Bir balkondan, kimi uzunca, bilinçlice,kimi kısaca baktığım(ız) zamanlar…
Yalnızlık itelediğinde, bir sıkıntıyı, sıkıntı veren bir düşünceyi savuşturmak istediğimizde, kimseyle konuşamayacağımızı bildiğimizde, kimsemizin olmadığını bildiğimizde, bir evimiz varsa, bir evimizin balkonu varsa; seyretmek balkondan görünenleri, seyretmek pencereden görünenleri, sokağı, başka pencereleri, sokaktakileri, sokaktaki oluşları, sokağın, sokaktakilerin çağırdıklarını…
Zamanın ettiğine boyun eğmek, geri dönüp bakmak –ve- belki de yolun bir arpa boyu olup olmadığını sorgulamak;
Gelinen noktanın bu seyir an’ı olup olmadığını düşünürken…”Eski”nin yara izlerinin derinliğini yoklarken…
Günün,güncelin akla attığı çizikleri… kayda geçirirken…
-Belki de- bir saatlik “bakış”tan 66 sayfalık bir “roman” çıkarmak…
Antrparantez ya da ikaz: İlle de roman olsun,ama yeri yurdu, sınırı, şekli şemali belli olan, o hep bildiğimiz klasik olay örgüsü, kişileri, yan kişileri, esas oğlanı/kızı belli olan, şenlikli, uzun mu uzun romanlardan da olmasın diyorsanız, bizden bir şeyleri çok olsun içinde diyorsanız, tam size göre bu “roman”.
……………
Ne yalan söyleyeyim haberim olmayan bir yazardı kendisi, bana kuvvetle önerilene kadar. Kitabı bitirdikten sonra ben de düşündüm: "Bu bir roman mı?"