“Kervanların, hörgüçlü develerin, gümüş çemberli sandıkların,ak çarşaflara sarınmış insanların, saçları terden yapış yapış siyah derili çocukların geçtiği bir ipek yolunda:
- Büyük duyarlıklarla yüklüydü, isteklerini aşıp geçen duyarlıklarla. Şimdi adını yineliyorum: Türkân. İnce, duygulu bir kızdı. Sabahları nasıl coşkuyla koşardı bir bankaya, birtakım kâğıtlara;dosyalara koşardı. Görseniz, “İşte başkaları için yaşayan biri” derdiniz.-
çangul çungul küpelerde, gerdanlıklarda;
bir baharat göçünde;
küplerde korunarak, hiç yaşlanmayarak,alkor ateşte erimeyerek, çil çil sayılarak;” (Para Hikâyesinden)
……….
Selim İleri’nin bir seferde aldığım üç kitabından biri Dostlukların Son Günü. Sait Faik Hikâye Ödülünü almış bu kitabıyla. İçinde 17 öykü var.
Kitabı ikinci okuyuşum. İlkinde de sevmiştim. Az-biraz melankolik denebilecek öyküler. İçe dönük bir çocukluk geçiren – yine sorunlu,yine kırılgan,yine güvensiz- bir erkek karakter- Kemal, kabaca söylersek.
Buradaki öyküler Kemal ana karakterinin öyküleri. Daha önce yazdığım Gün Ortasında Arzu ve Bir De Baktım Yoksun’daki gibi birbiriyle ilintili hikâyeler. Yalnız tarih itibariyle Selim İleri bir adım öne geçmiş oluyor. Ve elbette ki o müthiş bahçe ve mekân tasvirleri ile!
Selim İleri’nin düzgün,açık, üslubu,kısa cümleleri,güncel bir konuşma dili…Kimi yerde bilinç akışı tekniğini anımsatan hatıralara dönüş sekansları en belirgin özellik.
Bu kitapta beni çeken “nostaljik detaylar” oldu demek yanlış olmaz, yoksa hüzünlü bu hikâyeleri sıkıntılı bir döneminizde okumanızı tavsiye etmem. Gelenekleri, iyi-kötü alışkanlıkları ile Osmanlının son (kalıntıları demek istemiyorum) aileleri bugünün (hikâyelerin bugününün) gerçekleri arasındaki bocalamalar,çöküşler,gerilemeler,değişimler, böyle bir ortamda büyüyen,gözlemleyen, kendini ortada hisseden,adeta fanusta bir çocukluk geçirtilen Kemal…Daha çok geçmişe,çocukluğuna takılı kalmış Kemal. Çocukluğundaki Yasemen Kokulu Kızları geri isteyen Kemal… Yalnızlığı unutmak için sıkı sıkıya bağlanılan – ama çoğunda eli boş dönülen- “dostlar”…
Kitaptaki öykülerden olan Gelinlik Kız da TV filmi olarak çekilmişti.(Yönetmen Halit Refiğ) Hatırladığım kadarıyla öyküyü iyi yansıtmıştı. Öyküyü daha sonra okumuştum.
Ve kitabın sonunda Dostlukların Son Günü’nün tüm macerasını ve öncesi yazarlık serüveninden parçaları, Proust’tan, M.L.Brigge’nin Notları’na,Goriot Baba’ya… aklında kalan izdüşümleri anlatıyor uzun sayfalar boyunca Selim İleri. Bu da kitabın “özel hediyesi” bana göre. En az hikâyeler kadar ilgi çekici ve yazarlık üzerine ipuçları ile dolu.
Kitabın adı: Dostlukların Son Günü
Yazarı :Selim İleri
Yayınevi: Altın Kitaplar
Basım yılı :1984
Yazınızı bir punto küçültseniz daha güzel görünecek bence.
YanıtlaSilSelim İleri mutlaka bir kitabını okuyup fikir sahibi olmalıyım dediğim yazarlardan. Henüz okuyamadım ama okuduklarından en çok beğendiğin desem zor bir soru mu olur?
