Kılavuz önceden bunları bellettiği ve günübirlik gideceğimiz
için başka bir araştırma ve planlama yapmadım. Zaten vaktimiz de ancak yetti.
Hatta sevgili beyefendinin yüzünden az kalsın otobüsü kaçırıyorduk ve dolmuştan
inip bir yerde taksiye binmek zorunda kaldık. Taksicinin o telaşımızda para
üstünü eksik vermesiyle de (bilinçli bir iş gibi geldi bu bize ya neyse) 5 lira
yerine 27 lira ödemiş olduk.
Ücretleri de yazıyorum; böyle
her şeyi detaylı ve fiyatlarıyla yazan blogları seviyorum; belli bir bütçe
ve zaman kısıtlamasıyla gidilecek yerler için çok iyi ön bilgilendirme oluyor
çünkü.
Terminalde Saraçlar Caddesine yakın giden otobüsü öğrendik
3-A idi sanırım. 1- A da vardı ama o hemen kalkmadığı için beklemedik. Oysa en
kısa mesafede götüren oymuş. Dönüşte bize 1-A'ya binin diye boşuna dememişler:)
Demek ki neymiş, o yerin yerlisini dinleyecekmişsin ya da detaylı sorular
soracakmışsın:)
Yarım saatten fazla bir sürede merkeze vardık. İndiğimiz
yerden biraz aşağıya yürüyüp karşıya geçince Selimiye karşımıza çıktı.
Günün sürprizi ise Eski
Camii oldu.
Sevgili kılavuz dedi ki; "Burası, Ara Güler'in meşhur olduğu fotoğrafı çektiği camii. Altmışlardaydı
sanırım. Hani yazılı bir camii duvarının önünde kara çarşaflı kadınlar vardı,
bilirsin, işte o fotoğraf."
Fotoğrafı biliyordum. Ee, kültürlü hatunum ne de olsa:)
Kılavuzum ise o duvar yazısı dediği şeyin Allah lafzı
olduğunu bilmiyormuş gibi davrandı; kınadım kendisini:)
Çok hoş bir sürpriz oldu bu. Cami ve çevresi çok
kalabalıktı, içeri girmedik. Zaten abdest mevzusu da çözülmemişti:) Kılavuzumuz
saygı duyduğu Ara Güler adına benim de orada fotoğraflarımı çekti, lakin benim
gözüm demir parmaklıklı avlu pencerelerinden birinde fotoğraf çekinmekti. Onun
isteğine karşı benimki. Anlaştık ve aşağıdaki sonuçlar ortaya çıktı. Güzel de
oldu bence.
Selimiyeye geçmeden önce hemen yakındaki bedestenin çevresindeki
çarşıda meşhur tava ciğerini tattım.
Belki beğenmem diye önce yoldaşım sipariş etti ve
kendisinkinden tatmamı istedi. Tattım ve yerim dedim. Zaten çok acıkmıştım, ne
olsa yerdim herhalde:)
Kırkpınar Lokantasında
yedik. Çevre ciğerciyle doluydu ve özellikle iki yerde kuyruk vardı. Hatta o
kuyruklardan birinde beklemekten sıkılan ve tanıdıklarını gören bir grup yan
masamıza geçti. O yerlerinki daha lezzetli diye duyumlar aldıysak da beklemeye
hiç niyetimiz yoktu doğrusu.
17 liraya büyükçe bir porsiyon geldi ve doğrusu bizi akşama
kadar tok tuttu. Akşam yemeği için ayırdığımız bütçe cebimize kaldı. Bu arada garsona ciğerin ne ciğeri olduğunu
sordum. Dana imiş. Yanında servis edilen acı biber sosunu hiç beğenmedim. Olmamıştı. Soğanlara hiç
dokunmadık, malum insan içine çıkıyoruz:)
Ciğerin yanında kızartılmış yeşil biber ile kızartılmış kurutulmuş biber ikram ediyorlar. İkisi
de acı olduğu için tadına bakmadım. Özellikle kurutulmuş kızartılmış olanı çok
acıymış. Kılavuz öyle deyince uzak durdum.
Yarabbi şükür deyip çay içmek için Saraçlar Caddesine
seğirttik. Bu arada bedestene girelim dedim. Küçük bir bedestendi:
Oradan Saraçlar caddesine yürüdük.
Eski evlerin karşılıklı durduğu, bakımlı ya da bakımsız bu
evlerin, sıra sıra, kat kat dükkanlara çevrildiği ve trafiğe kapalı olan şirin
bir caddeydi burası. Bu cadde boyunca ve
terminalden gelirken de sıkça gözüme çarpan heykeller görsel zenginliğe katkıda
bulunuyordu. Deniz kızanı da bunlardan biriydi fakat bakımsız ve susuz kalmıştı
yavrucak:)
Plastikten de olsa ağaç ağaçtır demiş tünemişti bu kara güvercin tepeye. epey bir bana baktı, ben de fotoğrafını çekeyim istiyor diye düşünüp çektim:) |
Bu arada caddede ekstra bir hareketlilik vardı. Vardık
baktık yakından, Trakya Öğrenci Dernekleri Federasyonunun bir etkinliği.
Kosova, Bosna, Suriye, bir de Afrika ülkesi ama hangisiydi hatırlamıyorum,
standlar açılmış, bayraklarla süslenmiş, müzik sistemi orta yere kurulmaya
başlanmış... Akşama hazırlıklar ... Çalınan neşeli ve kıvrak müziklere kendimi
kaptırmıştım ki kendime geldim:)
E hadi arkası yarın olsun.
Au revoir.
Ne güzel fotoğraflar, hepsini çok beğendim, taksiciye haram olsun, yazıklar olsun hayır hadi telaşınızı fırsat bildi böyle bir hırsızlık yaptı (benim için bunun hırsızlıktan farkı yok)yarın bir gün eminim misliyle çıkar. Doğanın bir dengesi var, eden buluyor. Plastik ağaç çok ilginçmiş. :)
YanıtlaSilBir yarınki yazıda daha güzel fotoğraflar olacak inşallah:) Şirin bir geziydi, biraz acele oldu, şimdi keşke bir gece kalsaydık diyorum ya. Görülecek başka yerleri de vardır, bir dahakine artık.
SilTeşekkürler:)
ciğerin resmi yok, damadın resmi. yok yok yok.
YanıtlaSilAaa ne o öyle görmemişler gibi yediğinin içtiğinin, sevgilinin fotoğraflarını koymalar :)
Sil