Feribota
yetişmem lazım. Kahrolasıca denizlerle çevrili değilmişiz gibi gereksiz
görülüyor fazladan sefer; sadece saatte bir var feribot. Ayakkabılarımı son
anda değiştirdim: İnce topuklularla
şifon buluz daha şıktır.
İçimde
bir sıkıntı var. Buluşacağım kişiyle tanışmamızda kıramadığım bir arkadaşım
ısrar etti. Oysa boşanmamın üzerinden sadece iki yıl geçti ve kendime gelmiş
sayılmam. Uzun bir süre erkek sesine bile tahammül edemedim. Ama arkadaşım
haftalardır tanışmamızda ısrar ediyor. Ve anlattıklarıyla aklımı çelmeyi
başarmış görünüyor. Yine de her an eve
geri dönebilirim. Karşı iskelede beni bekleyecek ve birlikte
buluşacağımız yere gideceğiz. Offf… kendimi nasıl bu duruma soktum bilemiyorum.
Arayıp gelemeyeceğimi söylesem…Yüzüme bakmaz….Amaann, gönlünü alırım ben onun.
Ama kapı komşuyuz, yüz yüze bakıyoruz, zor olabilir…
Ufff,
söz verdim ve tutmam gerek…Çocuk muyum ben, tanışacağız sadece…Ya hoşlanırsam
ondan? Hiç sırası değildi, neden söz verdim ki…
Köpüklerin
foşurtusunu duyunca boynumu çevirip bakıyorum denize. Feribot gelmiş bile.
Arabaların çıkışını beklemeden bir kenardan giriyorum. İçerisi karanlık ve
sıcak geliyor, açık havaya çıkıyorum. Gölgede bir oturak aranıyorum. İki hantal
kadının arasına sığışıveriyorum. Feribotun hareket etmesiyle birlikte martılar
da uçuşmaya başlıyor etrafta. Küçük bir oğlan çocuğu, babasının koparıp eline
verdiği gevrek parçalarını beceriksizce martılara atıyor. Martılar yine de
havada kapıyorlar parçaları. Oğlan sevinç haykırışları salıyor martılara doğru.
Baba, eğilip bir sarılıyor oğluna, yanağını uzunca bir öpüyor. İçimden mi
aklımın bir kenarından mı, neresi olduğunu bilmediğim bir yerinden bir tül
geçiriyorlar sanki. Tırtık tırtık oluyorum. Gözlerim çirkin gagalı martılara
dalmak istiyor. Uzun süreli süzülüşlerini, kollarımda laktik asit birikmesine
dönüştürüp acı çekiyorum, ben yoruluyorum, onların yerine geçip. Arkadaşımın
methede ede bitiremediği adam geliyor aklıma. "Yaşına göre formunda, eline
yüzüne bakılır, işi kendinin, boşanmış, bir kızı var beş yaşında, anasının
yanında, okumuş, sanatsal faaliyetlere düşkün, zevk sahibi, hoş sohbet, kadın
kıymeti bilen…" Neden boşanmış peki kadın kıymeti biliyordu da? "Bunu kendin sorsan daha iyi tabii de,
eski eşi istemiş boşanmayı, anlaşamamışlar."
Anlaşamadıkları
boşanmalarından belli zaten….Ah, neden buradayım ki ben? Tek başıma idare edemiyor
muydum? Neyi arıyorum ki?
Yanımdaki
yaşlı ve hantal kadın beni atlayıp diğer
yanımdakiyle konuşmaya başlıyor: İşte böyle Kezban'anım, bizimki oğlanı aldı
yanına, bırakmam ben onu o kadının ellerine dedi. Böyle her hafta sonu vapura
filan bindirir Eren'i, çok seviyor martılara gevrek atmasını. Ölüyor olsa
götürür oğlunu. Anası olacak o zilli de
dost hayatı tutmuş biriyle. Haberleri geliyor. Allah belalarını versin, utanma
arlanma yok bari oğlun bu senin evladın, bir ara değil mi? Ne gezer. Selim
oğlumla daha çok vakit geçireyim diye gül gibi işini bıraktı. Dünyanın parasını
kazanıyordu ama her hafta yurt dışı. Bıraktı da burada bir dükkan açtı işte.
