GÖLGE ETME...


Devlet, edebiyatı ve sanatı kesinlikle desteklemeli, evet!

Ama eğitim müfredatında edebiyat ve sanata daha çok yer vererek; ezber- not korkusuyla değil, sevdirerek çocuklara, hayatlarının mühim bir parçası olduğunu göstererek. Kısacası vatandaşının "maneviyatını" önemseyerek.

Başka ihsan istemez.


Devlet, edebiyatçıyı ve sanatçıyı desteklemeli mi? Yanına böğrüne kuş tüyü yastıklar koysun mümkünse!



80 milyonuz şu ülkede. Okur yazar oranımız yüksek, yarıdan fazlamız da genç ve sağlam. Eee, nedir üç beş kişi ve üç beş bin liranın keyfiyeti? Az bile canlarım, az bile. Hem 100 bin lira ve üstü olsa hadi neyse, vergilerim nereye gidiyor diye soru önergesi verebilirdim bak.

Gerçi elindeki dosyalarını yayınlatmak için kapı kapı gezinen ne çok samimi yazar ve adayı vardır ya, neyse... Onlar da başvursun her yıl bir yerlere, usanmadan, ısrarla. Projelerini beğenenler çıkacaktır eninde sonunda. İyi olan eninde sonunda kazanır, değil mi?


Seçim kriterleri mi dediniz? Ha, evet. Tabii ki her devirde değişecek, devlet-hükümet- bürokrat değiştikçe. Niye veryansın ediyorsunuz ki, işin doğasında bu var.  TRT 2 ile büyüdüm ben. Sanat, kültür, edebiyat programlarını nefesimi tutarak izlerdim adeta. O zamanlar "sağcı" hiçbir yazar ve sanatçının adını o programlarda görmüyordum. (Hâlâ da bilmem ya.) Yalansa yalan desinler. E şimdi mütedeyyin mi muhafazakar mı, adı-etiketi  her neyse işte onlar görünür oldular son yıllarda. Parayla ve sırayla bu işler! (Benim gibi hiçbir tarafı ve etiketi ol(a)mayanlar içinse hiçbir zaman sorun yok, okur olarak da, yazar olsaydım yazar olarak da. Sessiz sedasız bekler onlar bir köşede. Zavallılar!)

Önemli olan ise edebiyat ve sanat ürünü diye bizlere sunulanlar. "İçerik" abicim, öyle diyorlar ya şimdi.

O mevzuya hiç girmeyelim şimdi. Gereksiz yere uzatmayalım lafı!

[Ama şu da var: Tüketime- sisteme hizmet etmeden, bir yere- kliğe entegre olmadan,  yazmaya- yapmaya çalışıyorsa para kazanabiliyor mu ki "bu insanlar"? Bilmem. Peki yazarlık-şairlik meslek mi? Keşke şöyle ilanlar olsa: Yazar, şair, ressam arıyoruz, sigorta yapılır, öğle yemekleri şirketten. Ücret dolgundur. Ciddiyim, ama  o zaman bir patronumun da olması gerekmez mi? Şöyle bir not eklenmeli o ilana o zaman: Patron etliye sütlüye karışmaz. Kitabınız-resminiz-heykeliniz-filminiz satsın yeter.

Haydaa... Üreteceksin, tüketilmesi şartıyla..Valla aşağı tükürsem sakal, yukarı tükürsem bıyık!]


Taşın büyüğü: Bu ülkenin, değişmez ulusal çıkarları için, eğitimi için, kurumlar ve insanlar üstü bir politikası yokken sanat ve edebiyat için mi olacak allasen? Dönem dönem biraz para yardımı yaparsın, biraz taltif edersin kafana göre, geçiştirirsin sorumluluğunu.


"Entel dantel" sıfatının bulunduğu bir ülkede fazla bile bu. Aheste çek! 

8 yorum:

  1. Bu yazıya yorum yazılmaz olsa olsa tebrik edilir. Tebrik ediyorum arkadaşım, eline sağlık.
    Sanata, sanatçıya destek verecek hükümetler naçizane görüşüm ancak sosyal demokrat, sosyalist, komünisz (gerçi şimdi komünizm kalmadı) hükümetlerdir, İslamcı, ılımlısı, ılımsızı, sağcı hükümetler ise sanata, sanatçıya daima köstek olur.
    Bir ara gençliğimde rahmetli İsmail Cem trt gnl müdürüydü Shakespeare mini dizileri, Leonardo belgeseli, Shakespeare hayatı, BBC ünlü klasikleri, her pazar konser, operalar..İsmail Cem gitti bir daha öyle programlar yapılmadı. Şu anda bakıyorum da gişe rekoru kıran filmlere Recep İvedik! Abuksabuk Cem Yılmaz filmleri...sanat filmi dedikleri, Cannes'da ödül alanları bile bir şeye benzemiyorum...zaten Fransızların kendi film zevkleri ne ki, ödül verdikleri ne olsun!
    şarkılarıyla, tv dizileriyle, abuksabuk yarışmalarıyla zevk köreltici, iğrenç zevksizlik örneği her şey..5 dakika sabredemiyorum bile bakmaya...kafaya bir peruk takmakla tiyatrocu olmuşlar güya milletin zevki o kadar körelmiş ki, her şeye hahaha gülüyorlar! Kavuklu ile Pişekar döneminde bile belki insanların zevki bu kadar basit değildi...

