CEMALEDDİN EFGANİ DOSYASI


Onunla ilk defa Sultan Aziz devrinde karşılaşıyoruz. Meclis-i Kebir-i Maarif ve Encümen-i Daniş âzasıdır. Yazık ki Şeyhin İstanbul’da boy gösterişi irfan tarihimiz için pek de hayırlı olmaz. Darülfünun onun bir konuşması yüzünden kapatılır.(1871)

….Yalnız Akif’i mi? İslam’da teceddüt yaratmak isteyen bütün bir nesil onun şakirdi. Daha sonra İsmet Paşa’nın başvekilliğini yapacak olan tanınmış din bilgini Şemsettin Günaltay’a göre “Şeyh, peygamber kadar şayan-ı hürmet, ona itiraz edenler Ebu Cehil kadar lanete müstehaktır. Çünkü Şeyh peygamberin zamanındaki İslamlığı yeniden diriltmeye kalkışmıştır.”(İslam Mecmuası)

Bu muteber şehadetlerden anlaşılan şu: Cemaleddin Efendi Efgani değil,Türki’dir. Sayısız tilmizi vardır. Milliyetçidir, ümmetçidir, ıstılahçıdır. Hem mücahittir, hem müçtehit.

Üzülerek belirtelim ki elimizdeki diğer kaynaklar, bu iddialara gölge düşürecek mahiyettedir. Kimine göre şeyh, İranlı bir Şiidir(B.Lewis,The middle East and the West), kimine göre Hz. Ali ahfadından (Şeyh Abduh). Hintli olduğunu söyleyenler de var.(The Musulman Mecmuası 1936 hususi sayısı vd.)

Türk, İranlı,Efganlı,Hintli…Homeros’un vatanı olmakla övünen 7 şehir, Cemaleddin’i paylaşamayan dört ülke.Biri eski, biri yeni iki efsane…

Şöhreti dünyayı tutan bu masal kahramanının insanlığa mirası: Minnacık bir Efgan Tarihi ile küçücük bir Reddiye.Reddiye, birçoklarının ismine bakarak vehmettikleri gibi maddeciliği cerh(çürütme) için yazılmış teolojik bir eser değil, siyasi bir hicivdir.

Cemaleddin nazariyeci olmaktan çok politikacı. Onun girift ve tezatlarla dolu kişiliğini Renan’a verdiği cevapta buluyoruz.Ne yazık ki aşağı yukarı bir asır önce cereyan eden bu münakaşa(müsahabe demek daha doğru olurdu) bize yanlış intikal etmiştir. Hiç kimse Cemaleddin’in yazısını okumak zahmetine katlanmamış, bütün yazarlar şeyhi İslamiyet’in müdafii mertebesine yükseltmiştir. Bu vesika bizim için çok önemlidir. Çünkü hem Cemaleddin’in girift ve tezat kişiliğini ışığa kavuşturur, hem onu Namık Kemal’le mukayese etmek imkânı verir. Zira Renan’ın 1883’te irad ettiği konferans, Efganlı’ya yarenleşmek fırsatı vermekle kalmaz, Namık Kemal’e de meşhur müdafaaname’sini ilham eder. N.Kemal’in Müdafaanamesi tarruz, Cemaleddin’in mektubu teslimiyet. N.Kemal öfke ve küçümseyiş. Cemaleddin terbiye ve makyevelizm.….
Renan, Şeyhin takdirkârı,Şeyh Renan’a hayran. Anlaşmamalarına imkân var mı?
….

Zavallı türk intelijansıyası! Kimlerin peşinden gitmemiş. Düşmanları dost,dostları düşman tanımış. Peygamber’in adını anmaya cesaret edemeyen bir Efganlı’yı peygamber kadar saygıya layık görmüş.

Kitap: Umrandan Uygarlığa
Yazarı :Cemil Meriç (1916-1987)
Yayınevi :İletişim
Basım yılı: 1996,1.baskı
Resim : nihat dağlı blogspot'tan
Ernest Renan

N.amık Kemal

YUNAN MUCİZESİ

Bütün Kur’an’ları yaksak,bütün camileri yıksak, Avrupalıların gözünde Osmanlıyız; Osmanlı yani İslam. Karanlık,tehlikeli ,düşman bir yığın!

Avrupa maddeciliğine rağmen Hıristiyandır; sağcısıyla,solcusuyla Hıristiyan.…

…Avrupalının Yunan-ı Kadim muhabbeti bir kendi kendine perestiş,histeriye varan bir perestiş.

