Bir önceki yazıda anlattığım Prof. Kılıç'ın "Tasavvufa Giriş" adlı kitabında ilgimi çeken yerleri (kitabın tamamı olabilir :p) anlatmaya devam :
Kitaptaki giriş ve önsöz kısmlarında tasavvufun genel olarak - yine sufilerce yapılmış (sofularca değil, çünkü sofuyu başka bir "*mertebe" olarak tarif ediyor sufiler) -tanımı var. Tasavvufun başlangıcından bu yana insanda ne gibi bir arayışa-boşluğa karşılık geldiğinden bahsediliyor ki bu konularda birtakım önermeleri kapsıyor bu bölümlerde yazılanlar. Bu önermeleri yurtdışındaki gelişmelerle de destekliyor Prof. Kılıç. Örneğin ezoterik bilimler kürsülerinin Avrupa ne Amerika'da pekçok üniversitede (Sorbonne da buna dahil) kurulması, astrolojinin (evet yanlış yazmadım astroloji!) kendisini ispatlayarak yine pekçok üniversitede astroloji kürsülerinin kurulması bunlardan bazıları. Enneagram ve orgon terapileri (bkz: yazımın sonu) gibi hayatımda duymadığım kavramlarla beni tanıştırdı bu kitap.
Birkaç alıntıyla bitirelim:
Yine bir çerçeve çizmek amacıyla postmodern
insanın, nasıl değil neden sorusu
sorduğundan, bunun cevabının metafizik ekollerle araştırıldığından bahsediyor
Kılıç. Bu noktada Aristocu ve kartezyen
modern dünyaya yapılan eleştirilerin bir özetini veriyor. Aristo mantığına
karşı fuzzy logic, kartezyen
anlayışa karşı mistisizmdeki gelişmelerden bahsediliyor ki Bertrand Russel'dan yapılan alıntıyı (aşağıda) alıntıyı okuyunca
pozitif bilim anlayışıyla,sadece 5 duyu ile çözümlemeye ve kabul etmeye göre
yetiştirildiğimiz bir dönemden nerelere diyorum…
* Modern insan için nasıl sorusu önemli iken postmodern insan için neden sorusu öncelikli olmaya başlamıştır.
* Siyah siyahtır,beyaz da beyazdır gibi kategorik
ifadelerle modern dünyanın zihin kalıplarını oluşturan Aristotelesçi mantık artık, bazı yazarlarca, çağdaş ayrımcı ve
parçalayıcı düşünceleri doğuran birinci etken olarak görülmektedir. Aksine kırçıl mantık (fuzzy logic)'in daha açıklayıcı olduğu öne sürülmektedir.
Yani siyah ve beyazın yanında hem siyah hem de beyaz olan gri gerçeklik
alanları da vardır. Bu bize, bir hukukçu olarak mahkemedeki herkesi dinleyen Nasreddin hocanın o meşhur " Sen
haklısın,sen de haklısın,ama ben de haklıyım" sözlerini hatırlatmaktadır.
* Çağımızın önemli İngiliz mantıkçı filozofu Bertrand Russel Mistisizm ve Mantık adlı kitabında
şüphenin ötesinde yakin ifade eden bir içsezgisel biliş tarzının da mümkün
olabileceğini kabul etmiş gözüktü. Ona göre mistisizm şahsidir, bilim ise
gayrişahsidir. Şahsi olmayan şey soyuttur ve kişinin tecrübesi ile bir alâkası
yoktur. Şahsi olan ise tamamıyla bireye özgüdür ve o kişinin kendi yaşantısı
olmadan bir anlam taşımaz. Bilim demek sistematizasyon ve kategorizasyon
demektir. Mistik bilgi için ise bu
ameliye kayıtlama getirir ve onun yapısını bozar. Zira mantık ötesi bilgiler
düzensizdir ve belki de orijinallikleri buradadır.
* Modern düşüncenin, özellikle dil ve edebiyat felsefesinin vardığı noktalarla tasavvufun söylemi
arasında büyük paralellikler bulunmaktadır.
Bu sebeptendir ki son yıllarda gerek yerli gerek yabancı mütefekkirlerin,şair,yazar
ve sanatkârların eserleri hakkında yapılan yorumlarda sıkça tasavvufi konulara
da girilmektedir. Benzer şekilde biyoenerji, reiki, transpersonal psikoloji,
orgon terapi, enegram terapisi, oto-telkin vb. tedavi yöntemleri de
günümüzde hayli revaç bulan ve doktrin olarak da tasavvufi ilimlerle yer yer
kesişmeler içine giren uygulamalardır.
* Hayatın mânâsını düşünmeden yaşamaya kodlanan
modern insanın anlamsızlığı,gayesizliği bazı çıkar çevrelerinin istediği bir
müşteri tipini oluşturdu.
