Bozkırkurdu, ilk okuduğumda (5 yıl önce) beni etkileyen ama bunaltan ve rahatsız eden, şimdiyse yerini bulmuş bir kitap.
Beni etkiledi çünkü insanın olduğu şeyden utanmaması,
kendini olduğu gibi kabul etmesi, bununla birlikte hayatı, kendi hayatını da
öyle kabul edip, hatta çoğu zaman hafife alarak yaşaması gerektiğini söylüyor.
İnsanın içinde değil iki, belki de yüzlerce ben -kişilik-
olduğunu, hayatının herhangi bir anında, bunlardan birinin ortaya çıkıp
hayattan zevk almasını ve eğilip
bükülerek yoluna çıkan engeli aşmasını sağladığını kavrıyor Harry bu kitapta.
İnsanın, çoğu kez* kendi kendine koyduğu sınırları,
duvarları aşması gerektiğini söylüyor. Hatta belki de her şeyi denemekten
çekinmemelidir insan. Bunun bedelinin "ben" tarafından ödeneceğini
kabul etmelidir ama önce.
Bu her şey içinde aşırı uçlar var bana göre de (bu yüzden kitap zamanında
Amerikanın kimi eyaletlerinde yasaklanmış bile, ima ettiği grup seksi ya da
uyuşturucu kullanımının anlatılması gibi şeylerden dolayı) fakat
Bozkırkurdu'nun anlattığı sınırsız bir
özgürlüğün yaşanması değil kesinlikle. Kitabın otobiyografik olmasının ve
Hesse'nin psikanaliz tedavisi tecrübelerinin hemen sonrasında yazılmış
olmasının izleriyle birlikte hayattaki gerçeklere değinen bir şey var: İnsan
olmanın iki ucuyla ilgili.**
Anlatmak istediğim çok basit bir şey olmalı ki anlatamıyorum
şu an. Kitapla ilgili asıl inceleme yazım ise şimdiden 4 sayfayı geçti,
ortalarına bile gelmemişken.
Kitap hakkında değinmemiz gereken bir önemli şey de şu
olabilir: Aydın-sanatçı karamsarlığının
ve ikiyüzlülüğünün didiklenmesi. Bozkırkurdu zaten böyle bir tipin lakabı: İçinde
bir kurt ve bir insan taşıyor. Aydın ama içinde bulunduğu toplumla, yaşadığı hayatla,
kendiyle sürekli acımasız bir savaş halinde. Mutsuz, umutsuz dolayısıyla
faaliyetsiz. Kurtuluşunun intiharda olduğunu kabul etmiş bir tip.
*Bozkırkurdu lakaplı modern ve entelektüel tipin, koyu, sert bir Hıristiyan eğitimiyle
yetiştirildiği için birçok Hıristiyan yasağıyla yaşamaya çalıştığını belirtmek
gerek.
** Ali Şeriati'nin yakında okuduğum makalelerinden birinde
de insanın iki ucu olduğu (çamurdan (değersiz ve çirkin görülen bir nesne) ve
Allah'ın yüce ruhundan yaratılmış olması) ve bunun doğal olduğu anlatılıyordu. Hesse
de tamamen bu ikiliği yaşamaktadır. Ali Şeriati'nin "orta yol"
dediğini Hesse bu kitapta kendince bulmaya, anlatmaya çalışmış...
.....
(Burada ayrıca, Ş. Özkeçeciler'in "Modern hayat insanı
kendisiyle başbaşa bıraktı." Sözünü hatırlıyorum. Bozkırkurdu da
modernizmle problemli, hatta onun yarattığı problemdir aynı zamanda.)
"bazen aç bir kurdun gözlerinde nefes alırken buluyorum kendimi" demiştim bir şiirimde. İncelemenin yayımlanmasını bekliyor olacağız.
YanıtlaSilTeşekkürler, yakında biter umarım :p
SilBu kitap gözüme ilişiyordu. içeriği hakkında bilgim yoktu. ilgimi çeken konular varmış. bunu not alıyorum.
YanıtlaSilşeriati ye rastlamayalı uzun yıllar oldu. bir zamanlar milattan önce taa üniversite yıllarında hayran olduğum bir yazardı. :) en gözde kitaplarım arasındaydı onun kitapları..
Aa, nasıl kaçırırsın bozkırkurdu gibi bir başucu kitabını, hiç yakıştıramadım sana:)
SilŞeriati yenilerde duyduğum bir isim. İnsanın Dört Zindanı'nı salık vermişlerdi, sipariş ettim ben de, gelmesini bekliyorum.
Bir de ne milattan öncesi ya hu, hayat kırkından sonra başladığına göre üniversite yıllarımızın bi' önemi kalmıyor :p
Değil mi ya. :) Valla billa not aldım okunacaklar listesine. hemi de Narda önerisi olarak. :)
YanıtlaSilTeveccühünüz efenim:)
YanıtlaSilboncuk oyunu var elimde ama beklemede , hemen okuyuveresim geldi :D
YanıtlaSilOku tabii ki :) Onunla Nobel almışmış zaten Hesse. Ben de Boncuk Oyunu ve Siddartha'yı almak istiyorum öncelikle...
Sil