…Her mucizeyi reddeden Renan’a göre güneş altında tek mucize vardır:Yunan mucizesi.Yunanistan’ın tabii güzellikleriyle mest olan üstat, iklimle izah ediyordu bu mucizeyi. Ama “Akdeniz havzasının diğer bölgeleri neden böyle bir mazhariyetten uzak kalmışlar? Bu imtiyazlı toprak, medeniyet öncülüğüne neden devam edememiş?” gibi sorulara cevap veremiyordu “İsa’nın Hayatı” yazarı.

…İslamiyet, Eski Yunan’ın mirasını titiz bir şekilde tahlile tâbi tutmuş, değerli bulduğu bilgileri irfan hazinesine katıp posayı Avrupa’ya terketmişti.

…Gübreden güzel çiçekler fışkırır, doğru, ama lağımdan çiçek fışkırdığı görülmüş mü?

Max  Weber


ÇAĞDAŞ UYGARLIK DÜZEYİ

Çağdaş Batı’nın ayırıcı vasfı rasyanolizasyon, Weber’e göre. Hayatın bütün bölgelerine sızan bir şeamet bu.

… Rasyonalite, kapitalizmin hem yaratıcısı, hem eseri. Kapitalizmin ve bürokrasinin. İnsanlık bir köleler topluluğu olmak tehlikesi ile karşı karşıya.

…Weber karamsardır. Karamsardır, çünkü: “Sosyalizm gerçekleştirilemez; bu itibarla tehlikeli bir ütopyadır. Marks’ın fakirleşme,sermayenin temerküzü ve buhranlar hakkındaki nazariyelerini, çağımızın ekonomik ve sosyal gelişmesi yalanlamıştır…”





6 yorum:

  1. Ne yazık ki, Cemil Meriç te bu ülkenin harcanan değerlerinden birisidir. İki kanadı da iyi tanıması ve aralarında yol alıyor olması zenginliği olarak değil mesafe konulması gereken düşünür sayılmasına yol açmıştır. SOl, mesafeyi kol boyuna çıkarırken sağ, her zamanki görmemezlikten gelme ve sadece kendisinin ilgisini çeken ve işine yarayan alanla yetinme ve diğer bölümünü yol sayma yolunu tercih etmiştir.

    YanıtlaSil
  2. Tam da dediğiniz gibi olmuş.Oysa onun gibi aydınlara ihtiyaç o zaman da vardı, şimdi de var.

    YanıtlaSil
  3. Önce merhaba,

    Rahmetli Cemil Meriç'in,yine rahmetli Cemaleddin Afgani hakkındaki görüşlerini ihtiva eden bir yazısını aktarmışsınız..
    Umrandan Uygarlığa,kaleme alınış dönemi itibariyle Afgani'yi çok iyi tahlil edememiştir..
    Öncelikle şunu belirtmeliyim ki;Afgani Ümmetcive İslamcıdır..
    Üstad Cemil Meriç ise Dönemi ve şartları itibariyle Ulusalcı,milliyetcidir..
    Bu açıdan bakıldıgında;Cemil Meriç'in Afgani'yi çok iyi tanıdığını ve objektif olarak tahlil ettiğini söyleyemeyiz..
    Afgani Ümmetcidir evet yaşadığı çağda hızla yayılan sömürgeciliğe karşı mücadele etmiştir..
    Özellikle İngiliz sömürgeciliğini hedef almıştır..
    Hindistandaki bir konferansında''Ey müslümanlar eğer her biriniz sadece bir sinek olsaydınız vızıltılarınızla ingilizleri sağır ederdiniz.Ey Hintliler sizler birer su kurbağası olsaydınız İngiltere denilen bir ada kalmazdı.'' diyerek sömürgeciliğe karşı halkı mücadeleye çağırmıştır..
    Afgani'nin en temel düşüncesi;Doğu insanı da batılılar kadar akıllı ve beceriklidir,akıllıdır.İslam ilk yaşandığı dönemdeki ilkelerini yeniden hayata geçirmelidir.Ve İslam dünyasında gerçek bir birlik oluşmalıdır.Yoksa Kuzey Afrika ve Ortadoğu komple İngiliz sömürgesi olacaktır demiştir.Ne yazık ki dediği de çıkmıştır.
    Üstad Cemil Meriç çok sevdiğimiz bir fikir adamımızdır.Çok önemli bir aydındır.Birçoğumuzun düşüncelerinin oluşumuna katkısı olmuştur şüphesiz.Ancak Cemaleddin Afgani'de Ömrünün tamamını İslam davasına vakfetmiş bir aydındır.
    Ve en önemlisi klasık aydınlardan çok farklıdır.O İslam rönesansını istedi,Doğunun Batıyla yarışta tekrar öne geçmesi için çalıştı.