Maneviyatı
merkeze alan insan, modern-kapitalist
tüketim çarkına adeta çivi sokar.
Hayatın anlamını
nesnelerde değil kendilerinde arayan
insanlardır bunlar.
* Modern insana sahip olduğu şeyle anlam
veriliyor; " Neye sahipsen osun"
deniliyor. Oysa geleneksel anlamda kişiyi insan yapan, sahip olduğu bilgilerle
ne kadar tekâmül ettiğidir. Mevlana,
"Ne arıyorsan osun sen"
der.
a.Yunanca dokuz anlamına
gelen ‘enne’ ve kişilik kelimesinin karşığlığı olan ‘agram’ kelimelerinin bir
araya gelmesiyle oluşturulan Enneagram, ‘dokuz kişilik tipi’ anlamında
kullanılır
(http://www.aktuelpsikoloji.com/haber.php?haber_id=12139)
c. İnternetten ararken,burada da Nur Cemaatinin "üstadı"
olan Said Nursi'nin yazdıkları ile enneagram felsefesinin kesinlikle
bağdaştırılamayacağını açıklayan bir makale buldum. Henüz okumadım ama
başlık aradaki ayrımı yeterince açıklıyor bence: Enneagram, materyalist bir
mistik akım. Haliyle İslam dini içinde de bir geçerliliği kabul edilmiyor.
Orgon terapi, Wilhelm Reich:
Wilhelm Reich (d. 24 Mart 1897 - ö. 3 Kasım 1957)
Avusturyalı-ABD'li psikiyatrist ve psikanalist, psikiyatri tarihinin en radikal
isimlerden biri [1], Faşizmin Kitle Psikolojisi (The Mass Psychology of
Fascism) ve Kişilik Çözümlemesi (Character Analysis) gibi çok bilinen ve
dikkate değer kitapların yazarı (her iki kitap da 1933 yılında yayımlanmıştır),
Sigmund Freud'un öğrencilerinden biri, Carl Gustav Jung ve Alfred Adler'in
tersine Sigmund Freud'un cinsellikle ilgili tezlerini daha ilerilere götürmeye
çalışmıştır. (Kaynak: http://tr.wikipedia.org/wiki/Wilhelm_Reich)
Bir de bu: Wilhelm Reich'in, evrenin her yerinde bulunduğuna ve biyon denilen enerji kesecikleriyle yayıldığına inandığı kozmik 'yaşam enerjisi.' Reich bu enerjinin kozmik radyasyonla ilişkili olduğunu ve dünyadaki yaşamın başlamasından olduğu kadar galaksilerin, tornadoların, vb. oluşumundan da sorumlu olduğunu savunuyordu. Bu enerjiyle birçok ruhsal hastalığı iyileştirebileceğini iddia eden Reich, ruh sağlığı için 'tam orgazm yeteneğinin' belirleyici olduğu varsayımından yola çıkarak, orgon biriktirici adını verdiği bir tür kutuyla yaşam enerjisi biriktirip, özellikle hastalarının cinsel organlarına uygulayarak orgazm bozukluğu gibi rahatsızlıkları ortadan kaldırmaya çalışıyordu. Ancak bu güne kadar her yerde bulunan böyle bir 'yaşam enerjisinin' varlığı kanıtlanabilmiş değildir. Kaynak: http://www.termbank.net/psychology/5126.html
Dikatimi cekmeyen bir konuyu ilgiyle okudum, tesekkurler Narda :)
YanıtlaSilMemnun oldum bu duruma, çünkü hepimizin "ben, ille de ben" dediği ama aslında daha kendi benini bile bilmediği bir çağda yaşıyoruz. Bunun gibi mana arayışlı kitaplara ve ekollere - ama ayaklarımız sağlam yere basılı olarak- göz atmakta fayda var diye düşünüyorum...