YanıtlaSilYusuf; biz yaşlandık artık önizleme yaparken iyi oluyor nu punto :)
YanıtlaSilMor Kalemlik; yazarın bende Kafes (roman), O Yakamoz Söner (anı ve edebiyat yazıları) ve Perisi Kaçmış Yazılar (güncel denemeler) ve bu öykü kitabı var. Sadece Kafes biraz sıkıcı -ağır aksak gelmişti bana.Bu öyküleri de güzel. Bunun dışında Her Gece Bodrum romanını tavsiye edenler var. Ben okumadım.
teşekkür ederim N.Narda. :)
YanıtlaSilPara adlı hikayenin çözümlenmesine dair yardıma ihtiyacım var. Öyküyü birkaç kez dikkatlice okudum, notlar aldım, fakat Melahat Hanım ve kızlarının akıbeti ile ilgili zihnimde kesin bir tablo oluşmadı. Benim ulaştıklarım (yanlış da olabilir tabii):
YanıtlaSil-Füsun veya Türkan (ikisi de olabilir) öldürülüyor.
-Cinayet hizmetçi kız Ganimet'in polis nişanlısına işlettiriliyor
-Şükran'ın kocasının Füsun ile bir münasebeti vardı. (Füsun´un bebeği de oluyor)
-Melahat Hanım'a ne olduğu konusunda bir fikrim yok.
-Sevtap tek başına yaşamına devam ediyor. (kardeşlerinin intikamını alıyor mu bilemiyorum)
Siz Melahat Hanım ve kızlarının akıbetine dair bir sonuca ulaşabildiniz mi?
Mesut Bey, vallahi aynı hikayeden mi bahsediyoruz diye düşündüm :)
YanıtlaSilBen 3. okumamda da (şimdi) böyle çıkarımlara varmadım. Tabii, bu ucu açık diyebileceğimiz bir öykü; okura doldurması için boşluk bırakan bir öykü. Burada, küçük de olsa bir çocuğun,sırf fakirler diye karşı komşularının dedikodusunu yapan ve küçük gören burjuva ailesinden-geleneğinden nefret etmesi ana tema. Gerçekte Füsun ve kardeşi kötü yola düşmüş de olabilirler, konu bundan ziyade bu seçkincilik üzerinde. Yine hizmetçi kadın Ganimet karakteri altında işçi sınıfı da göz önüne veriliyor. Zengin Şükran hanımın boşanmasında kocasının onu aldatması değil de karısını kıskançlığı yaılmış. Cinayeti ise hiç göremedim satır aralarında. Sadece karşı evin kızlarının polise şikayet edilmesini istiyor Süheyla hanım, bunun için bu nişanlıya başvurulmasının yeterli olmayacağını,daha üst düzey insanlara başvurmak gerektiğini söylüyor kocasına...
Açıklamalarınız için teşekkür ediyorum. Sanırım boşlukları dolduracağım derken taşırmışım :-) İnsan detaylara takılıp kalınca, öykünün esasını gözden kaçırıyor. Hikaye ile ilgili vardığım sonuçları tekrar okuyunca hayal gücümü epey zorlamış olduğumu tebessüm ederek farkettim :-)
YanıtlaSil:)rica ederim, ben de okuduğunuz esere bu kadar odaklanmanıza hayran kaldım. Ki öyküyü biz genişleterek yazsak söylediklerinizin çoğu oturur öyküye.
SilGörüşmek üzere:)
Ben 7.sınıf öğrencisiyim bu kitabı okuyup 5 sayfalık özetini yazacağım bu dönem ödevimiz ve ben hiçbirşey anlayamıyorum kitaptan yardımcı olur musunuz şu para bölümünü bi özet geçermisiniz lütfen??
YanıtlaSilCanım, Para öyküsünün kafanı karıştırması normal ama diğerleri daha anlaşılır. Bir kere daha sakin kafayla, kendini vererek okumalısın. Senin yaşındayken benim dönem ödevim Sait Faik'ti. Şu an en sevdiğim yazarlardan.
SilYazımı okursan biraz daha aklına bir şeyler girecektir. Hikayeler aslında Kemal'in çocukluğundan ve bugününden bahsediyorlar. Yine de hepsi ayrı ayrı.