İçinde benim de bir öykümün bulunduğu bu sayıyı ancak
inceleme fırsatı buldum. ( Bu arada dergiyi alıp öykümü okuma inceliğini
gösteren ve fikirlerini belirten Kitaplık blogu sahibi Eren blogdaşıma çok çok teşekkür ediyorum.)
Sayının dosya konusu "Öykü
Ne Değildir?" olmuş. Bu şekilde sormak iyi olmuş. Cevaplardan ise Mihriban İnan Karatepe'ninkini kendime
yakın buldum. Öyküye yeni hevesli olanların bu (ve bunun gibi ) dosyayı
okumalarında fayda var.
Yazarlar, kitaplar, yeni kitaplar, öyküler üzerine inceleme-deneme
yazıları, çeviri öyküler ve röportajlar her zamanki gibi yerini almış 208
sayfada. Ayrıca eleştirilmeye hazırsanız dergiye gönderdiğiniz öyküler
editoryal eleştiriden geçiyor ve artılarınız eksileriniz söyleniyor. Bu önemli
bir bölüm bence.
Dergide ayrıca benim dikkatimi çekenleri şöyle sıralayayım:
Yine Mihriban İnan
Karatepe'nin Her Vadide Koşmak adlı yazısının son iki paragrafı benim için
önemliydi. Bundan önce sabretmeden, belli bir duruş sergilemeden, sadece öne
atılarak, herkesi geçmeye, göze girmeye çalışarak her vadide yer almaya çalışan
ayran gönüllü, ilkesiz sanatçıların uzun ömürlü olamadıklarını belirtiyor.
Bahsettiğim son iki paragraf ise müslüman sanatçı, sanatı kavramlarına dair: "Helal sanat
yapmayı suret çizmemek, heykel yapmamak,mahrem konularda yazmamak, aşktan
meşkten söz etmemek vs. olarak anlayanlar da Kuran'da eleştirilen sanatçı
tipinin özelliklerini kanaatimce doğru okuyamamışlardır. Söz konusu ayette*
kendisine azgınların uyduğu sanatçının iki özelliğinden bahsedilir: 1. Duruma
göre yön değiştirir yani ilkesizdir. 2. Yalan konuşur. Eğer sanatın bir sınırı
varsa bu ikisidir.
Müslümanlardan iyi sanat adamlarının çıkmayacağınısavunanlar
da İslam dininin sanatı sınırladığına inanarak böyle bir yargıya varmışlardır. Oysa
İslam dini sanata bir sınır getirmemekte aksine sanatçının ilkeli, dürüst
olmasından ve haksızlığa karşı çıkması gerektiğinden söz etmektedir. Bu ilkeler
evrensel insanlık kriterlerinden başka bir şey değildir. (...)
Dergi hacimli olunca epey öykü yer alıyor. Bunlardan
-bildiğim kadarıyla ikinci kitabı çıkmış olan- Handan Acar Yıldız'ın Meful adlı öyküsü atmosferi ve düşsel
diliyle, Mehmet Kahraman'ın Her Şey
Mümkün'ü, kısa süreli seyahatlerde dayanılmaz şekilde kulak misafiri olduğumuz
ilginç diyalogların ya da şahit olduğumuz ilginç karakterlerin aktarımıyla, Zeki Bulduk'un ironisi ve kısalığı,
duruluğuyla Bürokratik Hikâye'si, Yunus Nadir Eraslan'ın, öykünün adının
olmadığını ve duygusal yanıyla ön plana çıktığını düşünsem de eli yüzü düzgün
öyküsü Ve Acı Ve Oyun ve Ölüm'ü bende yer etti. Çeviri öykülerden de Ansızın Yağmur'uyla Baha Tahir.( Bu öyküde adım geçiyor hem de kadın karakter çok
tanıdık. Yani tamamen öznel bir yaklaşımla beğendim bu öyküyü :p)
Kurt Vonnegutt'un
1977'de The Paris View'a verdiği söyleşi güzeldi. İki bölüm halinde
yayınlanacakmış.
