GECE VARDİYASI MI YAPTINIZ ŞEREFSİZLER?



*Negatif bir şeyle başlamıştım yazıya. Sildim onu. Şirin, havai, hoş şeylerden bahsedelim.

*Hezaren kelimesinin iki farklı dilde iki anlamı varmış.
Gerçi ikisi de bitki adı. Biri Farsça'da saray çiçeği (delphinium) diğeri Arapça'da bambu imiş. Hezaren hoş bir kelime.

*Pis güvercinler, ben kovalıyorum onlar geri geliyorlar. Mutfak balkonunun devriye eri gibi oldum valla. Kıçlarının bokuna bakmadan öküz kadar dalları, pis naylon poşet yırtıklarını, çam iğnelerini... ne bulurlarsa kıvrık ağızlarında taşıyıp taşıyıp pisletiyorlar balkonu. Siz yumurtlayacaksınız, onu da bırakıp gideceksiniz diye ben b.k mu temizleyeceğim her gün. Valla deli gibi saydırıyorum her gün bunlara. Kaçıp geçiyorlar karşı evin pencere önlerine. Dinleyip dinleyip gidiyorlar. Komşular görecek diye düşünüyorum ama onlar da aynı dertten muzdaripler nasılsa. Arkadaş daha dün akşam kovaladım, getirdikleri çeriçöpü süpürüp attım. Bu sabahın körü ne göreyim, kendi boylarından üç kat büyük asma dalı yığmışlar bir sürü. Hangi ara yığdınız şerefsizler, gece vardiyası mı yaptınız? Bir de saksılarımı eşeleyip dalları kırmamışlar mı? İyice uyuz oldum:)

*Marquez'in anılarını okudum nihayet. Evdeki beyefendi almış yıllar önce. Okumak bana kısmetmiş.

İflahım kesildi okurken, o upuzun ve birbirinin aynı adlara soyadlara (yazının tam burasında hain kanat seslerini duyup mutfağa seğirttim. Gelmiş yine benim şerefsizler. Çanlarına ot tıkayacağım. Yok ya, ben hayvansever bi' insanım. Ama güvercinler hariç. Pilavı lezzetli olur mu bunların acaba?) sahip insanlar başımı döndürdü. Kim kimdi, Marquez'in nesiydi hiç aldırış etmeden okuyun.

Gabo'nun memleketi Kolombiya. Oranın Karayipler kıyısından. Allahım nasıl bir toplulukmuş:) Bilenler bilir, meşhur Yüzyıllık Yalnızlık'ın, Kırmızı Pazartesi'nin arka planını da anlatır bu kitapta. Ailesi ve komşularını anlatmış aslında o kitaplarda... Olaylara biraz masalsılık katmış, katmasaymış bu gaddarlık ve hoyratlık okurken bizi çok yorardı diye düşündüm...

Kolombiya hiç durulmamış bir ülke. Halen de uyuşturucu vs yüzünden durumu berbat. Marquez'in tanık olduğu darbeler, isyanlar, devlet terörü vb. de yer buluyor anılarında... Bir şeyi hiç unutmamış (70'li yaşlarının ortasında yazıyor anılarını, olaylardan 50 yıl sonra) : Halkın galeyana geldiği esnada halkı yönlendiren, gri, düzgün bir takım elbise giymiş bir adamı. Adam, öfkeden köpürmüş halk "tetikçiyi" linç eder etmez ortadan kayboluyor. Kim olduğunu asla öğrenememiş Gabo.  Gazeteci ve çevresi sağlam olmasına karşın...

Kitap 575 sayfa. Çok değişik anekdotlar var. Bazı sayfaları atlayarak da olsa okudum. Birçok yerde Türkiye'yi gördüm aslında, geri kalmışlığımız, kafa yapımız (yönetim) olarak pek de farkımız yokmuş.

Bu arada Marquez, öyküyü romandan daha zor ama daha üstün tutuğunu da yazmış.

* Hem bir uzun öykü (kısa roman) hem de öyküler yazmaya çalışırken, bence de öykü daha zor. Çalınan romanımı da daha kolay yazmıştım. Bu yüzden öykü okuyun ve hakkını verin derim ben:)

* Değişik tarihi anekdotlarla dolu bir kitap daha okudum aslında. 2. Abdülhamit'in son saray başressamı Fausto Zonaro'nun anıları. Ondan da sonra bahsedeyim.







