İleri yaşına rağmen yazmış ve gayet güzel yazmış bir isim Nezihe Meriç.
Onun adını da yine ilk kez Selim İleri’nin Perisi Kaçmış Yazıları’nda okumuştum. ( Ya da O Yakamoz Söner’de) “Edebiyatın sayfalarında hak ettiği şekilde öne çıkartılmamış bir kalem diye düşünüyorum.” gibi bir şey demişti İleri. Doğru bulmuştum, çünkü sözde hikâye sever ben bu adı duymamış, üstelik de yazarın yüz sene evvel yaşamış bir yazar olup artık hayatta olmadığı vehmine (İleri’yi okuduğumda hayattaymış: 2007) bile kapılmıştım.
Daha çok, en çok ve belki de hepsi, geçmiş hayatlara, anılara ait hikâyeler bunlar. Yormayan,diri,kısa,akıcı,sürükleyici, gündeliğin şamatasının ve geçmişin “acışmış”lığının içinde, şiirselliği akupunktur iğnesi gibi tam yerine değen-oturan öyküler, yaşama sevincine değip geçmeyi ihmal etmeyen.
Arka kapakta, yazar “Öyküler yazmıyorum, öyküler yaşıyorum.” demiş. Evet, bunu hissettim.
Yazarın çocukluğunu Anadolu’nun çeşitli yerlerinde geçirmiş olmasından olabilir dediğim, farklı kelime ve deyimlerin kullanıldığı güzel bir Türkçe. Yazarın bir ikinci kişiyle ya da sizinle konuşuyormuş gibi kendini doğrudan öyküye dahil ettiği, hatta öykünün yazım aşamasında kendi düşündüklerine dahil ettiği hoş bir üslup. Hikâyelerin adlarından da üsluptaki farlılık anlaşılabilir. Yine arka kapağa göre bu kitap Meriç’in öykücülüğünde yepyeni bir dönemeçmiş. (Önceki eserlerini
okursam bu konuda yorum yapabilirim sanıyorumJ) Bir çok ödül almış olan Meriç, 1990’da da Sait Faik H. Armağanı’nı almış Bir Kara Derin Kuyu ile.
19 hikâye arasından - az farkla da olsa öne geçen- en beğendiklerimi yazayım:
*Hani Bir Zamanlar, Yeşim Küçükken, Boğaziçi’nde Hani Yalı Daha Sağlamken,Hani Onlar Daha Hayattayken (küçük kız Yeşim’in şımartılan çocukluk halleri ve ahşap yalının o tasvirleri beni pat diye içine çekti)
*Kimin Kimsesi Kim: (İçinde Sait Faik İnsanları vardı)
*Bu Uzun Bir Hikâyedir, Orasından Burasından Yazılmıştır ( 4 öykünün hepsi, her bölüm bir karakterin ve bir zamanın, kimi geçmişte,kimi bugünde; güzel bir kurgu)
*Dünyaya Gelmek İsteyip İstemediğimi Soran Olmadı. Nasıl Yaşamak İstediğime Gelince…Yaşamöykümden Küçük Bir Bölüm Yazabilirim,Örnek Olarak ( zorba eşinden ve kayınvalidesinden ayrılabilme cesaretini göstermiş bir kadın, kadın yazar hikâyesi; çok hoş tasvirlerle ve akıcılıkla yazılmış)
* Çisenti 1 (sanki o küçük çocuk benim)
* Çisenti 2 ( o intihar eden alt komşumdu sanki)
* Çisenti 5 (o bir gazete yazısıyla umutlanabilen, uykusu kaçmış ev kadını benim sanki)
* Çisenti 7 (sanki benim o kahraman)
* Çisenti 11 ( sanki o çığlığı o kadıncıklar değil de ben atmışım)
YKY mahsulleri öykü kitapları açısından çok verimli oldu doğrusu: Sevim Burak, Tomris Uyar ve Nezihe Meriç.
Hikâye severleri Nezihe Meriç okumaya davet ederek bitiriyorum. Herkese iyi yıllar.
……….
Kitabın adı: Çisenti
Yazarı :Nezihe Meriç (1924-2009)
Yayınevi: YKY
Basım yılı: 2010
İlk basım yılı: 2005
Kendimde giderek fazlalaşan bir eksiklik var ki bunu bazı yazarlardan, kitaplardan söz ederken daha iyi anlıyorum. Nezihe Meriç hayatıma çok yıllar önce girdi. Sebahattin Ali ile belki de eşzamanlı. Ardından Tezer Özlü.
YanıtlaSilNeden bilmiyorum şuan Nezihe Meriç ile ilgili hiç bir şey hatırlamıyoru/hatırlayamıyorum.
Ne yazık ki birkaç ay önce okuduğum kitaplarda aynı olmaya başladı ajandam var notlar alıyorum. Galiba yaşlandım direnmek anlamsız:(
Zamanın eriticiliğinden çok ben şöyle yorumlamayı tercih ediyorum bu tür durumları : Öyle çok severek okumuşum ve içimde eritmişim ki bir çırpıda, şu an tek tek,tane tane hatırlayamıyorum :)))
YanıtlaSilTabii diğer işler zamanımızı çok almaya başlayınca, kimi zaman kendimizi veremeden,kimi zaman da sadece okumuş olmak için elimize aldığımız da oluyor. Yoğun iş hayatı okuma kalitemizi düşürebiliyor, ben daha çok buna bağlıyorum...Bana öyle olmuştu en azından.Gerçi çok sakin dönemlerde de okuduğumu sindiremediğim oluyor,tamamen duygusal benimkisi:))
Meriç'in bu sondan bir önceki kitabı. Ben çok sevdim. Öncekileri de okumayı düşünüyorum.
Galiba tariflediğin olaylardan ikincisi. Ama genellikle okumuş olmak için okuyacak kadar bile zaman yok:) Öyle görmeye başladığım noktada bırakıyorum.
YanıtlaSilNezihe Meriç sayfanı işgal etmeden özetlemem gerekirse diye başlıyorum dikkat:))
Yazdıklarımı topladığım bir dosyayı alıp aylarca beklediğim bir yazar (en azından hala öyle şu an)dosyadan ümidi kesmişken üzerine ilştirdiği harika notlarla elime tutuşturdu. Nezihe Merç önermişti. Ders gibi gelmişti ve alıp okumuştum. Bundan mı acaba dedim sabah yazını okurken de hayret tamamen silinmiyor unutulsa da ama yok burada durum farklı:)
Ve o 'bir gün çok güzel satırlar arasında adın geçecek' demişti:)) Öyle hayal olarak kaldı işte.
Bak şimdi hüzünlendim.
Bazı şeylerin zamanı gelmemiştir, bu konuda hüzünlensen bile ümitsizliğe kapılma. (Diyene bak:)) Ama kimi yazar en güzel eserlerini 17-27 arası, kimisi 47-57 arası yazmış...Bu da bir dip not olsun:)
YanıtlaSilSevgiler.
Nezihe Meriç'i okurken, yazdıklarını imrenilecek kadar sade bulduğumu anımısyorum.
YanıtlaSilEvet, Vladimir, abartılı hiçbir cümleye rastlamadım ben.
YanıtlaSil