Şubat ayında dergi alıp
burada bahsedemediğim için bu kez 2 dergi aldım: B Planı ve Kum.
B Planı'nın bir kere adı çok
güzel. Adını facebook'ta bir arkadaşımın sayesinde duymuştum, kitapçıda görünce
aldım.
Adana Seyhan merkezli bir
şiir dergisi ve henüz ikinci sayısı bu. Şiirlerden anladığım kadarıyla
"genç şairler" buluşması dergi, zira şu ara başat giden, benim "kıvamını tutturmak
gerek" dediğim o tarzda, kıvam tutturmaya çalışan şiirlere rastladım:
İmgeleri, dili güncel yahut gündelik ve veya "teknik" (mesela futbol
ya da bilgisayar terimleri ile yazılan, kelime oyunlarına ve serbest çağrışımlara
sıkça başvurulan) olandan devşirilen, az biraz agresif şiir tarzı. En iyi ve
yetkin örneklerini -şimdilik ve okuduğum kadarıyla- İbrahim Tenekeci (İtibar'da
da bu tarz şiirlere rastlamıştım), Osman Konuk ve Didem Madak'ta bulduğum tarz.
Gençler arasında bu tarzın çok moda olduğunu söyleyebilirim J Gençlere yakınlığını da şu şekilde açıkladım ben
kendime: Gençken daha sıcak ve fevri olan duygulanmaları ve tepkileri, zeka
coşkunluğunu daha çok yedirebiliyorsunuz şiire. Bunun dışında Türk şiirinde
yeni bir yol açma gayretinde olduklarını da söyleyebilirim bu tarzla, her ne
kadar İkinci Yeni'nin içinde bunların ilk adımları atılmış olsa da. (Sakın bu
değerlendirmelerimi ciddiye almayın, dedim ya, eksik bilgilerimle kendi kendime
konuşuyorumJ) Ama şiirler upzundu,
orası kesinJ
Derginin biçimini sevdim ama
kapak koyu kalmıştı bu sayıda, okunmayan yerler vardıJ İç tasarım da güzeldi. İncecik ve zarif bir dergi
olmuş B Planı bu haliyle.
Dergide röportajlar (Şehram
Nazeri ve Claude-Levi ile (çeviri olarak)) ve dosya konuları da var: Türk
Şiirinin Panaroması: 90'lar, Sinema Üzerine Tartışmalar. Üzerinde emek
verilmiş, derli toplu yazılardı.
Benim en çok hoşuma giden
ise Özkan Dağ'ın Okyanus Yüzeni adlı çeviri-yazısı oldu. Brecht'ten de bir çevirisi
vardı Dağ'ın.
Dergi 3 TL. (kâr amacı
gütmüyorlarmış.) Bir de iç kapaktaki mizah hoşuma gitti. Şöyle ki dergilerde
adettendir, hep şöyle belirtilir: Yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir. B Planı ise şöyle demiş:
Yazıların sorumluluğu Allah'a havale edilmiştir. J
Yenicek bu
derginin ileride daha iyi olacağını öngördüm. Tabii editörün yazısında "Bu
dergiyi içimizdeki canlılık duygusu devam edene kadar çıkarmak
düşüncesindeyiz." demesine binaen canlılık duygusunun devamını dileyerek.
Ne de olsa "Dergiler, hür tefekkürün kalesi!" ne özlem duymaktayız,
ola ki öyleleri çoğalırJ
KUM
İki aylık edebiyat dergisi,
yıl 12, sayı 69-70 (sanırım sondan bir önceki sayı), 160 sayfa.
12 yıllık bir dergi olmasına
karşın adını bu sene duyduğumu itiraf ediyorum J Ankara merkezli bir dergi. Danışma kurulunda Cemil
Kavukçu ve Talat Halman gibi iki ünlü ismi gördüm.
Bu sayıda "tema"
olarak ağırlık Madımak Olayı'na, ardından Hrant Dink ve 12 Eylül darbesine
verilmiş.
