YAZINSAL BİR TÜR OLARAK KISA ÖYKÜ

H.E. Bates, 1972 , Bilge kültür sanat yayınları, mart 2005 basımı. 

Bates, İngiliz kısa öyküsünü Rus ve Amerikan öykücülüğünün etkisinde incelemiş bu kitabında. Tabii kısa öykü için genel çıkarımlar da mevcut. Taze öykücülere tavsiye edilir :)



***
Adı hiç duyulmamış, profesyonel olmayan bir yazar, karşınıza iyi, hatta olağanüstü bir öyküyle çıkabiliyor. Sesi bir kere duyuyorsunuz ve bu son oluyor. Fakat birbirinden bağımsız bu küçük başarılarla, kısa öykü, yazınsal bir tür olarak sınırlarını zorlayabiliyor ve sanatının esnekliğini gözler önüne sererek, sonsuza dek var olacağını kanıtlıyor.


Ortaya koyduğum her düşüncenin ve vardığım her sonucun temelinde şu çıkarım yatıyor: Yazarın istediği her şey bir kısa öykü olabilir. Bir atın ölümünden, genç bir kızın ilk aşkına; hiçbir kurgunun bulunmadığı durağan bir betimlemeden, hareketli ve hızlı olayların yer aldığı ve şaşırtıcı bir sonu olan hareketli bir düzeneğe; uyaksız yazılmış bir şiirden, biçemin hiçbir önemi olmadığı doğrudan bir röportaja kadar her şey kısa öykü olabilir. Kısa öykünün yazınsal bir tür olarak tanımlanamamasının nedeni, gerçekten de yapısındaki bu sonsuz esneklikte yatıyor olmalı.
**
Çehov’un görüşüne göre de, bir öykünün başlangıcı ya da sonu olmamalıydı.
**
Elizabeth Bowen, haklı olarak somut bir tanıma yanaşmadan, "kısa öykünün en temel ‘gerekliliğinin’ somutluk” olduğunu söyler. “Kısa öykü, yazarı zorunlu olarak yazma eylemine iten geçerli bir izlenim ya da algıdan kaynaklanmalıdır."
**
Ellery  Sedgewick, Amerikan okulları için yazdığı oldukça nitelikli bir yazısında şöyle der: “Kısa öykü hemen her şeyi kapsayan bir konuma geldi: durum, epizot, karakter, anlatı. Sonuç olarak kısa öykü her insanın kendi yeteneğine göre yeni biçimler verebileceği bir tür oldu.” ,w Bu tanım, bizi aynı akılcı sonuca ulaştırıyor: Kısa ya da uzun olsun; şiirsel olsun ya da olmasın; ister kurguya ister betimlemeye ağırlık versin; soyut ya da somut olgulardan söz etsin, kısa öykü tanımı gereği ele avuca sığmaz bir türdür.
**

Gökyüzü nasıl tuğlalardan yapılmamışsa, öykülerin de boru hatları gibi döşenmediğini unutmamak gerek.

5 yorum:

  1. Kısa öykü en sevdiğim edebiyat türüdür, roman da güzel ama kısa öykünün yeri bir başka. Yazıda da geçiyor Çehov'un kısa öykülerini de çok severim. Hele Öpücük isimli bir tanesi var ki, nasıl nasıl etkilenmiştim anlatamam.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gerçekten de öykünün yeri başka :)

      Senin de hikaye çevirilerin var, faydalanıyoruz ,teşekkürler :)

      Sil
    2. Ne demek rica ederim:) öğrenciler için aklıma gelmişti böyle bir şey yapmak..çok yıllar önce...:)

      Sil
  2. ben roman severim ama öykü de iyidir, zor olan roman dense de bana göre öykü yazmak daha sanatsaldır...

    YanıtlaSil

Ölümü görün yazın bir şeyler, üşenmeyin.
E, üşenmeyin dedik ya:)