SAMSUN

         Sinop'tan Samsun'a geçtik akşamüstü. Gerze üzerinden.

         Gerze de "citta slow" olmuş meğer.

Anadolu kasabası, ilçesi. Bu zamana kadar hayli Anadolu ilçesi gezip gördüm. Belli bir şekli şemaili vardır buraların. O minvaldeydi işte Boyabat olsun, Araç olsun, Gerze olsun vs. Ama Karadeniz yeşil, 1-0 önde. Hatta 2-0. 

 

         1.5 km.'lik Yenikent Tünelinden geçiyoruz... Gerze'den Samsuna giderken. Yakakent'i okuyorum tabeladan. Plajlarını görüyorum. Kozköy, Etyemez, Alaçam. Mesela sofra bezi çırpıyor camdan bir genç kız, ben otobüsteyken. Öyle içinden geçip gidiyoruz hayatın. Bafra otogar:17.52

         19 Mayıs ilçesinden geçiyoruz şimdi de. Saat: 18.35

         Yol boyu kuş resimleri direklerde. Kızılırmak deltası kuş cennetine binaen belediyenin farkındalık tabelaları. Resimler eskimiş ama fark ediliyor yine de. Taş horozu gibi, aladoğan gibi, çilli keklik gibi, kınali keklik gibi. Özel araçla ayrıca gelip görmeli kuş cennetini...

        Dereköy ve nihayet Atakum. Ama biz ilerliyoruz. Terminale varmak epey dolambaçlı oluyor. Bu arada İlkadım ile Atakum arasının mesafeli olduğunu görüp üzülüyorum. Muhtemelen orayı gezemeyeceğiz. Samsun'da Öğretmenevinde konakladık. Şans eseri yer bulduk. Öğretmenler bu konuda gerçekten mağdur ama yeri değil şimdi bu konuyu açmanın. Gezelim:)

         Akşam yemekten sonra hemen karşımızdaki cıvıl cıvıl caddeye yürüdük. İstiklal caddesi. Bana bizim İzmir'deki Kıbrıs Şehitleri caddesini hatırlattı. Ertesi gün yakınlarda nereleri görebiliriz diye yola çıktık. Valilik tarafı, sahil, yabancılar çarşısı... Etnoğrafya müzesini bulalım dedik. Yakınmış valiliğe, geri yürüyüp bulduk. Fakattttt.... 5 yıldır kapalıymış müze! Yeni yeri yapılıyormuş ve 5 yıldır taşınma için kapalıymış! Dışarıdaki personelden öğrendik bunu. Bahçesinin 10 metrekarelik yerinde 4-5 parça var, bunları görebilirsiniz dediler, şaka gibi. Antepteki müzede intihar eden arkeolog kızcağızı hatırladım birden.....Anladınız siz....

         Ne yapalım, ne yapalım? 2006'daki Doğu Karadeniz turunda aceleyle bizi teleferikle çıkardıkları bir yer hatırlıyorum. Burası mıydı derken Amisos tepesi olduğunu öğreniyorum Google efendiden. Sorunca tramvayla Baruthane durağında inerseniz teleferik yakın diyorlar. Ve Amisos tepesindeyim yıllar sonra. Hoş bir restoranı var, manzara da fena değil, daha ne olsun. Tepeden inişte Amazon heykelini görmek istiyor eşim. Bende mecal yok kireçlenmelerimden ötürü ama onu kırmak istemedim. Orasını da gördük netekim:) Yalnız tramvaydan inip teleferiğe ulaşmak için o Kenan Şara köprüsü ne gudubet bir tasarımdır, o dik merdivenler ne saçmalıktır....

