Paketin arkasında "Çok amaçlı ayıklama metodlarını
kullanmamıza rağmen taş çıkabilir, gözden geçirilmesini tavsiye ederiz." yazıyordu.
Barbunyaları gözden geçirmeden tencereye atmış
ıslatmıştım, son anda ellerimle gözden geçirdim; bir şey çıkmadı. Çocukluğuma
dönmemem imkansızdı; valide önümüze bir tepsi verir, mercimek, pirinç,
bulgur... Allah ne verdiyse ayıklamamızı buyururdu...
Margosyan'ı
okurken de bir geçmişe gidip gidip geldim: Anne ve rahmetli babamın
anlattıkları çoğu kez zorlu, köyde geçen çocukluk yıllarına...
Ve bir kez daha gördüm ki Ermeni, Türk, Rum ya da Kürt, bu
topraklarda yetişen her insan birbirine kalın ipliklerle bağlı; aynı su, aynı
toprak, aynı kültür, aynı açlık, aynı sevinçler... insani olan her şey... aynı.
İsimleri çıkarın, konuşanın Ermeni,Türk ya da Kürt olarak ayırt edilemeyeceğini
göreceksiniz...
Birarada yaşayacaksak tarihi tarihçilere bırakmalıyız belki
de.
Son söz, Margosyan'ın Diyarbakır'ını,
Gâvur Mahallesi'ni mutlaka okuyun derim.
Not: Bu alttaki fotoğrafta barbunyamızın da taaa Kanadalardan geldiğine şahit oluyoruz. Yediğimiz
her şey dışarıdan geliyor artık. O kadar üzülüyorum ki bu duruma anlatamam.
İkinci ithal et dalgası gündemdeyken sorunu çözmeye değil yama yapmaya ne kadar
meraklı olduğumuz bir kez daha tescillendi. Ve Belçika büyüklüğündeki tarım toprağımızın sahipsizlikten ekilip biçilmediğini de hatırlatayım.
Son olarak hep yaptığım gibi ülkeyi bu hale sokanlara en içten
küfür ve beddualarımı yolluyorum.
Barbunyayı da zeytinyağlı çok severim, hatta en sevdiğim 10 yemek desem ilk ona girer. Kanada'dan ithal edildiğini haberlerde dinleyince senin gibi bolbol küfür, beddua yolladım.
YanıtlaSilAnadolu çok kozmopolit bir bölge ve haklısın hepimiz aslında o kadar birbirimize benziyoruz ki, ama şu emperyalizm, bencillik, hırslar, kin gibi duygular olunca insanlar birbirine düşman oluyor. Keşke barış içinde birlikte, dayanışarak yaşamayı başarsak.
Keşke başarsak...
SilYerli malı arıyorum hep ama çok zor bazen bulmak...
ivit güzel kitaba benziyo saoool. dünya değişiyo işte hayat böyleee :)
YanıtlaSil:)
SilAynı şeylere dertleniyoruz sanki bu aralar... Her şey insan doğasında başlıyor. Bir elma ile doyabilecek insan ikinciyi, üçüncüyü de istemeye başladığında işler karışıyor. Maalesef çok az insanın ikinci elmada gözü yok. Bu nedenle ben karamsarım.
YanıtlaSilMıgırdiç Margosyan'ı artık daha fazla ertelemeden okumalıyım bu arada...
Dertlenmemek elde mi? en son sorundan başlasak, yediğimizin içinde ne var bilmiyoruz, kendi toprağımızda yetişmediği gibi denetim, yeterli analiz filan da hak getire bakanlıklarda... ha iç piyasada da yok ama onun kaynağını tespit yine daha kolay... Ununu bile saraybosnadan alıyorsan artık.. karamsar olmak lazım ki çözüm üretilsin.. ama asıl detlenmesi gerekneler paşa paşa koltuk ısıtıyorlar... Valla dertliyim uzun uzun dökmem lazım galiba ama halk olarak ayaklanmazsak devletin bir şey yapacağı yok
SilNardacım , aldığın hububat dahil tüm gıdalar mümkün mertebe Türk Malı olsun .. yaşadığın yerde yoksa mecburen kullanacaksın tabi ..
YanıtlaSilMillet olarak çabuk gaza gelen bi' yapımız mı var acaba? Geçmişi çok çabuk mu unutuyoruz? Oysa vefa denen bi'şey de vr değil mi? İnsanlık denen bi'şey var !!! Kim olduğumuz değil ne kadar insan olduğumuz/ olabildiğimiz önemli ...
Yav, en ucuzcu marketle en pahalı markete gidiyorum, hepsinin de menşei dış ülke!
SilDaha pişirirken anlıyabiliyorum aslında, annemin biz çocukken pişirdiği gibi pişmiyor hiçbiri... Ülkemin ürünlerine de güvenemiyorum gerçi fazla tarım ilacı kullanımı yüzünden ama yine de öleceksek yerli malıyla ölelim:ppp
diğer konu... Telvecim kitptaki yaşanmış öyküleri okurken hep kendimden bir şey buldum ve bu topraklarda yıllarca beraber yan yana yaşadık söyleminin beden bulduğunu gördüm zihnimde... üzüldüm şimdi neden bu kadar kopuk ve düşman olmuşuz diye..
kitap oldukça ilginç görünüyor Narda'cım, herşeyimizin dışarıdan gelmesi gerçekten çok üzücü, bu konuya da yer verdiğin için teşekkürler, sevgiler...
YanıtlaSilİlk başta bu kadar seveceğime ihtimal vermemiştim. Samimi. Samimiyeti kadar dili de güzel aslında...
SilYakında havamızı suyumuzu da dışarıdan alırız bu kafayla... Sevgiler benden:)