POSTÖYKÜ

Bir dergi yazısıyla daha başbaşasınız arkadaşlar, kaçasınız diye söylemedim, oturun okuyun, o kadar yazmışım işte :p

Yalnız 168 sayfa arkadaş! Neyse, iki aylık bir dergi bu. Benim gibi iki oturuşta değil, nefeslene nefeslene beş altı okuyuşta okuyun :)

Taşımızı atmadan başlamayalım: Ben internetten siparişimi verdikten sonra  Yakın Kitabevine gelmiş PostÖykü, hem de üçer beşer. Neyse, bir dahaki sefere tuttururlar herhalde.:) Yalnız o kadar çok sordum ki, görevli beyefendi sonunda numaramı istedi, haber verelim diye. Tabii dergiyi bahane de etmiş olabilirdi numaramı istemek için, o da bir ihtimal, hah ha:)

Gelelim yollarını gözlediğimiz dergiye.

236 * 2

Bozkırkurdu, ilk okuduğumda (5 yıl önce) beni etkileyen ama bunaltan ve rahatsız eden, şimdiyse yerini bulmuş bir kitap.

Beni etkiledi çünkü insanın olduğu şeyden utanmaması, kendini olduğu gibi kabul etmesi, bununla birlikte hayatı, kendi hayatını da öyle kabul edip, hatta çoğu zaman hafife alarak yaşaması gerektiğini söylüyor.

Şiiriyet

ve dünyanın en güzel adresine taşındım, senin yanına
kader renkli bir matematik gibi gerçekleşiyordu; senin matematiğin

ince abiler zemin katlarda ısrarla susuyordu
hiçbir kıza hiçbr soru ısrarla sorulmuyordu
gözlerinin adı ne?

Aşkın en hoş şeklidir; yüz buruşturma siyaseti
Geceleri gülümseme derslerinden sonra hiç uyunmazdı