         Merkeze dönüşte yine bir İstiklal caddesi yapıyoruz. Öğretmenevinin çatısını mesken tutmuş gece yaratıklarının yarasa değil de ebabil olduğunu da bu son gece fark ediyorum! Hiç uyumaz mı, susmaz mı bu mübarekler:))

         Sözün kısası, Samsun merkezide beğeniyoruz. Daha önceden kulağımıza çalınan asayiş sorunlarını çağrıştırmıyor bize hiçbir şey. Ankara'ya döneceğimiz gün çıkış yaparken eşyaları ögretmenevine bırakıp son bir tur atmak istedik etrafta. Bu kez ara sokaklara dalmak istedim. Ermeni ve Rumlardan kalan güzel ama bakımsız evleri keşfettik. Fotoğraf çektiğimizi gören bir beyfendi o evin Ermenilerden kaldığını anlattı. Tarihi hakkında bilgi verdi. Ayaküstü sohbet ettik. Restorasyon da yapıyormuş Ali bey. Yılların tecrübesiyle. Kendi evleri de öyleymiş. Yanlış politikalar yüzünden bu tarihî doku betona kurban gitti dedi. Ülkenin her yerinde aynı tahribat, aynı kapitalizm, para hırsı...

         Akşamüstü terminal ve Ankara'ya doğru yola çıkış... Merzifon boyunca ekili ayçiçeği tarlalarını görmek içimi açtı. Tabii orada da tarlaların aradında "boy atmış" apartmanları gördük. Sağolsun mahalle yasası köylerin tarlalarını inşaat arsası yaptı... Ekim yok, dikim yok... ilerde beton kemiririz artık... İşte böyle düşüncelerle vardım başkente. Fotoğrafları da ekleyeyim:)

 
















Not: Sinop planını ben yapmıştım. Gayet iyi gezdim, beyfendiyi de gezdirdim:) Samsun'u o planladı, fakat son gün ben ara sokaklara girmesem ne oeski yapıları, ne Ali beyi ne de Osman amcayı tanıyacaktık:)
 (Osman amca ayrı bir havadis) Amisos'u bile ben söyledim beyfendiye. Yani plansız bir gezi oldu aslında Samsun. Her ne kadar beyfendi tersini iddia etse de :p

10 yorum:

  1. Hava nasıldı bilmiyorum ama belki de Ege tarafları sıcaktan kavrulurken en mantıklı gezi olmuş bu yaptığınız.. Çok merak ettiğim yerler, inşallah nasip olur bir gün.. :) fotoğraflar da, yazılanlar da çok iyi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Nem olmasına karşın hava iyiydi. Güzel yerlerdi. Daha detaylı bir planla daha güzel gezeceğinizden eminim:) Teşekkürler:)

      Sil
  2. Doğma büyüme Samsunlu bir blogger var, keşke ona ufacık bir not yollasaydınız.... onu bulmanız bile çok kolaydı; Sinop'tan Samsun'a geldiğiniz yol üzerinde ve hemen sahilde yaşıyor ki otobüsten alırdı sizleri, üstelik şehri avucunun içi gibi bilir , mesela çok ama çok özel bir döner yiyebilirdiniz, pidenin âlâsını mesela:).... Ayrıca Sinop'u da avucunun içi gibi bilir ki üzerine epey yazı yazmışlığı da var. :) Daha detaylı bir plan denmiş fark ettim, tekrarı düşünülürse haberleşelim lütfen,

    olur mu:))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok naziksiniz, teşekkürler, ben sizi okurken şehir ismi görmemistim hiç, bilseydim hiç değilse gezilecek yerler tüyosu alirdım önceden:( Bir daha yolumuz düşecek olursa sektirmem:)) Selamlar.

      Sil
  3. Ayy gezi planlama işini asla kocama bırakamam çünkü odadan çıkamayız bu durumda yorulduk dinlenelim der. :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hah ha tam benimkinin kafasindaymış:) Ben de artik bırakmayacağım:))

      Sil
  4. Okurken alınan o gezmiş kadar olma hissini seviyorum :) gezmek, yeni yerler kişiler keşfetmek çok kıymetli. Selamlar

    YanıtlaSil
  5. Samsun merkezde kısa bir süre kalmıştım ama daha fazla gezmek istedim şimdi:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Biz de daha fazla gezseydik diyoruz şimdi. Bir Atakum, kuş cenneti...görülmeliydi mesela..

      Sil

Ölümü görün yazın bir şeyler, üşenmeyin.
E, üşenmeyin dedik ya:)