ORKA*


                                                    
            Büyük tanktaki balinanın doğduğu yıl ben de doğmuşum: İkimiz de 45 yaşındayız. Benim annem öldü, onunkisi yaşıyor olmalı. Ben beş yıldır olgunluk çağımı yaşıyorum, o da yarılamış ömrünü. Aynı uzunlukta zamanı geçirmişiz bu yerküre üzerinde. Ben mutlu değilim, sanırım onun bir şikâyeti yok. Yani şimdilik. O korkunç yaraları iyileşince okyanusta ailesi ve diğer akrabalarıyla birlikte olmayı çok isteyecek. Belki bakıcısına bu yüzden saldırmıştır. Bakıcısı televizyonda bir belgesel izlerken kızkardeşinin şarkısını duymuştur ve dellenmiştir. Olamaz mı, hayatta neler oluyor.


            Annemin hiçbir şeyi yoktu. Kendini bildi bileli sokaklarda çiçek sattı. Babam kaçıp gitmiş, ben doğmadan. Annem borç para ile bir tarla almış. Yarısına salatalık dikmiş, yarısına karanfil. Borcu bittiğinde ben çat pat konuşuyormuşum. Ellerini hiç unutmam; hep kuru, pütürlüydü. Ona aldığım ilk hediye bir el kremiydi. Kullanmadı hiç. Üzülme, babaların eli sert olur, ben hem annen, hem babanım derdi. Tarladan döndüğünde, akşamları beni öperken yanaklarının sıcağı yüzümü yakardı. Bir de salatalık kokardı mis gibi.

            Yeni doğan bebeklerin yüzebileceklerini öğrendiğimde şaşırmıştım: "Bebeklerin akciğerleri tam olarak kapalı olduğundan ağızlarına giren su doğrudan mideye gider. Ancak ilk ağlayıştan sonra ciğerler açıldığından bu özellik kaybolur ve boğulma riski oluşur." Karım suda doğum yapmak istemişti. Sadece moda olduğu için, televizyonda gördüğü için. Çok kötü kavga etmiştik. Ama ben babam değildim, onu yarı yolda bırakacak değildim.

            Avrupa'nın en büyük akvaryumunu yaptıklarını söylediklerinde, oğlumla -yaşasaydı on ikisinde olurdu, biraz büyük mü hayvanat bahçesine götürmek için, ama böyle bir akvaryum hayvanat bahçesinden çok daha başka bir şeydir-  giderdim, diye  hayal ettim.  Sadece bu yüzden gittim; onca yol, onca para ve kuyrukta onca bekleyiş…

            Oğlum öldüğünde çok canım yandı. Altı aylıktı. Suda doğmamıştı. Sezaryende karar kılmıştık. Annesi canının yanacağından çok korkuyordu, normal bir doğumu düşünemiyordu bile… Düzelebilirdim. Ama beni beklemedi karım. Ondan sonra geldi bu istek: annemin doğduğu, köklerinin olduğu topraklara gitme isteği. Bir türlü karar veremedim.

            Karım çok güzeldi. Ablası bizim serada çalışırdı. Karıma, karım olmadan önce, çok çocuk istediğimi söylediğimde "Hayatta olmaz" demişti. Gülerek söylemişti. Bu yüzden fikrinin sabit olmadığını düşünmüştüm. Yanılmışım. O her şeyi gülerek söylüyordu ve dedikleri asla değişmiyordu. Bunu önceden görebilseydim onunla evlenmezdim. Belki yine âşık olurdum ama evlenmezdim. Bir aile için anne gerekirdi. Bir aile için baba gerekirdi. Biz sadece seven-sevişen kadın ve erkek olmuştuk.

            Tankta onu görünce üzüldüm. Yeri darmış gibi geldi. Belki de çok büyük olduğu için. Oysa sadece biz seyircilere dönük tarafını görüyorduk tankın. Hazne arkaya doğru uzun ve geniş. Nefes alabileceği bir havuzla bağlantılı. Yine de gözünün görebildiğiydi insan ve tutsağa üzülüyordu. Muhteşem okyanuslarda, dünyanın bir ucundan diğerine göç edip dolaşacağına bu tankta, hem de tek başına sıkışıp kalmıştı.