Sırf Eren için…"
Gerisini
duymamak için kalkıyorum aralarından. İskeleye yanaştığımızda vapurdan inmiyorum.
(2012)
Tüh...keşke inseydi..
YanıtlaSilBaşka hikayeye artık :)
SilEllerine sağlık canım.Çok güzeldi..
YanıtlaSilTeşekkürler.
SilHikaye eğer kurgu ise güzel bir öykü, yok değil ise diyecek bir çift sözüm var. Kız kardeşim " hiç bir kadın doğru düzgün bir adamı boşamaz " demişti bir sohbet sırasın da, ben de öyle düşünüyorum. Çevremdeki boşanan arkadaşlarımın de hepsi kendileri boşadı kocalarını ,böyle daha mutlular. Ama benim çevremdeki kadınlar senin gibi, benim gibi ekonomik özgürlüğü olan kadınlar.
YanıtlaSilKurgu. Ama elbetteki insan hayatındaki bir ya da birkaç gerçekliğe işaret etmek niyetinde bir öykü. O yüzden her türlü söyleyecek sözün olabilir:)
SilHikaye çok hoş hoşluğu gel gitler hayatım bunlarla dolu olduğundan mıdır bilmem yakalayıverdi işte.
YanıtlaSilGevrek ha? ah İzmirliler ahh
Gel-gitler...biz kadınlarda daha mı çok acaba?Ben de çok muzdaribim şahsen böyle olmaktan:)
SilTabe, edebiyatta İzmir-lilik diye bir şey yaratmaya çalışıyoruz icabında:p
çoook güzel
YanıtlaSilTamam o zaman :)
SilN.Narda, hikayen gerçekten güzel olmuş. Günün bu saatinde, beni oraya götürebildiğin için teşekkür ederim.
YanıtlaSilSen de dahil, hep iyi tepkiler aldım bu öyküm için, iyi okurlardan. sevindim.
Silgüzel bir hikaye olmuş:)
YanıtlaSilOkuyucu ne derse doğrudur:)
SilÇok akıcı, böyle öyküler çok hoşuma gidiyor, devamını ne zaman yazacaksın?
YanıtlaSilYeğen; ben böyle postmodern özellikli, ucu açık yazmayı seviyorum, o yüzden bu öykü burada biter, okuyan istediği gibi son ekleyebilir:) Ama başka bir hikayede başka buluşmalar olabilir:)
SilYüksek sesle (bir daha) okusan...
YanıtlaSilbu yorumuna cevabımı yarın söylerim tamam mı :)
SilBen şimdi çıktısını alıp da kırmızı çiçekler açtırmaz mıyım.:)))
SilBenim istediğim de buydu zaten.
Silkopyalanmıyor. Reader'da da hepsi görünmüyor..mail at.
SilTeşekkür ederim, hepsi dikkate alınacaktır:)
SilDevamını bekliyorum.. Çok güzel bir hikaye, anlatımınız çok akıcı. İlgiyle okudum.
YanıtlaSilDevam isteyen çok okur oldu, devam değil de bütünleyici bir öykü yazılabilir belki :)
SilTeşekkür ederim.
Amaaa niye inmedikine yahu Selim i mi özledi acep bu Selim le niye boşanmış ki bunlar sorular sorular çok güzzel olmuş bu yahu tadı damağımda kaldı:))
YanıtlaSilValla yazar görünen kurgunun ötesine geçmek istemiyor şu anda, onunçün özledi mi korktu mu bi şi diyemem:)
SilAfiyet olsun, sen iste ben gene yazarım junior'um mühendisim, ama sen de o fantastikli öykülerinden yazcan:)
ben de olsam öyle yapardım.
YanıtlaSil:)
hımmm, kahraman gibi yani, durduk yere maceranın gereği yok diyorsun, sonu da belli değil üstelik :)
Sililişkilerin çoğu yorucu, stresli, mutsuz edici..:)
YanıtlaSilyormayan, mutlu eden bir ilişki bulma olasılığı zayıf ta olsa işte vazgeçemiyor insan..
zor bir durum. zor bir tercih..
kaos teroilerinin çağında normalleşti sanki bu ikilemler,kararsızlıklar...
Sil