SilUfak tefek itirazlarımı ileteyim yoksa şişerim.:P
YanıtlaSilAristo Mantığı (doğrusu Felsefesi) sadece modern dönemden beri deği, Klasik çağlardan bu yana tüm insanlığın hayata bakışını etkilemiştir. İslam dünyasının Antik Yunandan (Helen) beri insanlığı etkilemiştir. Dolayısı ile Modern dönemde zaten elde olan ya- ya da sorusunun cevabının arandığı bir görüşten başkası kabul edilmemekteydi. Yani sorunu sadece modern zamanlara mâl etmek hatalı olur. Fuzzy Logic ( Saçaklı- Kırçıllı Mantık) ise hem- hem de anlayışının kabulünü sağlamanın ötesinde insanlık tarihinin gördüğü en büyük paradigmal kırılmayı sağlamıştır. O derece büyük bir kırılmadır ki bu; İnsanlığın arınma çabası gibi her tür düşünce içinde Aristocu yaklaşım avına çıkılacak boyutlara varmıştır iş.(Kişisel düşüncem) Her ne kadar birbirlerine zıt görünseler de aslında tamamladıklarını da gözardı etmemek gerekir. Saçaklı MAntığın, (sufiler gibi) sağ kanat savunucuları olduğu kadar (benim gibi) seküler ilgilileri de bulunmaktadır. VE Gaayet de gül gibi geçinip gidiyoruz. Bilmeyen arkadaşlara not: Türkiye'deki en önemli savunucusu ve aynı zamanda siyasi ve ideolojik düzlemdeki teorisyeni ALev Alatlı'dır. Yaşlandıkça muhafazakârlaşıp, ilgi alanımdan (artık) çıkmış olsa da Türkiye ve Dünya üzerine tezlerini romanları aracılığı ile (ve gayet de başarılıdır, okutur.) duyuran Türkiye2nin sayılı Entellektüellerindendir.
Vardı aslında bir iki itiraz noktam daha ama.. YAzarken unuttum.:))
Kıyamam, şişersen üzülürüz bak :) İtirazların doğru,hem de değil, doğru çünkü Aristo mantığı elbetteki modernizmden çok önce başlıyor, bazı İslam düşüncesinde de epey bir yer etmiş bildiğim kadarıyla. İtiraz etmene gerek şu yönden yok, kitapta Modernizm ile postmodernizm karşılaştırılıyor sadece, ezoterik yaklaşımlar çerçevesinden, bu noktada Aristo mantığının çözemediği şeyler için devreye giren fuzzy logic'ten bahsetmiş...Ve tam da senin dediğin gibi iki mantık birbirini bütünlüyor bence de. Hatta bir face notumda Aristo'ya ne kadar giydirseler de sevdiğimi beyan etmiştim :)Gri alanlar siyah ve beyaz olmadan olmaz ki..di mi :) Fuzzy logic dedin de, bak sene 97 ya da 98 Ergonomi dersindeyiz, sarışın bir doçentimiz giriyor derse İktisattan filiz hanım, doktorasını Almanyada yapmış,harika diyologlu bir hocamız...İşte tee o zaman, bir soru sormuştu, sınıfta bi ben bildiydim, cevap da buydu bulanık mantık, fuzzy logic dediydim. Nerden okuduysam aklımda kalmış, baya sükse yapmıştım sınıfta:ppp
SilAlatlı'yı daha bitirmedim biliyo musun?
Bu arada sağcılara da solculara da.....allah akıl fikir versin e mi :p
eysenck'in düşünceleri bu. kitabını da bulabilirsin. 4 tip karakter. benimki barışçı ve soyut, örneğin. h.e.eysenck. sistem yayıncılık. ondan almıştır bu yazar. çünkü çok eski o yazar.
YanıtlaSil:)
son yazıma da bakıver zamanın olunca. vladimir de yorum bırakmış.
:)
Mösyö Deep, bu enneagram vb. sadece ismen geçiyor bu kitapta, o da "manevi ilimlerin" pozitivizm yanında artık kabul görmeye başladığını göstermek için. Alttaki ekleri ben netten bakarak öylesine koydum,kendim de bilmiyordum çünkü...Ben tasavvufla ilgilendiğim için şimdilik bu kitapları sona bırakacağım, kabala vb. de dahil. Bana da 9 diyen bir bilen var :) Bazen de 8 çıkıyor ama :pp
SilSon yazına baktım, teşekkür ederim, çok incesin. Oraya da bir açıklama yazacağımdır çünkü aklımdaki bir konuya değinmişsin.
butun bunlar tam benim ilgi alanlarimdan... yalniz ben bu kitabi okumamistim, yine çok ilgimi çekti , bahsettigin bir çok seyleri daha oncee duymustum... aa bu arada, beni buraya getiren faktor, deeptone kardesin blogu oldu, ne iyi etmis : hiçte pisman deyilim tam tersine tanistigima menmun oldum N. hemen uye oluyorum tabi kabulunuzle :)
YanıtlaSilBen de çok memnun oldum,hem ne demek kabul etmek, dükkan sizin :p
Silayağamı yere sağlam basılı çok şükür :) okumak okumak bilmek bilmek sormak araştırmak harika.şu 9 tipi bi bulayım ben.şu nedenlerimden kurtulayım nasıllara geçeyim gayri.kendimden sıkıldım yaf.ne yersen osun vardı kendimi çikolata addettim yıllarca şimdi ne alırsan osun mu çıkmış:)eyvahlar olsun kayık yaka fakir kol bir kadınım desene :))) yazı ve araştırma harika olmuş.2. fakülte olarak sosyoloji bitiren biri olarak keyifle okudum.
YanıtlaSil