            Orka'nın önünde bir buçuk saat durdum. Yüzdü, beslendi. Kendi halindeydi. Yine de saldırıdan önceki Orka olmadığına emindim. Orka'nın tek sabıkası, daha ilk günlerde neden bu kadar yayılmıştı, diye düşündüm tankın karşısında otururken. Hep sicilimiz… Babasız olduğumu, bütün okul ilk günlerden öğrenmişti mesela. Annemin çiçek sattığını. Apartmana yeni taşınanlar da çocuğumun öldüğünü. Karımın beni bırakıp gittiğini.

            Çoğalmışken eksilmiş, ilkinden de az kalmamış mıydım? Benim de bir tankım olmuştu galiba.

            Orka'nın sesini duymak için bekledim. Hoparlörlerden ses çıkmadı hiç. Bir ara, beyaz gerdanını okşamak istedim. Aslında tam bir balina da değildi o. Yunusgiller familyasından. Deniz biyologları öyle yazmışlar teşhir kartına, yaşının ve diğer bilgilerin altına: Familia: Delphiniade. Familia, aile demek aslında. İyileşince, onu buldukları sulara geri bırakacaklar. Ailesini bulacak Orka. Orkalar çocukları ve torunlarıyla birlikte yaşarlar, aileleriyle.





*Orcinus Orca :Katil balina olarak bilinen, aile bağları kuvvetli, topluluk halinde yaşayan bir tür  yunus.

** Bu öykü K. Koro Dergisi, 9. Sayıda yayınlandı.




15 yorum:

  1. bittim sabah sabah. bugünlük internet bitti. öykü bitti. okuma - yazma bitti. şimdi çalışma ve düşünme vakti.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu yorum öyküyle ilgiliyse iyi ya da kötü iki anlama da gelebilir. Ben her zamanki huyumun aksine olumlu olarak kabul ediyorum. İyi çalışmalar o zaman :)

      Sil
  2. çok güzel,sımsıcak bir öykü.sağol canım bizlerle paylaştığın için..okurken gözümde canlandırdım hep.

    YanıtlaSil
  3. Öykü çok güzel ama.
    sevdim ben de.
    Orkaların sesleri çok güzel geliyor internetten dinleyince.
    Ama yanında olunca daha bi güzeldir bundan eminim.
    Öykü süper tabi orası ayrı :)

    YanıtlaSil
  4. İnsan etkileniyor şarkılarından değil mi İnYa?

    Öyküyü beğenmene de sevindim.

    YanıtlaSil
  5. Kaleminize sağlık. Paylaşmanız ne kadar güzel. Teşekkürler.

    YanıtlaSil
  6. ay bu kurgu mu? yoksa gerçek mi? inşallah gerçek değildir çok üzüldüm çünkü:( Allah kimseye evlat acısı yaşatmasın:( bu arada koca koca balinaları o havuzlara tıkmak - hastaysa vs. o ayrı ama iyileşince özgür bırakmaları şart- onlar için işkence:( yazık, günah...salın gitsin denize...ne güzel yazmışsınız kızkardeşinin şarkısını dinleyip dellendi diye gözlerim doldu inanın...:(
    kaleminize sağlık

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu öyküdeki tüm karakter ve olaylar hayalidir:p

      Hayvanların hayvanat bahçeleri de dahil, her türlü esaretine karşıyım ben de...

      Sil
  7. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  8. Çok sevdim orka hiç duymamıştım acılar insanları ayırmalı mı diye düşünürüm sık sık. Kimini birbirine bağlıyor da değişik bir şey.
    Bir de daha iyi misin merak ettim.

    YanıtlaSil
  9. doğru demişsin bak, insanları ayıran ya da birleştiren acılar...

    (mail attım sana)

    YanıtlaSil

Ölümü görün yazın bir şeyler, üşenmeyin.
E, üşenmeyin dedik ya:)