Görsellik açısından eli yüzü düzgün bir blog yapmak çaba ve zaman istiyor, post yazmak da. Klasiktir, bir kitabı tanıtacaksın ya da anlatacaksın, her neyse işte, bir fotoğrafını çekip koyarsın yazının arasına. Ama o fotoğrafı çekmek ne gıcık bir süreçtir. Masanın üstündeyse, dağınıklığın ya da diğer objelerin düzenlenmesi gerekir, hatta natürmort edalı, tertiplenmiş bir mizansen için gözünün elinin elverdiğince uğraşırsın. Ne gerek yahu! Fotoğraf sanatçılığına ilk adım gibi çek çek birini beğenme. Sanki kitabın elinde ya da masanda çekilmiş hoş bir fotoğrafını koymazsan kimse inanmayacak senin o kitabı okuduğuna ve o yazıyı yazdığına! Bu alışkanlıktan vazgeçmem gerek. Vakit kaybı.
haklısın :) bazen aynı duruma düşüyorum ben de.
YanıtlaSilBazen çok uğraştıryor, artık eskisi kadar vaktim de yok uğraşmaya, sabrım da:)
SilBu kendi kitabımın fotoğrafını çekip yazıya onu koyma fikrini ben de düşünmüştüm zamanında. Sonra telefonumun fotoğraf çekmeye yarayan tuşu bozuldu, ben de internetten bulup eklemeye başladım kapakları. Böyle de iyi gibi ama yine de kendi fotoğrafımın olmasını tercih ederdim tabii. Onun için vakit kaybı değil bence, zevk meselesi. Hem kim kime ne ispatlamak zorunda ki? İnanmayan zaten inanmaz, çok da tın! :)
YanıtlaSilBir kere, ben yazdığımda inanmamak gibi seçeneği yok zaten kimsenin :) İş o değil de vakit kaybı gerçekten. Telefonumun bluetooth'undan gönderemiyorum, iki saat kablo tak-çıkar :p
SilBir yazıya beş saat harcanır mı? Harcıyorum!
YanıtlaSilKafa Dergi ve Ters Düz’e beklerim. :)