    YanıtlaSil
  2. şunu da ekleyeyim sonradan aklıma geldi trt demişsiniz ya arkadaşım, hiç unutmam trt de yine uzun uzun yıllar önce Dilek Kutusu diye bir program vardı, ne kadar ünlü klasik müzik parçası varsa o programı sunan kadın sayesinde öğrendim ben. Onun sayesinde ünlü her müzik parçası, arya, çalınınca şıp diye tanır olduk, şimdi lise çağında gençlere sokakta Kuğu Gölü ya da Mavi Tuna'yı dinletseniz nedir bu deseniz kaç tanesi tanır acaba? :( yazık...kültürsüz bir nesil olduk....

    YanıtlaSil
  3. O taşın büyüğünün ne ceremesini çekiyor şimdiki çocuklar... Çünkü maalesef bizim zamanımızdaki gibi kaliteli öğretmen de kalmamış okullarda. Hepsi maaş peşindeler :(( Hoş çocuklar da aile terbiyesinin yanından bile geçmemiş ya. Bir ip çeksen kırk yama dökülüyor işte böyle ;)

    YanıtlaSil
  4. Yazıyı yazmamdaki sebep Kültür Bakanlığının 40 projeye verdiği destek hakkında günlerdir yazılıp çizilenler edebiyat mecralarında. Devletin hükümetlere, partilere göre değişmeyen bir sanat edebiyat politikası ve kriterleri yoksa her dönemde kendine uygun isimlere öncelik göstermesi söz konusu ( böyledir demiyorum ama olabilir) olacaktır ya da patronluk taslayarak içeriklere müdahale etmesi söz konusu olacaktır. Önceden sana, şimdi bana hesabı. Ben buna kızıyorum en çok. Ve de vatandaşlarını sanat ve edebiyatın güzelliğinden yoksun bırakarak yetiştiren(!) bir devlet, temeli çürük binaya kat çıktığını sanıyor destek mestek vererek. O da ters geliyor bana. Sanatçının korunması değil de saygı görmesini sağlamalı belki önce...

    YanıtlaSil
  5. aaa lütfen ama vergilerim nereye gidiyor diye soran vatandaş cevabını aldı çoktan;
    "yol yaptık kardeşim , yol"...

    Keşke yaptıkları yolun sonunu da görebilen birileri olsa ..:(

    YanıtlaSil
  6. sanatçı dediğin bir grup zirzop. gitsin adam gibi işlerle uğraşsınlar. dünyayı kurtarıyorlar sanki, ne desteği alacaklar bir de? otur bütün gün hayal kur, yaz, çiz, oyna, ondan sonra bir de para bekle. çok beklersin. millet eşek gibi çalışıyor, insanların poposundan ter damlıyor üç kuruş ekmek parası kazanmak için. bunlar hem eğleniyor, hem de üste para bekliyorlar. oh ne ala memleket...
    sanat dediğin insanı hayal kurmaya iter, tembelliğe iter ki; çok tehlikelidir bu.
    bence eserleri yakmak yetmez. tüm sanatçıları yakmak gerek.
    not: okullardaki müzik, resim ve hatta edebiyat derslerinin acilen yasaklanması taraftarıyım.
    not 2: kendimden iğrendim yazdıklarımı okuyunca. ama böyle düşünen çok. hatta benzer şeyleri, dolaylı da olsa, yüzüme söyleyenler oldu.
    not 3: böyle düşünenlerin hepsini... yok, yakmak olmaz; en iyisi bunlara zorla sanat dersleri vereceksin. zehirlensinler.
    not 4: seni unuttum sanma. eğitimcileri ayarlamak, ders gün ve saatlerini planlamak, kurs programlarını hazırlamak, mekanın eksik gedikleri, ödemeler, daha kazanmaya başlamadan yatırılan vergiler, ödemeler, üstüne bir de devam eden derslerim (sanırım bu sene hiç tatil yapamayacağım)... ve tüm bunları eylül'e yetiştirme telaşından muzdaribim. en kısa zamanda bir ayarlama yapacağım. özür diliyorum gecikme için :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Zorla sanat dersi iyi fikir:) senin işlerinin başından aşkın olduğunu tahmin ettim canim. Sorun yok yani:)

      Sil
  7. not 5'i unutmuşum ya... dur ekleyeyim :)
    not 5: devlet mi? köstek olmasın yeter!

    YanıtlaSil

Ölümü görün yazın bir şeyler, üşenmeyin.
E, üşenmeyin dedik ya:)