-
3 -
C. Kurguya girdik. Ablamdaki gereksiz sükunet bozulmadı. Kendini her türlü
sonuca hazırlıyor olmalı. Ne de olsa bir filmin kurguda şekillendiğini
bilecek kadar bu işin içinde. Filmleri bu kadar sevmeseydi belki senarist
olmazdım ben. Harçlıklarını biriktirir, beni de yanında sinemaya götürürdü. Yalnız Arzen'le neden anlaşmadıklarını
çözemedim hâlâ. İlk zamanlar her fırsatta film üzerine coşkulu konuşmalar
yaparlardı.
A. Stüdyoya girdik. Narda'nın
buraya da geleceğini, işleyişi görmek isteyeceğini sanmıştım ama haber gelmedi.
Benden kaçıyor mu? Buna hiç gerek yok oysa. Hepimiz medeni insanlarız.
B. Kurguya girmedi. Arzen'le
karşılaşmak istemiyor. Başka sebep olamaz! Bu kadar takip ettikten sonra
ilgisizleşmesi normal değil. Fakat… Eğer ondan hoşlansaydı yanında olurdu. O
zaman bu iyi bir şey. Yani ondan hoşlanmıyor ve yakınında olmak istemiyor. Altı
ay bir insandan hoşlanıp hoşlanmadığını anlamak için yeterli bir süre! Şimdiye
kadar yalan söylediğini görmedim. Aldatmak acizliktir demişti bir keresinde.
Ona güveniyorum. Hayır hayır, açıkça soracağım Arzen'le aranızda ne geçti diye?
C. Son iki aydır canını sıkan
şeyin ne olduğunu sordum. Belki bir kız kardeş olsaydım daha rahat konuşurdu
benimle. Bunu söylediğimde ağlamaya başladı. Onu en son ne zaman ağlarken
görmüştüm hatırlayamadım. Bu gece yanında kalmamı istedi. Arzen mi dedim, ne
alakası var dedi, başka da tek kelime etmedi. İnatçı keçi!
A. Stüdyo da bitti. Eğer o gelmezse göndermeyeceğim bitmiş kopyayı. Ancak
galada görür diğer davetliler gibi. İnatsa inat. Bekle bakalım iki ay daha Narda
hanım!
B. Nişanlanmalıyız dedim. Elindeki fincanı titretti. Ah kadınlar, hepiniz
de yüzüğe meraklısınız. En çılgınınız bile. Beklemiyordu. Tabii o kısacık
sürede, neden doğrudan evlenmeliyiz demediğimi sorgulamuştır dişi beyninde.Neden öyle değil de böyle dediğimi ben
de bilmiyordum aslında. Sadece içimdeki kötü bir hissi susturmak için yaptım. Gitmesini istemiyordum, içimdeki o kötü his
böyle diyordu: Seni bırakacak. Oysa tam
tersini de yapabilirdim, o beni bırakmadan ben onu bırakabilirdim.
Beklemiyordum dedi. Çok sevdiği kafelerden birine götürmüştüm. Fıskiyelerini
çok sevdiği o kafe-bahçeye. Yolumuzun nereye varacağını bilmiyorduk başlarken,
bak işte buraya vardı dedim. Öyle bir baktı ki gözlerime… Babam boşuna dememiş
akıllı kadınlardan uzak duracaksın diye! Çocukluk aşkımdan beri kimseye seni
seviyorum dememişim. Keşke deseydim o an. Bu korku sandığım şey sevgi değil mi?
Allah belamı versin, bir şeyler deseydim keşke. Biraz düşüneyim olur mu dedi.
Ne halt ettim ben?!
C. Gel konuşalım biraz dedi.
Nihayet dedim içimden, kedi gibidir benim ablam, keyfi ne zaman ne isterse o zaman
onu yapar! Barış nişanlanmayı teklif etmiş. Evet, nişanlanma. Bu herif bazen
iyice hödükleşiyor yahu. Düşüneceğini söylemiş bizimki de. Ben olsam suratına
tokadı yapıştırırdım. Böyle saydırırken susturdu beni. Neden böyle yaptığını
biliyorum galiba dedi. Arzen'den seni kıskandığı için mi dedim. O kadar belli
miydi dedi. O tekrarlı çekimden itibaren. Herkes değil ama anlayanlar olmuştu,
Barış da tabii ki farkındaydı dedim. Sustu. Peki Arzen'le aranızda ne geçti
dedim. Hiçbir şey dedi, sadece etkilendim ondan. Hepsi bu, dedi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Ölümü görün yazın bir şeyler, üşenmeyin.
E, üşenmeyin dedik ya:)