Neredeyim, neler oluyor...

 Artık bıraktım....

Dün İnciraltında lagünde yemlenen filamingoları seyrederken öyle yavaştım ve huzurluydum ki... balıkçı tekneleri kıyıda, kara köpek gördüğü her kediye sataşmaya çalışıp hemen geri püskürtülüyor, kozmozlar açmış, minyatür deniz minareleri kıyıda gözüme çarpıyor... Bir çay içmek için oturduğumuzda bir şiir okuyorum ona. Bir de kendim için seçiyorum defterden... Serinleyince kaçıyoruz kıyıdan, evde anneme çay koy demişiz telefonda...

Sakinim...

Sonra insanlar (yakınım ve uzağım insanlar yapıyor bunu) gereksiz konuşup beni sinirlendiriyorlar, herkes kendi doğrusunu dayatmaya çalışıyor farkında olmasa da...

Sonra Bolu'daki yangını duyuyorum. Bahse girerim yangın merdiveni yoktu diyorum... Bahsi kazanıyorum.

Artık zenginler de yangın merdivensiz lüks bir otelde canından olabiliyorsa, kızılderili reisin sözü yakındır diye düşünüyorum, para da canı satın alamıyorsa, bu çürümüşlük her kesimden insana dokunuyorsa...

Sonra diyorum kendime, hani ben bırakmıştım bunları... filamingolara bakarken ne kadar mutluydum dün.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Ölümü görün yazın bir şeyler, üşenmeyin.
E, üşenmeyin dedik ya:)