mi?
“Eder ya. Sınamak için yapar bunu.”
“Böyle sınama mı olurmuş?”
“Olur ama bu mesele derindir. Anlatması zordur.” s. 51
“Niye sadece bir tek dededen öğrenelim? Bütün âlimlerle,dedelerle konuşmak, İmam Cafer’in buyruklarını okumak lazım. Hakikat kapısına ancak böyle varabiliriz.” s.52
Ama duymak istemeyen kulaktan daha sağır,görmek istemeyen gözden daha kör yoktur. s.57
İmam Cafer-üs Sadık Efendimiz demiş ki: “ Pir odur ki şeriat gemisine binip tarikat denizinde yüzsün, marifet dalgıcı olsun da hakikat incisi çıkarsın.” Hakikat,Hakk’ın insana göründüğü kapıdır. Kâmil insan olmak için bu dört kapıdan geçmek gerekir. s.82
Süha kendi görüşlerinin dinle eşitlenmesine daha fazla dayanamadı. s.83
Gene de o üniversiteliden daha fazla, yanında Hz. Ali’ye dil uzatıldığı halde kılını kıpırdatmayan Bekir’e kızdım. s.90
Ya yıllarca omuz omuza birlikte döğüştüğümüz arkadaşlar?...Onlarla da uyum sağlayamıyorum. Hayır kınamıyorum onları, küçümsemiyorum da, yalnızca bizleri ölüme kadar sürükleyebilecek o eski bağın artık çözüldüğünü hissediyorum. s. 102
Gerçi hangi parti, hangi rejim gelirse gelsin büyük bir titizlikle Teşkilat-ı Mahsusa geleneğini sürdürenlerin işlerine akıl sır ermezdi. s.103
“İnsan sadece cinsel alanda özgürlüğü yakalayarak kendini bulabilir mi?”
“Bırak kitap gibi konuşmayı.(…)” s.115
Bu kitabı es geçmişim, bir kez daha göz atmayı hakediyor anlaşılan. Ya ne güzel birbirinize kitap öneriyorsunuz, kitap alış verişi yapıyorsunuz. Biz yeni sınıfta daha ısınma turlarımız tamamlayamadık. Sonbahar döneminde bütün kursiyerler aynı sınıfa toplansa keşke:)
YanıtlaSilA. Ümit'in ilk kitaplarından ama oldukça olgun buldum.
SilTabii, benim gibi bir kaynaştırma makinesi yok aranızda :p
Bence de öyle olsun, daha çok münazara konusu çıkar.
Ahmet Ümit'in bol miktarda kitabını okudum. Öykü kitapları dahil. İlk dönem ürünleri, son dönem yazdıklarından çok daha iyi. Birisi elini bağlasa muhtemelen bu kitaplar da rahatlayacak kendine gelecek ancak, hacim-fiyat parametresi mi baskın geliyor yoksa çoksatar olmanın şımarıklığı mıdır bilmiyorum; susmak bilmeyen lafazanlara dönmüş romanları. Bir süre sonra sıkılıyor insan. Mantık hataları da baş gösteriyor bunun doğal sonucu.
YanıtlaSilNot: Len, Kangurucular; Kedide de yeni dönem başlıyor haberiniz ola.:P Kedi v.s. Kanguru.:P:P Biz döveriz.:D
İyi A. Ümit okurlarında senin gibi düşünenler çoğunlukta sanırsam. Son romanını da tarih bilgileriyle doldurmuş sadece, diyenler var.
SilÜlen Pisik, söyle tarihlerini,Melih hoca atölye yapcek mi?
Kavga ikiniz arasında,ben karışmam.Ben işime bakarım :)
ahmet ümit sıkıyo beni nedense.
YanıtlaSil:)
Tek bir romanını okuduğum ve o da klasik,sakin,kısa bir roman olduğu için başka yorum yapamıyorum.
SilAhmet Ümit, benim bu blogu açmama dolaylı da olsa katkıda bulunmuştur, vefasızlık etsem de bir okur olarak, nihayet adını andım burada:p