Dergide eserleriyle incelenen, anılan yazarları da
sıralayayım: Mustafa Kutlu, Ömer Seyfettin, Sabahattin Ali, Oktay Akbal, Tarık
Dursun K, Ferid Edgü, Adalet Ağaoğlu, Tolstoy, Erdal Öz.
Yeni çıkanlar bölümünde de Ömür İkim Demir (YKY), Alper Beşe
(Alakarga) Kadire Bozkurt'a (Alakarga)
yer verilmiş.
Kısaca böyle,
Au revoir canlarım :P
* 26. sure, 224-227. ayetler
A, senin öykü yazdığını bilmiyordum, tebrik ederim. İnternette okuma imkanı var mı? İsmini yazarsan okumayı isterim.
YanıtlaSilMüslümanlar ve sanat konusuna gelince valla çoğunluk heykeli put olarak görüyor, insan resmi çizmeye günah, hatta evinin duvarına asmaya bile günah diyor, bu yıl hukuk kazanan ve başı kapalı, annesinin de başı kapalı, gayet dindar bir komşum var, "insan resmi çizsen bile boğazına bir çizik atman gerekirmiş" filan gibi şeyler söylüyor. Of bayılacağım valla....ama minyatür gibi içinde perspektif olmayan çocuk çizimine benzeyen şeyler, ebru vs. gibi şeyler haricinde ben de İslam'da sanatın çok cılız kaldığına inananlardanım. Ne bir da Vinci, ne Michalengelo, ne Van Gogh, ne Monet..çıkartabilmiş İslam dünyası...o günah, bu günah, baksana yıl olmuş 2015 adam baleye seks diyor:)))
Şimdi telefondan yazıyorum. Bilgisayar başına geçince uzun yazacağım:) bu blogda hikaye ettim etiketi altinda yayinlanmis kimi öykülerimi bulabilirsiniz. Teşekkürler
SilŞimdi telefondan yazıyorum. Bilgisayar başına geçince uzun yazacağım:) bu blogda hikaye ettim etiketi altinda yayinlanmis kimi öykülerimi bulabilirsiniz. Teşekkürler
Silhttps://www.youtube.com/watch?v=NHtJtQooc4I
Silyukarıda linkini verdiğim konuşma bu konu üzerine cuk oturdu sanırım. Çok güzel açıklamış bence. Gültekin'in bahsettiği "ceviz" benzetmesini çok tuttum ben. Yalnız minyatüre sırf perspektif yok diye küçümseyerek bakmayalım :) Zira Fransa başta olmak üzere birçok ülkede ilgi gören ve geleneğinin üzerine eklemeler yapılan bir sanat minyatür. Günümüzde de pek çok minyatür sanatçımız kendi stillerini katarak yurt dışında sergiler açıyor, beğeni topluyor:)) Ebru da öyle. İslam mimarisi de fena değil bence. Ama diğer dallarda resim, heykel, roman,sinema ( birlaç örnek dışında) vs. bir başarı gözükmediği aşikar.
Gözükmez tabii....(
Silheykel: put
resim: günah
müzik: günah (sadece dini müzik haram değil)
müzik aleti çalmak: şeytan işi
bale: seks !!! :)))))))
dini forumlarda aynen böyle anlatıyorlar. :(
Maalesef kaynaklar, insanların nerelerden beslendiği çok önemli. Bu yüzden Kuran'ı - önceden birikmiş her şeyi bir kenara bırakarak- yalın bir kafayla okumak gerekiyor bence. O zaman birçok şeyin yüzyıllar boyunca kişilerin kendi görüşlerine göre helal-haram kılındığını anlıyor insan. Fakat bunun için önce kendisi okumalı, aklına güvenmeli.
SilNarda'cim çok zarifsin çok tesekkür ederim:) bu vesileyle beni bu güzel dergiyle tanistirdigin icin de ayrica tesekkür ederim, gercekten oldukca hacimli ve dolu, sevgiler:)
YanıtlaSilO senin zerafetin canım.
YanıtlaSilBenden de sevgiler.