BOYALI TIRNAKLAR


Akşam manikür yapmışken sabah mutfak temizliğine girişmek; hem de yağ çözücüler, bulaşık telleri ile; aspiratör filtrelerinden, musluklara, dolap içi köşelerine kadar…

Bir kadının el tırnakları, biraz uzun ve yuvarlatılmış olmalı. Tırnak cilası, hava ve su geçirmediğinden oldukça zararlı. (az kozmetik, az kanser) Nadiren, neşelenmek için kullanılmalı.Bence. 

A. Cristie, geçenlerde okuduğum polisiyesinde* "keskin gözlemci ama sinirli ve eski kafalı bir papaz karısı" olan sürpriz karakteri şöyle konuşturuyor:
"Bilmiyorum dünyanın hali ne olacak? Her şey değişti, her şey…İnsanlar… Erkekler de kadınlar da…Hele o kızlar, hele o kızlar…Akılları fikirleri erkeklerde. Neredeyse delikanlılara saldıracaklar. Hele o kıyafetleri? Pantolanlar! Hele bazı budalalar şort bile giyiyorlar. Eğer arkadan nasıl durduklarını bilselerdi, bundan vazgeçerlerdi. (Burada, dinleyici olan Poirot, "madamla tamamen aynı düşüncede olduğunu" bildirir.)

Yüzleri boyadan gözükmüyor…Yalnız el tırnakları değil, ayak tırnakları bile cilalı… Ya saçları? Taraz taraz… ya da kırpık kırpık…Saç dediğin böyle mi olur? Ben gençliğimde kendi saçlarımını üzerine oturabilirdim." (s.137)

İlerleyen sayfalarda, Cristie'nin, bu karakter ve diyalogu, hem olayları karmaşıklaştırmak, hem de yeni bir ipucu vermek için yarattığını görsek de, o dönemlerde böyle düşünenlerin olduğunu da anlatır bu cümleler.

Bir keresinde, birisi, biz kadınların neden makyaj yaptığını, hele o upuzun ve boyalı tırnakların ne akla hizmet ettiğini anlayamadığını, evlendiğinde, eşinin hiçbir şekilde makyaj yapmasını istemediğini söylemişti. Ona tam olarak neler söylediğimi hatırlamıyorum - ben de hafif makyajlı idim, tırnaklarımın halini ise hatırlamıyorumJ- ama saçlarına,ellerine,bileklerine kına yakan, ceviz kabuğu isi ile kaşlarını, kirpiklerini boyayan eski kadınlardan (annelerimizden, babaannelerimizden, onların da ninelerinden…) yola çıktığımı sanıyorum.  Belki de bir şey demedim ve sustum.

Yalnız son zamanlarda, sinsi tükettirme politikaları sayesinde, bazılarımızın makyaj işini abarttığını düşünüyorum. Rötuşlamayla filan hiç ilgisi kalmadı bu işin. Öyle ki akşam eve gidip boyalardan arındıklarında, bambaşka bir yüz görüyor olmalılar aynada...

Bir de sanırım, erkekler de alıştı ve kabullendi bu hali.

* A. Cristie (1890-1978) Şeytan Dönemeci (ilk basımı 1948)
Çeviren:Gönül Suveren
Yayınevi: Altın Kitaplar
Basım yılı: 1982

 Filmler ve diziler sayesinde polisiyeyle bağımızı koparmamışsak da, uzun bir süre sonra, ilk polisiye okumamdı ve çok iyi geldi bana Cristie okumak...Karakterlerin derin olmayan ama kurguya hizmet eden kısa ama etkili anlatımları ayrıca hoşuma gitti.

16 yorum:

  1. Benim kadınlarla ilgili her zaman merak ettiğim konu topluklu ayakkabılardır. Ne kadar anlamaya çalıştıysam da bir türlü aklım ermedi. Bir gün bir yerlerde ayağıma uyan bir topuklu görürsem anında deneyeceğim, sanırım nasıl bir şey olduğunu ancak öyle anlayacağım. Hele bazıları var ki, topuk değil, bildiğin direk var ayağının altında, nasıl düşmüyorlar, nasıl rahat ediyorlar, vallahi hayret ediyorum. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bir erkek olarak senin anlamaman normal de bir kadın olarak ben de anlamıyorum iyi mi :)

      Ama duyduğum bir şeyi söyleyeyim: sivri ve uzun ökçelerin kalça hareketlerine acaip katkısı varmış:p

      Direk misali olanları ise moda diye kendini pencereden bile atabilecekler giyiyorlar sanırım?