Dergi, bu yazı ve şiirlerden
sonra tema olarak şu bölümlere ayrılmış:
Sanattan Esintiler, Edebiyat
Dünyası, Şiir Penceresi, Öykü Pencersi, Her Çizgi Bir Öykü. Sinema, resim,
edebiyat tarihi, karikatür, fotoğraf gibi bir çok alanda yazılar mevcut
dergide.
Sanattan Esintiler
bölümündeki, Burhan Günel'in Sanat
ve Yaratıcılık başlıklı yazısından çok faidelendiğimi belirtmek isterim
öncelikle.
Dergiyi bitiremedim henüz.
Ama şimdiye kadar okuduğum ve
burada paylaştığım dergilerin tümü için bir-iki tespitim var. (Sadece bu dergilere has sayılmasın)
Edebiyat-sanat dergilerinin
her biri bir grubun, gruplaşmanın ürünü. Elbette dergiyi kuranların, edebiyat
politikası dışında belli ideolojileri,dünya görüşleri, politik anlayışları
olacak. (Olmaması sorun.) Fakat bu fikirleri edebiyat eserlerinde -söz gelimi
şiir, deneme- dile getirmek sanat açısından riskli bir iş. Eserin estetik
yönünü düşünmekten hızla uzaklaşılabiliniyor. Didaktizme, öfke
bombardımanına varıyor hatta kimi zaman. Sadece fikirler değil duygular
karışıyor işe. Karıştığında edebiyat ürünü de zedeleniyor. Tıpkı Virginia
Woolf'un Kendine Ait Bir Oda'da, özelde kadın, genelde tüm yazar adaylarına
seslendiği gibi : Kendiniz gibi yazmaktan asla çekinmeyin ama öfkenizi
esere katmayın. Jane Austen ile E. Bronte'yi karşılaştırırken söyler hatta
bunları Woolf.
Dergileri tanıtman çok yararlı oluyor Nardacım, bu arada son paragraftaki değerlendirmene de katılıyorum, o tarz şeylerle karşılaşınca bir dergide soğuyorum, değerli çalışmalar da böyle fikirlerin gerisinde kalıp hakkını bulamamış olabiliyor...
YanıtlaSiledebi eserlerin çoğu yazarını etkileyen olay ve duygulardan çıkar ama bunu yazma şekline (ve yeteneğine) göre ya şiir, ya roman olur ya da bazılarınınki gibi küfür kağıdı ya da ergen günlüğü gibi oluyor, maalesef. Bunların başına şiir ya da öykü yazmakla öykü ya da şiir olmuyor :)
SilKum ismini çok severim,kum şiirinide öyle o yüzden ilginç geldi :)
YanıtlaSilTeşekkürler önerilerin için....Selamlar
Sen kum nedir bilmezsin
Deniz Görmedin ki.
Yum gözlerini, zamanı düşün,
Deniz bir gözünde
Kum bir gözündedir.
Sen taş nedir bilmezsin
Dağa çıkmadın ki
Yürü ufuklara doğru,
Dağ bir ayağında
Taş bir ayağındadır
Sen kül nedir bilmezsin
Ateş yakmadın ki,
Uzat ellerini gökyüzüne,
Ateş bir elinde
Kül bir elindedir
Sen kan nedir bilmezsin
Ölmedin, öldürmedin ki,
Yat toprağa boylu boyunca
Ölüm bir yanında
Kan bir yanındadır
Sen aşk nedir bilmezsin
Beni sevmedin ki
Ağla, ağlayabildiğin kadar
Bütün güzellikler sende
Aşk bendedir
Ümit Yaşar Oğuzcan/Kum
"Sen kül nedir bilmezsin,ateş yakmadın ki" burasını çok sevdim nedense...
YanıtlaSilHenüz belli başlı dergileri okumadım ablacım ama şimdiye kadar bana umut veren güzel bir edebiyat dergisine rastlamadım. Üniversitedeyken 2-3 dergi vardı arada aldığım, onların kalitesinde yok şimdi maalesef:(
Çok manalı bir söz,etkiliyor insanı,ama ben bu şiirin her mısrasını ayrı seviyorum,şair yürekler ve şiir gibi mısralar çok olsun hayatımızda...
YanıtlaSilTeşekkürler, güzel bir tanıtım olmuş.
YanıtlaSilRica ederim:)
Sil