    Her ikisine de Allah Rahmet etsin..

    Sevgili mavikalemdekiler çok uzun bir yorum oldu..
    Gevezeliğimi bağışlayın lütfen..

    Saygılarımla..

    YanıtlaSil
  4. Budeliçocuk; estağfirullah,gevezelik değil.
    Ben C. Meriç'in yazısı ile C.Efgani adını duydum.Başkaca bir bilgim yoktur. Buraya almamın sebebi de sevgili PİKTOBET'in İslam başlıklı gönderisinde Efgani'nin İslam karşıtı sözlerini alıntılaması olsu; itiraf ediyorum :)
    Ben de C.Meriç'i yeni okuduğumdan alıntılayayım dedim. Meriç'in bu makalesinde Efgani'nin (benim deyimimle) kafa karoşıklığını anlatmış.Zira Renan'a (daha doğrusu onun konferansının ardından bir Fransız gazetesine)yazdığı mektubu alıntılamış. Burada İslam dininin ilerlemeye engel olduğunu vb.söylemiş. Öncesi ve sonrası fikirleri de farklı olabilir Efgani'nin, bilemiyorum :)

    YanıtlaSil
  5. Sevgili Dost;

    Afgani'nin Renan'a yazdığı mektupta söylediği Aynen şöyle,''İslam dini değil,ama bu günkü müslümanların islam anlayışı ilerlemeye engel.''
    Ne yazık ki Afgani,İslam dünyasında yeteri kadar anlaşılamadı..Bunun temel sebebi de can düşmanı sömürgecilerin manipülasyonlarıdır..Sömürgeci güçler,Afgani'nin anti sömürgeci bir hareketi ateşlediğini görünce,onu gözden düşürmek için ellerinden ne gelirse yaptılar..
    Afganinin Görüşlerini doğru anlamak için,Onun Muhammed Abduh ile birlikte çıkardığı ''Urvet-ül Vüska'' (Sağlam Kulp) dergisine bakmak gerekir.

    Aşağıda Ahmet Danışmaz'ın,Köprü Dergisinin 2000 yılı güz dönemi 72.sayısında çıkan yazısından kısa bir bölüm var,Afgani ile ilgili..

    “İslâmiyet bütün modern gelişmelere açık bir dindir. Bizzat terakkiyi emreder. Mani-i terakki değildir.” (Türköne s.128) Afgani dini akidelerin taklit yerine sağlam bürhanlar ve sahih deliller üzerine kurulmasının savunarak bunu şöyle ifade eder: “Bu din müntesiplerine iman esasları konusunda açık delil aramalarının emreder. Bunun için o daima akla hitap eder, hükümlerinin akıl üzerine inşa eder.” (Karaman, 1994, 416; Fahri, 341)

    Ona göre İslâmiyetin akla uygun ve terakkiyi emreden bir din olarak doğru şekilde kavramasına engel, dinle karışmış ve kudsiyet izafe edilmiş geleneklerdir. Dini asli biçimiyle yeniden hakim kılmak gerekmektedir. “Asr-ı Saadet ideal insan için orijinal bir örnektir.” Afgani, insanların dünya ve ahirette en yüce seviyelere çıkmalarının şartlarını sayarken, “fertlerin ve toplumların başkalarından daha az kabiliyetli olmadıklarına inanmaları gereği”ne dikkat çekmiştir. Böylece üstünlük ancak akıl ve ruh kemalinde bilgi ve fazilettedir.” (Karaman, 1994, 461)

    Yorumunu size birakıyorum..

    Saygılarımla..

    YanıtlaSil
  6. budeliçocuk;
    Şimdi bu konu etraflıca bir araştırma konusu oldu :)

    Dediğiniz gibi, gerçeğe ulaşabilmek için detaylı bir araştırma- okuma yapmalı, tüm kaynaklara bakmalı...Ama kısaca "iyi işler" yapmış olan şahsiyetlere saygı ve minnettarlığımız sonsuz olur:)
    Katkınız için çok çok teşekkürler.

    YanıtlaSil

Ölümü görün yazın bir şeyler, üşenmeyin.
E, üşenmeyin dedik ya:)