Liseye kadar, yaz tatillerinin
ilk adresi…
Amcalar, hala, dayı ve kimden, hangi evlilikten dolayı akraba olduğumuzu
hâlâ ezberleyemediğim diğerleri.
Tam anlamıyla meşakkatle geçen
otobüs yolculuğunun sonunda varılan bulanıklık.
Sonrasında soğuk, beton
binalar, alışkın olmadığım bir şiveyi konuşan kadınlar
Serilen yataklar, yüklükten
indirilen çarşaflar, yaz yorganları, ısrar edilen sofralar
Sonrasında, çamurlu bahçe
taşları,
Çamura basmaktan, ayaklarımın
ıslanıp leş gibi olmasından nefret ederdim. Kayıp düşmekten çok korkardım.
Çamurdan yarısı görünmeyen
taşlara basa-kaya çeşmeye ulaşmaktansa bütün gün susuz ya da ellerim pis
durabilirdim.
O evden aklımda kalan ilk şey
bu. Az kalsın tek şey diyecektim ama şimdi daha ne çok şey hatırladığımı
anlıyorum.
O küçücük- tam anlamıyla
küçücük- ve suyu bahçesinde olan evden bana kalan o şeylerden biri
İçtenlik ve hoş karşılanma
Diğeri neşe
Diğeri bolluk ve cömertlik
Bir diğeri kahkaha ve oyun
Bir diğeri büyüğe saygı
Dayımın sonraki evinde de aynı
şeyleri buldum. Eskisinin üç katı genişlikte, rengârenk açmış endamlı venedik
çiçekleri girişini süsleyen, akşam oldu mu bütün Ankara'yı ayaklarının altına
seren, mahallesinin adı gibi mutlu bir evdi o da. Satranç oynamayı ilk o evde
öğrendim mesela. Karikatür dergisini de ilk kez orada gördüm. Abimin, kömürlükteki
torbalar dolusu misketleri…
Dayımın bir sonraki evinde de
aynı şeyleri buldum. Bir farkla ki büyüyorduk. Büyüyünce insana ne olduğunu
bilirsiniz.
Dayım hiç değişmedi ama.
Duvardaki bir fotoğraf gibiydi. Annemin ona olan "baba" saygısıyla biraz
uzakta kaldı belki. Ben de sandığım
kadar hızla büyümüyormuşum belki?
Garip bir duygu… Onun,
yaşlandıkça aksileşen kimliğinin ötesinde, yıllardır şiir yazmış olmasından
haberim olmayışı, onunla doğru dürüst bir şey konuşamamış olmak, onu yakından
tanıyamamış olmak… Sadece annemin çocukluklarına dair anlattığı hikâyeler
var. Oysa ona da anlattırmalıydım o
hikâyeleri, onun gözünden de dinlemeliydim. Dedemi, anneannemi sormalıydım
hatta. Ama o dayımdı işte, Ankara'da
oturan, yazın ziyaret ettiğimiz, eli ve gönlü bol, azıcık inatçı, otoriter aile
reisi dayım, annemin abisi…
Hangi semt?
YanıtlaSilO ilk evleri - anneme sordum- Ulus'taymış...
Silgidenlerin ardından insanı en çok hüzünlendiren bunlar oluyor ne yazık ki.. doyasıya yaşanamayan bir sevgi dostluk ilişkisi...
YanıtlaSilhuzur içinde uyusun....
Öyle, onu kafamızdaki kalıbın dışında, bir başka insan olarak da tanımak...
SilHuzur içinde uyusun..benim 4 teyzem vardı.en küçüğü rahmetli oldu.huzur içinde uyusun.dayımın da olmasını isterdim.aslında olmuş ama yaşayamamış bebekken ölmüşler ikizmiş.Allah hepsine,rahmet,etsin
YanıtlaSilamin.
Sil