      Sil
    2. Bir de vücudun ortopedisine de büyük zararı var onların, yanlış mıyım? Bazıları kalça hareketlerine katkı yapayım derken kendi sağlıklarına da büyük bir katkı (!) yapmış oluyorlar haliyle. :)

      ***

      Makyaj üzerine de iki şey söylemek istiyorum. Bakımlı olmak tabii ki önemlidir, ondan öte de gereklidir ama bu bakımlılığı da fazla sulandırmamak lazım bence. Öyle kızlar var ki, makyajının altından bir türlü orijinal halini göremiyorsunuz, o denli abartıyorlar yani. Vücuduna böyle aşırı bakım uygulayan kadınların/kızların kısa vadede kazançları olabilir ama uzun vadede kesinlikle zararlı çıkarlar. Şöyle ki, evlendiklerinde kocaları orijinal hallerini gördüğü vakit suratını asacaktır, haksız da sayılmaz, adam başta hep bakımlı, fabrikadan çıkmış yüzü gördükten sonra, o kadar da fabrikasyon olmayan doğal halini görünce ufak da olsa bir tür hayal kırıklığına uğrayacaktır. O zaman da iki seçenek kalır geriye, ya 24 saat bakımlı olacaktır o hanımefendi, -ki bu mümkün değil- ya da kocasının ilgisinin giderek eksilmesini sineye çekecektir. (Tabii, ben burada yalnızca bakım değişkenini hesaba katıyorum, başka değişkenler de var elbette.)

      En iyisi, en doğrusu bakımı, makyajı vs. kararında bırakmak. Benim yıllardır tanıdığım bir arkadaşım var, daha saçının doğal rengini bilmiyorum. :)

      Sağlıkla kalınız.

      Sil
    3. Çok yakın şeyler düşünüyoruz bu konuda:)

      Sil
  2. N;

    tam da güzel dazlakları toparlıyordum, denk geldi.
    galiba benim gibi başında örtüsü olan biri için, en güzel saç; hiç olmayan. en güzel göz kara ve altları vurgulu.
    dudaklar boyasız, yüz uçuk, tırnaklar uzun ve düzgün. oje ve ruh kullanmıyorum, zaten sevmem. ama beyaz ve siyahı ince, uzun ve kemikli ellerde fena durmuyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne diyebilirim ki? birkaç şey,
      bir şey dememeliyim aslında.

      Sil
  3. hah haa bak bak nerden neyi bağlamış ya.
    :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Adamın birisi "kafan farklı çalışıyor" demişti bana. Doğru demek ki :)

      Sil
  4. eskiden hep bu suveren kardeşler çevirirmiş polisiyeleri.
    sonra mehmet harmancı çıkıyor ortaya.
    müthiş çevirmen.
    400'ten fazla çevirisi var ya.
    :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Demek Suveren kardeşler...Daltons gibi:) Çeviri kusursuz sayılmazdı ama kitap iyiydi:) Bir dahaki Cristie seçimimde aklıma getiririm.

      Sil
  5. Çok isteyip de bir türlü başaramadığım şeydir tırnaklarımı uzatmak..
    Öyle göze batacak, rahatsız edecek şekilde olanından değil de hani açık renk bir ojeyle renklendirip güzel bir görüntü veren cinsinden..
    Yapamadım, kaç kere denedimse olmadı:)

    Doğal olanı seviyorum, makyaj bile olsa hafif ve kendini iyi hissettirecek gibisi en güzeli..
    Başkalarının göz zevkini de düşünmek, bencil olmamak lâzım:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sen de benim gibiymişsin bu konuda. Hele gıda sektöründe iki yıl çalıştıktan sonra tırnaklarımı hiç uzatamadım, alışkanlık olarak kaldı...

      Sil
  6. hahaaa dün akşam eşimle aynı muhabbeti yaptık tesadüfe bak. makyajlı hali makyajsız halinden bütünüyle farklı kadınları hiç sevmiyorum dahası acaip de rahatsız oluyorum dedi. bak böyle erkekler de var

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sanırım erkeklerin hepsi aynı düşünüyor da tepkilerden korktukları için açık açık söyleyemiyorlar hala:)

      Sil
  7. Yanıtlar
    1. fetvaya değil takvaya bakacaksın anacım :p

      Sil

Ölümü görün yazın bir şeyler, üşenmeyin.
E, üşenmeyin dedik ya:)