Memleketin hali etvarı ortadayken edebiyat vesaire yazmak
içimden gelmiyor. Ancak bloglarımız böyle zamanlarda kaçış yeri işlevi de
görüyor; sığınılacak bir liman... (İnterneti de elimizden alıp eciş bücüş bir
şey yapmaya çalışıyorlar zaten. Ama ne demişler Sultan Süleyman'a kalmadı bu dünya!*)
Başlığa geleyim. Bu kitap kesinlikle 18 yaşından önce
herkese okutulmalı. İnsanı birey yerine koymanın, daha doğrusu insanı insan
yerine koymanın romanı çünkü. Sürüden ayrılmak gerektiğini, ne kadar güç olsa
da aslolanın bu olduğunu, profesör,vali, doktor ya da mühendis değil önce
yolunu arayan bir insan olmak gerektiğini anlatan bir roman: Demian. Kimlik ve gelecek kaygılarıyla,
kariyer dayatmalarıyla boğuşup kapitalizmin önüne civciv gibi atılacak
gençlerin okuması lazım bence. En azından ben kendim şahsen 16 yaşımda tanışmak
isterdim bu ya da benzeri bir kitapla.
Bozkırkurdu'nun
hatrına aldığım bir Hesse romanı bu,
ki elime ilk aldığımda kesinlikle sıkıldığım, sanırım hiç bitiremem dediğim bir
kitaptı.
Kısaca, on yaşlarından onsekizine kadar bir delikanlının
(Sinclair) ergenlik, kendini, yolunu bulma, hayatı anlama serüveni; içsel
yolculuğu. Bu yolda ona destek olacak ilk ve en önemli kişi de Demian
olacaktır.
Hesse'nin Jung'un
çalışmalarını izlediğini bu kitapta rahatlıkla görüyoruz. (2. Dünya Savaşında
kitapları Naziler tarafından
yakılmış Hesse'nin. Savaştan zarar gören ailelere ve esirlere yardım eden
Hesse, bunalım geçirir ve Jung'un öğrencisi Lang ona psikanaliz uygular. Lang ile dostlukları gelişir...)
Kitapta Habil- Kabil
kıssası (ne bereketli bir kıssaymış bu ha, ha bire üzerinden romanlar,
hikayeler yazılıyor:)) üzerine yeni bir
yorum getirerek romanın çekirdeğini oluşturmuş Hesse... Yine Avrupa
medeniyetinin ruhu arka plana atması ile geldiği hal, Hristiyanlığın
katılığına, tek taraflılığına eleştiriler getirmiş. Mesela cinselliğin
Hristiyan geleneğinde de şeytanın işi, günah gibi görülerek gençlere bundan hiç
bahsedilmeyişi, oysa Tanrı her şeyi yaratmışsa cinselliğin ve diğer tabu ilan
edilen şeylerin de onun eseri olması gerektiğinden bir bütün olarak ele
alınması gerektiği... İyilik- kötülük, ying-yang, kadın-erkek... her şeyin bir
çift, zıtlıkların bir bütünü olarak kabul ve hoş görülmesi gerektiği...
Bütün bunlarla yeni bir oluşum/dinden/Tanrıdan bahsediyor
ama kast ettiği insanın makine olmadığının, tekipleşmemesinin gerektiği. Kendini
olduğu gibi kabul edebilmesinin lazım geldiği... bunları kapsayan bir anlayış diyor
Hesse.
Bir şeyi isteyince çok istmek gerek diyor bir de. Alıntı
yazmak isterdim ama her biri birer paragraf sürünce pek pratik olmuyor.
Sayfaların fotoğrafını mı çekip koysam acaba?
Bir de, Hesse'nin kahramanlarını intiharın kenarına getirip
getirip geri döndürmesine bayılıyorum. Hesse kesinlikle benim yazarlarımdan
biri...
Çevirmenimiz usta Kamuran
Şipal'e selam bu arada. Öykülerini çok merak ediyorum Şipal'in.
Afa, 1990 basımıydı elimdeki kitap, diyerek nokta koyalım.
* Mabel Matiz'i dinlemem, ama bu şarkı güzel olmuş böyle...
yazınız efendim, memleketin hali hangi ahval ve şerait içinde olsa da yazınız. yazmazsanız on yıllar sonra edebiyat derslerinde kimse sizden bahsetmez. yazar çağını anlatana değil yazana denir.
YanıtlaSilöyle mi dersin?..
SilÇocuklara Demian'ı önereyim o zaman.
YanıtlaSilÇocukların ne kıvamdalar bilmiyorum açıkçası, ama okumadan bilemezler :)
SilKıvamına geleni var gelmeyeni var. Hiç olmazsa gelenler okusun. :)
Silokusunlar tabii, okumaktan zarar gelmez, olsa olsa çok soru sorarlar, bu da en iyisi :)
YanıtlaSilşipalin öyküleri var evet.
YanıtlaSilhesse sölemiştim sanırım en sevdiğim yazar ya.
her kitabını kaç defa okudum yaaa.
(geçenlerde gelmiştim sana haber vermeye ya. bloguma baksana diye. gördün mü bilemedim ki. ilk kitabım çıktı ya. denemeler işte)
Tebrik ederim, insanın kendi emeğini basılı ve dağıtımda görmesi güzel bir şey.
SilBen de kitap çıkarıcam " Cin Ali'nin oğlu".. üfür üfür ipe diz, tarzında olucak.
SilBozkırkurdu'nu beğendiniz mi? Herman Hesse benim favori yazarlarımdan. ama Bozkırkurdu nu henüz okumadım.
YanıtlaSilGeorge Orwell'in "Bin Dokuz Yüz Seksen Dört " adlı senaryosu kurmaca. Onu dışarıda okuyanların kanı donar ama biz ülkemizde yaşıyoruz değil mi? Aynen oradaki gibi sansürleri yasaklar, aynen oradaki gibi derin devletler, dikkatli olun biri bizi izliyorlar. Halkın beynini yıkamalar.((((
Bu duruma gelmemize tek sebep okumamanın cehaletliğidir diyorum.
Bozkırkurdu da ilk başlarken temkinli olduğum bir kitaptı ama ilerledikçe çok sevdim.
Sil70-80 milyon insanız....Okuyan ve kendi kafasıyla düşünebilenimiz ne kadar acaba?...Evet...
Hesse'den Rosshalde var elimde, Siddharta'yı da okumak istiyorum, bu kitabınıysa bilmiyordum, okuma listeme ekledim, teşekkürler:)
YanıtlaSil:)
YanıtlaSilgörmemişim bu postunu , yorum yapmadığıma bakarak söylüyorum , belki de görüp senden kapmışımdır bilemedim ama iyi kitap :D Şu intihar kısmı benim de çok hoşuma gidenlerden :D
YanıtlaSil:) Ortak bir kitap üzerinde konuşmak çok güzel oluyor. Seviyorum böyle durumları.
Sil