Eşcinsellik dizi ve film izlemekle yaygınlaşır mı? Dünyayı kimler yönetiyor?.. Yapay zeka insanlığı yok mu edecek?

 

Dedim ki başlık şöyle gazete ya da atv, kanald, ahaber, tgrt,sözcü vb.  başlığı kıvamında olsun :p

Yuval Harari ile İlker Canikligil bir röportaj yapmış.*


Harari'nin ilk kitabını okuduğumda bana yeni bir şey söylememişti ve yazılanların çok kesin bir dille yazıldığını düşünüp irrite olmuştum :)

 Evdeki bey ise çok sevmiş ve kişisel düşünceme itiraz etmişti hatta :)

Canikligil, bir sorusunda "Size 'her şeyi bilen adam' lakabını takmışlar, biliyorsunuzdur" dedi. Hah, dedim bir tek ben değilmişim o tez ya da teorileri kanunmuş gibi söylediğini düşünen. Harari gülümsedi ve aslında öyle olmadığını, olasılıklardan bahsettiğini söyledi. Söyleşinin bütününe bakarak konuşan Harari'nin yazandan daha farklı olduğunu düşündüm. (Ama kendimi eleştirmem gerek, bütün kitaplarını okumadım.)

Sorulardan biri komplo teorileri hakkındaydı. Harari,  bu kötü gidişata karşı,  dünyayı kötülüğe ve yok oluşa sürükleme amacındaki gizli yönetenlerin olması fikrinin insanları rahatlattığını söyledi. Ama maalesef dünyadaki bir çok şey rastlantı dedi ki cevabın orijinalini dinlemenizi öneririm. (Bu komplo teorileri en son pandemide gına getirtmişti bana. Aşı sorunlu olabilir, virüs laboratuvardan çıkma olabilir ama bunu komployla açıklarsanız açıklamamış olursunuz! Sadece insanları paranoyak yaparsınız.)

Canikligil biraz yerel, hal-i pürmelalimizle ilgili sorulara kaydı, bunlardan biri de netflix vb oluşumlarda eşcinselliğin çok fazla önde olmasına dair toplumumuzdaki tepkiler hakkındaydı.Yayınlanan film ve dizilerin gençleri eşcinselliğe yönelttiği suçlamasını sordu.

Harari böyle bir şeyin imkansız olduğunu söyledi önce. Argümanı; eşcinselliğin ( kendisi de öyleymiş) daha anne karnındayken belirginleştiği , en geç 10 yaşına kadar kesinleştiğiydi biyolojik olarak. Dolayısıyla 20'li yaşlarındaki insanların film izleyerek eşcinsel olamayacaklarını belirtti.

Olaya biyolojik (bilimsel) açıdan yaklaşıldığında söyledikleri makuldu. Fakat Canikligil, röportajın başlarında sorduğu "hikaye yaratmak" ve Harari'nin de cevaben kültürü değiştirmekle ilgili söylediklerine lafı getirip ama o zaman kültürü değiştirmek amacıyla yapılıyor olabilir (yani insanların eşcinselliğe bakışını değiştirmek, bu olguyu kabul etmelerini sağlamak vb.) deyince Harari evet, bu olabilir dedi dürüstlükle.

Ben de niye bu kadar uzattım, çünkü 17 yaşındaki yeğenlerimle konuştuğumda da gördüğüm artık eşcinselliğe bizim dönemimizdeki kadar soğuk bakmıyorlar, eşcinselleri destekliyorlar ve hiçbir sorunları yok (Olmasın da tabii ki, biz çok katı kurallarla, hatta dogmalarla büyüdük, oysa önemli olan insandır, bir insanın özel hayatı bizi ilgilendirmez, en basitinden. Uzatmayayım parantezi). 

Buraya kadar sıkıntı yok. Fakat çevremdeki çeşitli kademelerdeki eğitimcilerden duyduğum şey, Harari'nin bahsettiği 10 yaş sınırını çoktan ikiye katlamış gençlerde bir cinsiyet değişimini, hayatımı daha iyi nasıl geçirebilirim, erkek olarak mı kadın olarak mı diye düşündükleri ve de daha genç olanların (ortaokul ve lise) eşcinsel tavırlar sergilemeye başladıkları.

Asıl nokta şu: Harari'nin, kültür değil biyoloji gerçektir demesi ve bilimsel olan 10 yaş sınırını geçmiş oldukları halde gençlerde böyle bir eğilimin (sıfırdan olanları kast ediyorum, öncesinde hiç böyle eğilimleri olmamış çocukları) baş göstermiş olması. Ortaokullarda bile  neler oluyor ... Ve eğitimciler, idareciler konuya nasıl yaklaşacaklarını bile bilmiyorlar.)

Dolayısıyla yukarıda verdiğim örnekler Harari'nin kendi önermesi içinde, kültürel bir değişimin yaptırtıldığı sonucunu çıkarıyor. Ama bizde bu kültürel değişim, özentiye evriliyor gördüğüm kadarıyla.

