İzmir'deyken bir günlüğüne Salda Gölüne gittik. Denizli üzerinden. İzmir Burdur arası daha az otobüs seferi vardı çünkü. İzmir Denizli arası her yarım saaatte bir sefer vardı ve Denizli otogarından da Yeşilova'ya iki saatte bir otobüs. Kalacağımız oteli aradığımızda vermişlerdi bu yol bilgisini.
Oteli internetten buldum, fazla da incelemeden rezervasyon yaptım. Küçük, sakin, hoş bir oteldi, gölün kıyısında, çam ağaçlarının bitişiğinde bir arka bahçesiyle tam benlikti.
Kuşlar cıvıldıyor, göl sakin ve mavi yeşil, çamlar, cırcırlar....
Hele sabah kırlangıçlar havuzun üstünden nasıl da sortiler yapıyorlardı çığlık çığlık öterek.... Meğer her balkona yuva yapmışlar. Bir tanesi sorti yapıp tam önümden geçip beni gördüğü için geri dönüyordu. Sonunda kıpırdamadığımı görünce yuvasının yapıştığı duvara tutundu (nasıl bir fizik ve aerodinamikse bu!) ve yavrusunu besledi. Çok güzel bir sabahtı.
Kahvaltı dahil konakladık. Kahvaltı iyiydi ama akşam yemekleri iyi değildi yalnız. ( Hotel Lago di Salda.) Fiyat- Performans kıyaslaması yaparsam bir 100 TL kazıklanmışız en azından:)))
Gece ise yıldızlar o kadar parlak ve yakındı ki.... Şehir ışıkları yüzünden ne yıldızlardan ne aydan haberimiz var buralarda...
Bu arada otelin girişinde bir tabelada, bu otelin yapım masraflarının % 75'nin AB, % 25'nin T.C. Devleti tarafından karşılandığını yazıyordu. Fotoğrafını çekecektim fırsat olmadı. Sanırım yapım yılı da 2014.
Yani, çevrecilere geçmiş olsun, iş yapılıp bittikten sonra bazı şeylerin geri dönüşü olmuyor. Bu kadar teşkilatlı planlamışlar hem de. Döner mi bu projeden erk?
Ve maalesef ki göl kıyısı pislenmeye başlamış. Plastik atıklar, izmaritler, cam kırıkları ve bebek bezleri evet bebek bezleri her yerde karşıma çıktı. Üç yıla kalmaz Salda da kaybettiğimiz tabiat parçaları arasına karışır. Eşim istemeseydi bu Salda turizmine destek vermeyecektim gitmeyerek ama olanlar zaten olmuş bile.
Otelin plajı filan yoktu elbette. Arka bahçeden göl kıyısına inip yirmi dakika kadar yürüdüğümüzde Tabiat Parkları 6. Bölge Müdürlüğünün plajına vardık. İnsanlar suya giriyordu. Eşim yüzerken iki su yılanı gördüğünü söyleyince ayaklarımı suya sokmaktan bile imtina ettim:) Diğer plajlar bizim otele varmadan geride kalmıştı. Zamanımız kısıtlı olduğundan oralara bakmadık. Zaten benim istediğim sükunetti. Onu da göl kıyısında uzun yürüyüşler yaparak buldum.
Birkaç şey daha yazardım ama fazla uzatmayayım. Kaybedeceğimize üzüldüğüm bir tabiat parçası oldu Salda.
Kaya değil kil. Dokunduğunuzda ezilip gidiyor. Kıyıların bazı kesimleri bataklık kıvamında zaten. |
Gölü besleyen yeraltı kaynaklarından birini kıyıda buğuldarken böyle bulduk. |
Yazık olacak Salda'ya.
YanıtlaSilÖyle görünüyor.
SilThanks for sharing. Lovely pictures, so peaceful :)
YanıtlaSilNot at all:)
Sil:( yorum yapmak yerine ağlamak istediğim bir yazı oldu... ne olurdu dokunmasalardı bari buna... karadenizi bitirdiler sıra egeye geldi.
YanıtlaSilMaalesef. Bizim kafamız, sonuçta ne harabiyet olursa olsun o an o şeyden parsayı toplamak üzerine olduğu için...
SilGeçen yıl Mersin Susanoğlu na gitmiştik ailecek. plajda her yerde sigara izmaritleri.. nerdeyse her metrekare de bir sürü izmaritler. diğer çer çöpler cabası.. bir şey sermeden kuma uzanmak mümkün değil.. nasıl da rahat atıyorlar.. sanki bir kaç dakika sonra kendi kendine yok olacak o izmaritler..
YanıtlaSilHalkımızın profili bu ne yazık ki.
SilMaalesef kaybedilenler arasına girdi, birileri kazansın diye :((
YanıtlaSilMaalesef.
SilBazen sosyal medya olmasaydı SAlda'yı bilen olmayacaktı ve orası bakir kalacaktı diye düşünüyorum. Sosyal medyada, özellikle de Instagram'da fotoğraf vermek uğruna çok yer tükendi. Elbette devletin bakış açısı, insanların profili... :(
YanıtlaSilKesinlikle aynı fikirdeyim. Bazıları paylasmıyor ama çoğunluk iki beğeni alacağım diye neler yapıyor. Devlet sopa sallamadıktan sonra işleyiş değişmez. E asıl hırsız da devlet olunca...
Sil