Saat 15:30. Ama etraf sapsarı oldu. Güneş tutulmasından
önceki gibi. Yaz yağmuru gelecek belli.
Sadece salonun penceresi açık. Her yer kapalı. İçeriye cehennem
doluyor yoksa.
Laptop sehpamın üstünde
yeni aldığım kitap ve dergiler. Hevesim yok epeydir. Yaşlanmak yine canımı sıkmaya başladı. Yakamı kurtarmalıyım. Aldığım kilolardan da. Nasıl?Benim gruptaki insanları en güzel tanımlayan şeylerden biri
Benjamin Button’un Tuhaf Hikayesi’nde olduğu gibi yaşlı doğmamız. Herkesin tersinden
deneyimliyoruz bu hayatı.
Bir diğeri de çok güçlü sezgiler...Her an’ımız deja vu.
Ürkütücü oluyor bazen.
Yanımda Dido çalıyor, Thank you diyor. Hah, gök gürültüleri de duyulmaya başladı.
Dün Kurtuluş Parkından yürüttüğüm turuncu güller suda
açmamış bu kez. Demek onların da son demleriymiş ki eskisi gibi patır patır
açmadılar. Ama mis gibi kokuyorlar. Bir daha saksıda çiçek almaya niyetlenirsem
kokulu gülden başka bir şey almayacağım.
Bu arada bahçeli ve fıskiyeli ev arzum yerine yerleşiyor
ısırgan otları gibi.
Hayat çekilmez oluyor gitgide. Yapay zekayı düşünmek bile
yetiyor, kaldı ki diğer meseleler...
Susadım. Soğuk bir su içsem, şöyle dudaklarımdan taşıra
taşıra...
Gece yalnızdım koca evde. Çocuk gibi kulak kabarttım her sese, ürküye. “ Geceyle aramda bir şey yok” diyor bir haiku. Ben henüz geceyle dost olmadım.
Okulları kapattık. Öğrenci ve veli zulmüne uğryan
eğitimcileri gördükçe, bu seneyi de kazasız atlattın dedim ona. Karneleri erkenden verip döndü. Yorgunluğunu atıyor
şimdi çalışma odasında, kahve içelim ben uyanınca diyor.
İçelim tabii diyorum, keder götürür yoldaşla içilen
kahveler.
Parktaki japon erikleri, karşıdaki kavak rüzgarla köpürmeye
başladı.
Açık camın penceresinden tül perdem kaçıyor dışarı. Bu kez
gerçek bir yaz yağmuru.
Bir kez daha gerçek bir sevinç (dilemek)
Bir filmin sahnesine gider gibi okudum yazınızı. Çok güzel bir anlatıydı, üzerinde düşünülesi, teşekkürler. 🌹
YanıtlaSilRica ederim:)
Sil