Gençler, çocuklar benim zamanımdaki gibi katı olmasınlar hiçbir şeye karşı, anlamaya, dinlemeye, araştırmaya, saygılı olmaya odaklansınlar. Ama bu sırada bu işlerin özentiye gidecek bir yolda olmaması gerektiğinin de farkında olmalılar bence. 

Son cümlemi ben de beğenmedim edebi olarak ama arif olan sizler beni anladınız diye düşünüyorum:) 

İnsanın bir hayatı var ve ne zaman biteceği belli değil. Olmadığı bir şeyi zaten öyleymiş gibi,  davranarak hayatını kaçırması ya da zaman ve enerji kaybetmesi, belki de ruhsal sıkıntılar yaşaması...vs. bana adil gelmiyor açıkçası.


 *FluTv youtube kanalında. Harari'nin yapay zeka, otoriterlik ve diğer konulardaki fikirleri için videonun tamamını izleyebilirsiniz. 

14 yorum:

  1. Harari'nin Sapiens kitabını okuyup sevmiştim ama devamını getirmedim, bu tip yazarlar ve kitaplarda bir tane bana yetiyor çoğunlukla, devamını tekrar gibi algılıyorum o yüzden de sonraki kitapları pek okumuyorum. Gelelim eşcinsellik konusuna; bende bu konunun filmlerde çok arttığını düşünüyorum ya sizin dediğiniz gibi bir dönüştürme çabası var ya da artık yasaklama yok bol bol kullanalım görüşü var (meydanı boş bulduk mealinde)... 5-6 sene önce Kopenhag'da tamamen tesadüf eseri LGBT'nin bayramına denk geldik aman ne şenlikli bir şeydi tüm şehir coşmuş rengarenk akıyordu, hayatında böyle şey görmemiş biz Türkler için çok ilginçti, çok eğlendik ama asıl söylemek istediğim şu; aileler küçük çocuklarının ellerinden tutmuş şenliğe katılmışlardı, o sıra tam da sizin yazdığınız gibi küçük çocukları götürmek doğru bir şey mi diye düşünmüş ama bir cevap bulamamıştım. Belki psikologlar konuya bir açıklama getirebilir:). Elinize sağlık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gerçekten de etraflıca düşünülmesi gereken bir nokta, uzmanlar vs ile birlikte. Okullarda bu konu görmezden geliniyor gördüğüm kadarıyla. Asıl sıkıntı bu görmezden gelme bence. Selamlar.

      Sil
  2. 3.sinifa giden kız öğrenci, sınıf arkadaşlarına kızlar sevgili olabiliyormuş, şöyle şöyle yapıyorlarmış, biz de yapalım diye zihni kirletilmişken ve öğretmen velilerle çocuklarınızın izlediği şeyleri kontrol edin diye uyarıda bulunmuşken ( bizzat bildiğim hadise) ekranlarda ve sosyal hayatta inatla göze sokulmaya ve normalleştirilmeye çalışılan eşcinsellik meselesine normal bakılan toplumsal farklılıklar penceserinden bakamıyorum ben. Bile isteye özendiriliyor, teşvik ediliyor, normal adı altında kendi sapkınlıklarını insanların kabullenmesi için uğraş veriyorlar . Veliler ve öğretmenler bilhassa uyanık olmalı bu hususta, dışlayıcı ya da yokmuş gibi bir tavır içine girmek, çocukları onların kucağına itmeye sebep olur.

    YanıtlaSil
  3. Kimliğini arayan genç çeşitli düşünceler içine girecektir. Doğal gidişat bu. Ancak eninde sonunda, hissetmediği şeyleri dayatma yoluyla içselleştiremeyecektir diye düşünüyorum.
    Bir de, bir şeyi fazla tekrar edersen değersizleşir durumu var ya? Son yıllardaki eşcinselliğin (ve aslında daha fazlasının da...) aşırı göze sokulmasının belki zamanla bu insanlara olumsuz şekilde döneceğini, asıl sorunlarının yok sayılacağını da düşünüyorum. İnsan vur deyince öldürüyor, abartıyor. Her şeyde denge şart:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Denge bizim toprakların sözlüğünde yok bence:)

      Sil
  4. Ne anlatmaya çalıştığınızı çok iyi anladım gerçekten, bende sizin gibi düşünüyorum. Harari Bey'i tanımasam da bu noktada katılıyorum bence de biyoloji ama gençlerimiz aileler tarafından o kadar anlaşılamamış hissediyorlar ki tepki olarak, dikkat çekmek için yapılmayak şey gidilmeyecek nokta yok onlar için... Gençleri iyi eğitmeli, dinlemeli, anlamalı, dikkatlerimizi üzerlerinde tutmalıyız...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Önemli bir noktaya değindin, ailesinin dikkatini çekmek için bu konulara takılan çok çocuk/ ergen var. Yakinen biliyorum ben de.

