Hece Öykü 71. Sayı...

İçinde benim de bir öykümün bulunduğu bu sayıyı  ancak inceleme fırsatı buldum. ( Bu arada dergiyi alıp öykümü okuma inceliğini gösteren ve fikirlerini belirten Kitaplık blogu sahibi Eren blogdaşıma çok çok teşekkür ediyorum.)

Sayının dosya konusu "Öykü Ne Değildir?" olmuş. Bu şekilde sormak iyi olmuş. Cevaplardan ise Mihriban İnan Karatepe'ninkini kendime yakın buldum. Öyküye yeni hevesli olanların bu (ve bunun gibi ) dosyayı okumalarında fayda var.


Yazarlar, kitaplar, yeni kitaplar, öyküler üzerine inceleme-deneme yazıları, çeviri öyküler ve röportajlar her zamanki gibi yerini almış 208 sayfada. Ayrıca eleştirilmeye hazırsanız dergiye gönderdiğiniz öyküler editoryal eleştiriden geçiyor ve artılarınız eksileriniz söyleniyor. Bu önemli bir bölüm bence.


Dergide ayrıca benim dikkatimi çekenleri şöyle sıralayayım:

Yine Mihriban İnan Karatepe'nin Her Vadide Koşmak adlı yazısının son iki paragrafı benim için önemliydi. Bundan önce sabretmeden, belli bir duruş sergilemeden, sadece öne atılarak, herkesi geçmeye, göze girmeye çalışarak her vadide yer almaya çalışan ayran gönüllü, ilkesiz sanatçıların uzun ömürlü olamadıklarını belirtiyor.

Bahsettiğim son iki paragraf ise müslüman sanatçı, sanatı kavramlarına dair: "Helal sanat yapmayı suret çizmemek, heykel yapmamak,mahrem konularda yazmamak, aşktan meşkten söz etmemek vs. olarak anlayanlar da Kuran'da eleştirilen sanatçı tipinin özelliklerini kanaatimce doğru okuyamamışlardır. Söz konusu ayette* kendisine azgınların uyduğu sanatçının iki özelliğinden bahsedilir: 1. Duruma göre yön değiştirir yani ilkesizdir. 2. Yalan konuşur. Eğer sanatın bir sınırı varsa bu ikisidir.

Müslümanlardan iyi sanat adamlarının çıkmayacağınısavunanlar da İslam dininin sanatı sınırladığına inanarak böyle bir yargıya varmışlardır. Oysa İslam dini sanata bir sınır getirmemekte aksine sanatçının ilkeli, dürüst olmasından ve haksızlığa karşı çıkması gerektiğinden söz etmektedir. Bu ilkeler evrensel insanlık kriterlerinden başka bir şey değildir. (...)



Dergi hacimli olunca epey öykü yer alıyor. Bunlardan -bildiğim kadarıyla ikinci kitabı çıkmış olan- Handan Acar Yıldız'ın Meful adlı öyküsü atmosferi ve düşsel diliyle, Mehmet Kahraman'ın Her Şey Mümkün'ü, kısa süreli seyahatlerde dayanılmaz şekilde kulak misafiri olduğumuz ilginç diyalogların ya da şahit olduğumuz ilginç karakterlerin aktarımıyla, Zeki Bulduk'un ironisi ve kısalığı, duruluğuyla Bürokratik Hikâye'si,  Yunus Nadir Eraslan'ın, öykünün adının olmadığını ve duygusal yanıyla ön plana çıktığını düşünsem de eli yüzü düzgün öyküsü Ve Acı Ve Oyun ve Ölüm'ü bende yer etti. Çeviri öykülerden de  Ansızın Yağmur'uyla Baha Tahir.( Bu öyküde adım geçiyor hem de kadın karakter çok tanıdık. Yani tamamen öznel bir yaklaşımla beğendim bu öyküyü :p)


Kurt Vonnegutt'un 1977'de The Paris View'a verdiği söyleşi güzeldi. İki bölüm halinde yayınlanacakmış.

