TOUTE L'HISTOIRE DU MONDE*

Bir "sayısalcı olarak" tarih bilgim zayıftır. Okulda öğretilenlerle yetinmişimdir. Ki resmi tarih kavramı da hepimizin bildiği bir şey artık. Dünya tarihi de sanki sadece Türklerin yaptığı savaşlardan ibaretmiş gibiydi. Oysa bugünü anlamak ve değerlendirebilmek için tarafsız bir şekilde bütün bir tarihi okumaya ihtiyaç var...

E artık dedim biraz dünya tarihi bilmem lazım.

Kolayından başlayayım. Bu kitap beyefendinin kitaplığındaydı.

Benim okurken fark ettiğim, yazarların da önsözde (önsözleri sonradan okuyorum artık) belirttiği gibi biraz öznel yazılmış bir tarih kitabı bu.

Ama yazarların amaçları, artık eskisi gibi okumayan ve köklerine bağlı olmayan Fransız gençlerine bir işaret verebilmek!(onlar bu haldeyse biz oooo:))Yazarlar bu kitabın onlarda daha geniş bir merak duygusunu uyandırmasını amaçlamışlar. Bu izahtan sonra kitabın çoğu yerde bir Fransız milliyetçisi tadında olmasını hoş karşılayabiliyorum.

Girişteki ifadelerini aynen aktarıyorum:

" Bir yüzyıl önce Fransa'da, okumayı bilenler kendilerini zman ve mekân içinde yerleşritmeyi bilirlerdi. Ama artık öyle değil. Fransızlar ve diğer batılıların çoğu geçmişi olmayan insanlar, belleksizler oldular......Ülkelere gelince, her yerde aynı cam kulelerin sıralandığı günümüz kentlerinin hepsi, manzaralı yer hesabı yapmayan aceleci teknisyenler için eş değerde.  Bu hayhuy içinde manzaralar tatsızlaşıyor, kültürler eriyor, ortak tarihler siliniyor....

....anlayacaksınız ki modernliğimiz, anlamaya ve yapıcı olmaya istekli,sorumlu vatandaşlar yerine daha çok birbirini ikâme edebilir tüketici-zapçılar ve pub çocukları üretiyor.

Şurası da çok önemli:

           

... Güncel olaylar her zaman uzun vadede kök salarken, güncelliği tarihsel veriler olmadan gerçekten çözmek mümkün mü? Örneğin Mezopotamya'dan söz edildiğini hiç duymadan Irak savaşlarını zaman içine nasıl yerleştirebiliriz? Televizyondaki yirmi saat haberciliği, coğrafi ve kronolojik saptamaların eksikliğiyle fantastik tarihe, Yüzüklerin Efendisi'nin olaylarına dönüşüyor...

(Küresel aktörlerin tarihten gelen çıkar ve planlarını dikkate almadan bugün Ortadoğunun ve Afrikanın halini, savaş ve isyanlarını, kimin eli kimin cebindeyi anlamlandırabilmemiz mümkün mü?..)

Yazarların amaçlarına bende ulaştıkları söylenebilir. Daha iyi, geniş tarih okumalarına istek uyandırması.

Hepimizin eksiği bu. Türk insanında eksik olan iki şey genel dünya tarihi ve temel ekonomi bilgisi. Tabii tarafsız bir tarih okuması. Yoksa dirilişle atalarını çağırıp zombi yapmakla, payitahtla bütün vatanı kurtarmış da kurtuluş savaşı olmamışmış gibi şeylerle, filmlerle mehteran müziği eşliğinde yazılmış romanlarla olacak iş değil.

Kitaba dönersek

Kitap yazının bulunmasını tarih başlangıcı olarak veriyor ama insan yazıdan önce de vardı.

Dilin ve dolayısıyla tarihin - insanlığın ortaya çıkışı Afrika'nın doğusunda olmuş.

Yeryüzünün çöl kuşağı Amerika, Afrika,Arabistan,İran ve Batı Hindistan'dan geçer. Ve bu çöller kuşağının 4 yerinden ırmaklar geçer:

Mısır'da Nil

Mezopotamya'da Fırat ve Dicle,

Hindistan'da İndus

Çin'de Sarı ırmak.

Ve işte ilk ve en önemli medeniyetler de buralarda kurulmuştur. Diyerek başlıyor anlatmaya.

Çok fazla alıntı yaptım, tabii ki buraya sığmaz. Üşeniyorum da. Kim tek tek yazacak onca satırı hatta paragrafı. Mesela kur yapmak Ortaçağ'da türemiş bir kavram. Fransızca avlu demek olan cour, şövalyelerin, beylerin avlulara çıkıp evin kadınına ilan-ı aşk etmesinden gelmiş olduğunu filan. O halde

 

Siz okuyunuz canlarım. Au revoir.

Kitabın künyesi:

Bütün Dünya Tarihi- Tarih Öncesinden Günümüze

Yazarlar: Jean -Claude Barreau, Gillaume Bigot, 2005

Yayınevi: Dharma, 2006

Çeviren: Ayşen Özışık

*Kitabın orijinal adı. Bayılıyorum Fransızca'nın havasına:)

• **. Kitaptan daha önce de bahsetmiştim biraz ama instagramda sanıyordum. Burada yazmışım yine:))) O yazıda( Svastika) kitapta rastladığım çok önemli bir tespite yer vermiştim. Bizim gibi ülkelerin geri kalmışlığı hatta tabiri caizse koyunluğu hakkında...