      Sil
  5. Benim inancım eşcinselliğin bir cinsel tercih değil, cinsel bir yönelim olduğu şeklinde. Bu genlerdeki bir bozukluk, doğuştan gelen bir anormallik, bir tür hastalık. Fakat bu tür cinsel yönelime uğrayan kişileri dışlamak insanlık dışı bir davranış. Normal bir erkek asla kadın gibi davranmayı onuruna yedirmez. Bu durum o kişinin üstesinden gelemeyeceği bir arızi durum. Bu insanların şanssız olduğuna inanıyorum. Toplumda dışlandıkları malûm. Bu yüzden var olduklarını güçleri yettiği kadar gösterme eğilimindeler. En önemlisi kendilerinin normal birer birey olduklarını sadece cinsel tercihlerinin bu yönde olduğunu savunuyorlar ki, bu bence kabul edilebilecek bir şey değil. Eğer toplum bu insanları dışlamazsa aşırıya kaçan gösteriler son bulabilir. On binlerce yıl var olan ancak bazen gizlenen, bazen de aleni olarak hüküm süren eşcinsellik ortadan kaldırılamayacak bir olay. Bu yönelime kayan insanlara karşı insanca tavır göstermemiz onları, horlamadan, dışlamadan kabullenmemiz gerekir. Film ve dizilerde fazla yer verilmesi özendirici bir etki yapar mı, sanmıyorum. Ancak bazı aileler kız çocuk beklerken oğlan çocukları olunca onlara kız çocuk elbiseleri giydirip cinsiyetlerinin aksi şekilde yetiştirmeleri problem olabilir belki. Tanıdığım buna benzer bir aile vardı, buna rağmen yetişkinliğe geçince çocuğun cinsel yöneliminde bir olumsuzluk yaşanmadı.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eskilerin dediği gibi itidal ile yaklaşım, evet önemli nokta bu. İnsanın içinde rahat edenediği bir beden fikri çok yıpratıcı, bunu anlamak gerek. Detaylı yorum için teşekkürler.

      Sil
  6. Eskiden ahiretlik diye bir şey vardı, sıkı dostlukları anlatan. Yeni dünyada bu tür dostluklara pek yer yok, işin içine cinsel çekim giriyor hemen. Fellinin Aylaklar adında bir filmi var, bir karnaval sırasında ağır abiler kadın kılığına giriyor. Bugün olsa trans der çıkarız. Gene seyrederken beni irkilten bir çocukla adamın dostluğu var. Niye irkildiğimi düşündüm sonra. Bugünün kültürel dünyasından bakıp diken üstünde seyrettim çünkü, alakası yoktu. İşi biyoloji ile açıklamak bana çok fazla indirgemeci bir tavır gibi geliyor. İşin içinde kültürel bir şeyler de olmalı. Bu tarz genellemelere hep şüpheyle bakmışımdır. İnsan hakları evet, o tartışma götürmez.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Enis bey, ne güzel sizi buralarda görmek:)
      Sırf biyolojiyle açiklanmamalı dediğiniz Harari'nin yorumu herhalde. Benim şu yaşımda anladığım ise her şeyin hızlı (ve bir kısmı da manüpilatif) değişimlere uğradığı:) Ahretlik kavramını annemden duymuştum ilk. Köyde genç kızken ahretliği olurmuş herkesin. Sonra şehir hayatı gelince herkes ayrı düşmüş. Bir tek iyi dost bile insana yetiyor aslında ama nerede bulunur, nasıl vefayla devam.ettirilir bu dostluk...

      Sil
  7. Merhabalar.
    Yazınızı okudum. Genlerdeki bozukluk, doğuştan gelen bir anormallik sonucu oluşan bu tür hastalar karşısında nasıl davranmamız gerekiyorsa öyle davranmak zorundayız. Ancak, Ülkenin Cumhurbaşkanı birkaç gündür "biz LGBT'yi tanımıyoruz" derken ne kastettiği malum.

    Benim memleketimde de bu hastalığa maruz kalmış tanıdığım biri, dışlandığı için memleketi terk etmek zorunda kalmış. Duyunca, durumuna üzülmüştüm. Ama insanlarımız çok cahil, bunun bir tercih değil, biyolojik açıdan bir cinsel yönelim olduğunu anlamıyorlar ve anlamak da istemiyorlar.

    Ülkemizde çok büyük sorun ve sıkıntı olan bu konuya parmak basan yazınızı kaleme alarak bizlerle paylaştığınız için kaleminize, emeğinize ve yüreğinize sağlıklar dilerim.
    Selam ve saygılarımla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Benim bu konuda net fikirlerim vardı,ta kikendini içinde bulunduğu bedende rahatsız hissedenlerle yapılmış bir röportajı okuyana kadar. Şimdiyse özenti ile ilgkli sorularım var. Yorumlarda denildiği gibi çocuk ve gençler özense bile zmanla krndilerine ait olmayan bu durumdan çıkacaklarsa mesele kendiliğinden halloluyorvibi görünüyor. Kompleks bir konu bu aslında. Benim dikkatimi çeken Harari'nin de medya sayesinde eşcinsel kültürün kabul ettirilmesi(istenmesi) oldu. Bu barizdi aslinda. Chomsky'den beri nedyanın sadece manipülatif olduğunu biliyordum zaten:)

      Sil

Ölümü görün yazın bir şeyler, üşenmeyin.
E, üşenmeyin dedik ya:)