Dergide eserleriyle incelenen, anılan yazarları da sıralayayım: Mustafa Kutlu, Ömer Seyfettin, Sabahattin Ali, Oktay Akbal, Tarık Dursun K, Ferid Edgü, Adalet Ağaoğlu, Tolstoy, Erdal Öz.

Yeni çıkanlar bölümünde de Ömür İkim Demir (YKY), Alper Beşe (Alakarga) Kadire Bozkurt'a  (Alakarga) yer verilmiş.

Kısaca böyle,
Au revoir canlarım :P

* 26. sure, 224-227. ayetler




8 yorum:

  1. A, senin öykü yazdığını bilmiyordum, tebrik ederim. İnternette okuma imkanı var mı? İsmini yazarsan okumayı isterim.

    Müslümanlar ve sanat konusuna gelince valla çoğunluk heykeli put olarak görüyor, insan resmi çizmeye günah, hatta evinin duvarına asmaya bile günah diyor, bu yıl hukuk kazanan ve başı kapalı, annesinin de başı kapalı, gayet dindar bir komşum var, "insan resmi çizsen bile boğazına bir çizik atman gerekirmiş" filan gibi şeyler söylüyor. Of bayılacağım valla....ama minyatür gibi içinde perspektif olmayan çocuk çizimine benzeyen şeyler, ebru vs. gibi şeyler haricinde ben de İslam'da sanatın çok cılız kaldığına inananlardanım. Ne bir da Vinci, ne Michalengelo, ne Van Gogh, ne Monet..çıkartabilmiş İslam dünyası...o günah, bu günah, baksana yıl olmuş 2015 adam baleye seks diyor:)))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Şimdi telefondan yazıyorum. Bilgisayar başına geçince uzun yazacağım:) bu blogda hikaye ettim etiketi altinda yayinlanmis kimi öykülerimi bulabilirsiniz. Teşekkürler

      Sil
    2. Şimdi telefondan yazıyorum. Bilgisayar başına geçince uzun yazacağım:) bu blogda hikaye ettim etiketi altinda yayinlanmis kimi öykülerimi bulabilirsiniz. Teşekkürler

      Sil
    3. https://www.youtube.com/watch?v=NHtJtQooc4I

      yukarıda linkini verdiğim konuşma bu konu üzerine cuk oturdu sanırım. Çok güzel açıklamış bence. Gültekin'in bahsettiği "ceviz" benzetmesini çok tuttum ben. Yalnız minyatüre sırf perspektif yok diye küçümseyerek bakmayalım :) Zira Fransa başta olmak üzere birçok ülkede ilgi gören ve geleneğinin üzerine eklemeler yapılan bir sanat minyatür. Günümüzde de pek çok minyatür sanatçımız kendi stillerini katarak yurt dışında sergiler açıyor, beğeni topluyor:)) Ebru da öyle. İslam mimarisi de fena değil bence. Ama diğer dallarda resim, heykel, roman,sinema ( birlaç örnek dışında) vs. bir başarı gözükmediği aşikar.

      Sil
    4. Gözükmez tabii....(
      heykel: put
      resim: günah
      müzik: günah (sadece dini müzik haram değil)
      müzik aleti çalmak: şeytan işi
      bale: seks !!! :)))))))

      dini forumlarda aynen böyle anlatıyorlar. :(

      Sil
    5. Maalesef kaynaklar, insanların nerelerden beslendiği çok önemli. Bu yüzden Kuran'ı - önceden birikmiş her şeyi bir kenara bırakarak- yalın bir kafayla okumak gerekiyor bence. O zaman birçok şeyin yüzyıllar boyunca kişilerin kendi görüşlerine göre helal-haram kılındığını anlıyor insan. Fakat bunun için önce kendisi okumalı, aklına güvenmeli.

      Sil
  2. Narda'cim çok zarifsin çok tesekkür ederim:) bu vesileyle beni bu güzel dergiyle tanistirdigin icin de ayrica tesekkür ederim, gercekten oldukca hacimli ve dolu, sevgiler:)

    YanıtlaSil
  3. O senin zerafetin canım.
    Benden de sevgiler.

    YanıtlaSil

Ölümü görün yazın bir şeyler, üşenmeyin.
E, üşenmeyin dedik ya:)