Geçenlerde bahsettiğim, vefat
eden yakınlarımdan biriydi dayım.
Hiçbir zaman onunla aynı
şehirde oturmadık.
Dayımın şiirlerini yazdığı o
defterden bir kere söz edildiğini duymuştum sadece.
Lafı uzatmayacağım.
1970'lerin başında, dayım,
şiirlerinden birkaçını Bedia Akartürk ile Orhan Gencebay'a göndermiş. Mektuplarında,
şiirlerinden bestelenen olursa telif hakkı istemediğini, sadece adının
geçmesini istediğini yazmış. Ses seda çıkmamış, ta ki o şarkıyı duyana kadar. Düşünüyorum da, benim de timaş
maceram var ya, Gönül şarkısını her duyduğunda nasıl olmuştu kim bilir dayım…
Ve ben Zerrin Özer'den dinlemeye bayıldığım bu şarkıyı artık içim titremeden nasıl dinleyeceğim,nasıl?
Peşine düşmemiş bu işin. Düşse
ne olacaktı ki? Hâlâ telife, emeğe saygı yok bu ülkede. Şu yazımda bahsetmiştim, MFÖ'den tutun bilmem
kime kadar söz yazarlarına değil telif verme, onlardan-izin alma, kendileri
yazmış gibi davranıyorlar pişkinlikle, fütursuzca...
Bundan çıkarılacak pek çok şey
var benim için (Bu cümlenin sonuna nasıl bir noktalama işareti koyacağımı uzun
uzun düşündüm. Yok öyle bir işaret.)
Ya ben o şarkıyı çok severim.. Ama hikayesinin böyle olması çok üzücü... Emek hırsızlığının bu kadarına pes diyorum.. Büyük bildiğimiz sanatçılar bunu yaparsa....... ( Allah rahmet eylesin )
YanıtlaSiltuhaf duygular içindeyim ve sıralı düşünceler...
YanıtlaSilÇok sevdiğim bir şarkıdır ama arkasındaki gerçek acıymış.. içinde en çok duygu olan böyle bir emeğin hele de bir sanatçı tarafından "sahiplenilmesi" inanılmaz...
YanıtlaSilAklıma geldikçe hüzünleniyorum Eren...
SilAllsh rahmet eylesin.huzur içinde uyusun dayın...haklısın canım huzunlenmemek elinde olmaz.ben de çok üzülüyorum telif işlerine.Allah emekleri boşa,goturmesin
YanıtlaSil