Uzunca bir süredir sıkıntılıyız.
Neresinden tutsam elimde kalıyor deriz ya öyleyiz ülke olarak.
Çoğumuz " Sussam gönül razı değil, söylesem faydası yok" modundayız. Yine de bu tuşlara vuruyor parmaklar...
En iyimserlerimiz " Dibi göreceğiz ki yüzeye çıkalım." mottosunu tutturmuş.
Kimileri içinse işler tıkırında. Görmeyen gözleri Allah gördürsün, ne diyeyim.
Bir de savaşa girdik. Bundan sonrası için tek dilek Allah ordumuzu korusun olabilir ancak...Artık geri dönüş yok...
Yetişip gelen nesilleri gördükçe üzülüyorum artık. Kaç nesil kayboldu bu arada? Daha dün, biz üniversitedeyken biraz umutluyduk, ters giden şeyleri düzeltebiliriz, ülkemizi daha iyi bir seviyeye getirebiliriz, devletimiz bunun için gerekli düzenlemeleri yapar, tarımımız, sanayimiz ilerler, şöyle verimlilik projeleri hazırlarız, böyle üretiriz....
İyiye gideceğimize kötüye gittik. Makine İhracatçıları Derneği başkanı iki ay kadar önce anlattı ekranlarda. Dinleyene sivrisinek saz...
Neyse.
Arşiv niyetine dursun bu yazı burada.
Başlık Beyaz Zambaklar Ülkesi adlı kitaptan. 1800'lerde, Finlandiya'yı kalkındırmak isteyen siyasetçi filozof Snelman şöyle diyor Petrov'un kaleminde:
"Dağınık iyi niyetlerimizi bir araya getirip birleştirmek zorundayız. Bu şekilde iki milyonluk halkımızın aydınlanmasını sağlayabiliriz."
Birkaç kişinin akıldan vicdan dan uzak hırslı, çılgın politikaları, demokrasi yerine diktatörlük kurmaları bir ülkeyi, bir toplumu felakete götürmüstü 100 yıl önce. . :(
YanıtlaSilDers alan var mı? yok. insanlar aynı nisyanla malul.
Sil