COPPOLA'NIN BAĞLARI

Birkaç gün önce tv'de rastladım. Francis Ford Coppola, yönetmenlikten iyi para kazanamadığını, paranın hasının dağıtımcılara gittiğini söylüyordu.

Diğer yatırımları olmasa yönetmenliğin karnını doyurmadığını. Şarap bağları ve otelleri varmış köftehorun.


Birkaç yıl öncesine kadar iyi bir sinema seyircisiydim. Sonra her şey bozuldu, Hollywood her yeri kuşattı, arada sırada çıkardığı iyi örnekler de kayboldu, çizgi roman dünyasında kendine yer yaptı...her şey sanal, belli bir şablona dayalı, teknolojinin oyuncağı, köpükten zırvalar.


Sinema salonları dünyanın her yerinde belli bir tekelin elinde. Onların istemediği filmler gösterilmiyor. Cem Yılmaz ve diğerlerinin bu sinema sahipleriyle ilgili polemikleri mi ne olmuştu hatta, şimdi hatırladım. Avrupa sineması da Hollywood karşısında varlık gösteremiyormuş, devlet desteğiyle ayaktalarmış. Bir "sanat sineması" diye tutturanlar da genelde kötü işlerini örtmeye çalışırlar.


Son zamanlarda internet platformları öne çıktı. Netflix, Amazon vs. Oralarda dişe dokunur işler çıkıyormuş galiba, Ali Hakan'ın önerilerine bakarım bu konuda. Yine de hiç izleyesim gelmiyor. Şunun gibi, yıllarca baklavanın, tatlının en güzellerini yemiş biri gofretlerin tadına bakmak istemiyor artık. Yaşla da ilgili, edebiyatın içinde olup yazmakla da, dünyanın postmodern adı altında götürüldüğü kof değişimde insanı ve dünyayı değiştirebilecek etkiyi yaratacak bir sinemanın kalmadığı gerçeğiyle de. Her şey bitti gitti.


Şu senelerdir vizyona giren Türk filmlerine bakın, basit, vodvil bozması, amerikan şablonlu bir örnek filmler. Komedisi de draması da. Film çekmek zordur, ama sorun orijinal şeylerin  çıkmamasında. Anlatacak bir derdi yok bu insanların çünkü. Ha bir de, bu ülkede yapımcı olarak bir tek Necati Akpınar mı var yahu!


Tabii böyle karamsar olmamak gerek. Halen arada açıp yeniden izlemek istediğim filmler var. Pandeminin ilk günlerinde biraz sardırmıştım filmlere filan, ama artık depresifliğim bunu da istemiyor. Yapmam gereken çok daha önemli işler var ve ben başka şeylerle boşuna vakit kaybediyormuşum gibi bir kötü hisse kapılıyorum.


2 yorum:

  1. Üzüm bağları mı?? Vay ne alâ.. ama serzenişte bulunmakta çok haklı. Tekelcilik var bu piyasada (hoş her şeyde nerdeyse) Mesele arada kalmış şeyleri bulabilmekte.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tarz sahibi yönetmenler kendi istedikleri filmi çekmek için yapımcı bulamadığından kendi paralarını yatırıp ya batiyor ya çıkıyormuş, sanatçılar geneldevparalarını sanat dışı işlere yatırıyorlar, mantıklısı da bu zaten:) Sanatçının sanatıyla -ödün vermeden- geçinmesi zor.

      Sil

Ölümü görün yazın bir şeyler, üşenmeyin.
E, üşenmeyin dedik ya:)