17OO'LERDE OSMANLI'DA PROFESÖR OLMAK :)


Adım nadir konulan bir isim ve Farsça. Özellikle okul yıllarındayken anlamı çok sorulurdu. Sanırım ortaokul yıllarımda anlamını bulup öğrenmiştim. Bir de kullanıldığı bir şiir vardı. Hem bilinmeyen bir adım var, hem de bir şiirde kullanılıyor (tabii isim haliyle değil ama olsun:)) hemen aklıma yazıldı. İşte o zamandan beri, şiirin müellifi Erzurumlu İbrahim Hakkı Efendi adını bilirim. Damla blogunda hocamız da birkaç gündür onun hakkında yazıyor. Özellikle belirttiği kaynaklardaki doktora tezi vb. gibi bilimsel çalışmalar çok hoşuma gitti. Kendisine emeği için buradan teşekkür ediyorum.

Alttaki ilk linki ise özellikle verdim. Osmanlı'nın üniversiteleri denen medreselerde "alim" yani profesör olmak o kadar da kolay değilmiş, en azından sıralanan eserlerin bilinmesi gerektiği şartına bakarsak. 

Her devirde, gerçekten araştıran,okuyan,tartışan öğretmenlere,bilim insanlarına ihtiyacımız var.



Alttaki bu linki de özellikle seçtim, çünkü E.İ.Hakkı Efendi'nin olduğu gibi diğer alimlerin de üslubu içindeki kendine ait yorum ve tarzları ayırt etmenin önemli olduğunu düşünüyorum. Bu tip çalışmalar (Prof. Cemal Ağırman) hem alimlerin kendi yorumları olduğunu, bunun onların hem yorum yapabilecek,geliştirebilecek kadar birikimli olduğunu gösteriyor,hem de - bu örnekte;İsrailiyyat tabir edilen bilgilere, kurgusal anlatım ve süslemelere- farklı söylemlere başvurduklarını gösteriyor, dolayısıyla İslam'daki ilk metnin ayrımına varmamızı sağlıyor.

2 yorum:

Ölümü görün yazın bir şeyler, üşenmeyin.
E, üşenmeyin dedik ya:)