Anlam’a, an’a, o anlık an’a irili ufaklı dokunuşlar “Musiki Bu”. Anlam’ı an’larda yakalayan,yaşayan 47 adet metin. 47 adet “bu dünyayı yaşarken duyabileceğiniz şarkının tamamlayıcısı es’ler”...
İsmail Bey'in o çok nazik ve içten mesajını posta kutumda bulduğum an ve okuduğum an da çok güzel notalarıydı o günün. Sonrasında gönderdiği kitapları evirdim,çevirdim ve yolculuğa çıkmadan önce okumaMaya karar verdim: yolculuklar,bir şekilde her zaman, hayatımda bir şeyleri değiştirmiştir çünkü, değişikliğe ihtiyacım olduğunda kendiliğinden ortaya çıkmaları ve beni bunu anlamaya zorlamaları yüzünden severim onları. Böyle bir “prosesin” kendisinden başka güzel olabilecek bir başka güzel şey de bekletilmiş bir kitabı/yazarı tanıma heyecanını o “prosese” eklemek oldu.
İlk sayfalar uçağımızın kalkışını beklerken çevrilmeye başlandı. Sonraki birçok sayfa İstanbul’da, “aktarılmayı” beklerken okundu. Sonra da burada, Adıyaman’da... Daha önce,bir kitabı aynı gün içinde 3 farklı şehirde okumamıştım hiç.
“kırların ötesi olduğunu bilmez mi kişi, bilir elbet, ama bu bilgiye el sürmesini gerektirecek yaşantılarla sıkça karşılaşmaz.”
Girişi böyle olan bir kitabın size, antenlerinizi ve almaçlarınızı çalıştıracak şeyler söyleyeceğini tahmin etmek güç değil.
Güzel bir Türkçe ile yazılmış, bazen iki, bazen bir sayfa,bazen bir paragraf süren bu metinlerde, yazarımızın elini sürdüğü,dokunduğu anları,anlamları ben de görmeye-duymaya çalıştım: önce kendimi yokladım,sonra yazıcı yazarken ne gördü-neye dokunduydu acaba diye onu yoklamaya çalıştım açıkçası.