Ä°lgili resim
Delphinium. Saray çiçeği

20 yorum:

  1. O kuşlar bizim balkonun duvarlarına kadar işi ilerletmiş:(

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bilenler bilir, acıyıp izin verince pislikten geçilmiyor o balkonlar filan. Valla çok pis kuşlar:)

      Sil
  2. Yazıyı okurken kahkaha attım vallahi... bizim burda sadece kırlangıçlar yuva kurma derdinde. Şu yuvalarını, ağaç dallarına niye kurmazlar anlamıyorum bir türlü.. Marquez okumayı bir sene sonraya bırakıyorum, kafam almayacak şimdilerde biliyorum. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok şapşal şeyler bu güvercinler. Yaptıklarına yuva demeye de bin şahit ister:)
      Ben korka korka başlamıştim bu kitaba.

      Sil
  3. Kuşlar bizim balkona da geliyorlar...
    Zonaro'nun anılarından yazdıklarını bekliyoruz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kovun gitsin :) Burada kızıl kumrular var, onları kovmuyorum ama.
      Yazarım inşallah. Bazen üşeniyorum:)

      Sil
  4. Ah o kuşlar bizimde çamdan eksik olmuyorlar :)
    Sizi takibe aldım bana da beklerim :)

    YanıtlaSil
  5. Benim de kırlangıçlarım var.Temiz hayvanlar ama.Şimdi yavruları oldu.Üç tane.Resmen sevindirik oldum.Girip çıkıp yuvaya bakıyorum :))
    Marquez okurken bir soy ağacı yapıp yanında bulundurmak lazım,kolaylık olur :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kırlangıçlar güzeldir beya:)

      Marquez'in anı kitabı da Y. Yalnızlık'tan farklı değildi. Sıkıntıya gelemem ben, kim kimse kim deyip okudum ikisini de:)

      Sil
  6. Merhaba Bloğunuzu izlemeye aldım . Sizi de beklerim .

    YanıtlaSil
  7. Bilgilendirme için çok teşekkürler Marquez in anılarını Vakit bulunca Okumaya çalışacağım

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Uygun zamanı vardır, gelince okursunuz...Dolu dolu yaşanmış bir hayat.

      Sil
  8. Marquez romanlarında da aynı sorunla karşılaşmıştım evet..:/ çok güzel yazmışsın yine Narda'cım sevgiler:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ay o adlar arka arkaya yıldım:)
      Selamlar canım.

      Sil
  9. Ah ah ah biz ne çekiyoruz o güvercinlerden. Bornova meydanında yemciler topluyorlar kuşları, ne araba kaldı ne ev. Yaz kış panjurlar kapalı oturuyoruz. Br açık buldular mı hop balkon berbat. Çiçekler perişan, kombi dolabı ikinciye değişiyor, pisliklerini temizlemek de zor. Dün panjur makaralarını yeniledim. Arabam desen kuş pisliği temizlemekten yıldım, kaporta boyası kuş pisliğinin etkisiyle zarar gördü. Şimdi balkona camekan mı yaptırsak diyoruz, o da seraya dönüştürecek evi. Ne CD, ne rüzgar gülleri denedik olmuyor. Bir araya kuş kaçırıcı ses bile düşündük, ama insan da duyuyormuş, rahatsız ediciymiş. Tüm mahalle panjurlar kapalı oturuyoruz. Kitap önerisi için teşekkürler..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sizinki daha feci bir durum gibi görünüyor:)
      Plastikten dikenli teller var. Kuşkonmaz diyorlar adına.Bazı komşular onu uygulamışlar. Ben yakında taşınacağım için denemedim. Gerçi bu şapşal kuşlar keçi kadar inatçılar. Kafaya taktı mı tel bile durduramayabilir:)
      Kitaba gelince, müthiş bir serencam. Ara ara okuması yorucu oldu ama sakin zamanlarda su gibi aktı yine de.

      Sil
  10. Özelikle kumrularla mücadele etmek zor. Göz açıp kapayıncaya kadar çer çöp yığıp yuvayı kuruyorlar. Pıslikleri çok olduğundan ve kuş biti riski nedeniyle yumurtalarını bırakana kadar kovuyoruz, ancak yumurtalarını bırakmışlarsa yuvayı bozamıyoruz artık. Zafer onların oluyor

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Burada kızıl ve gri kumrular çokça var ama güvercinler gibi değiller. Belki de sıra gelmiyordur onlardan:)
      Gerçekten aptallık derecesinde inatçılar yuva kurmak konusunda. yumurtalarına sahip çıktıkları da nadir oysa ki.

      Sil

Ölümü görün yazın bir şeyler, üşenmeyin.
E, üşenmeyin dedik ya:)