RÖLYEFTEKİ ASLAN

 Romana başlar başlamaz heyecanlandım.


Postmodern diyerek gruplandırıp adlandırmaya çalıştığımız öğelerin kullanıldığı ilk bölümle başlıyor kitap. Barındırdığı ironi tam benlik.

Ama asıl sonraki bölümlerde, tarihle mitolojinin birarada hikâyesi başlayınca meraklanıp heyecanlandım. Çünkü benim son dönemlerde (pandemi başlangıcında) keşfettiğim ve öykülerime girmeye başlayan bir Anadolu (Yunan mitolojisinin Anadolu kaynaklı olduğunu belirteyim burada.Bkz. Prof. Nevzat Kaya vd.)  mitolojisi romanın içindeydi. Ki bu mitoloji aslında tam da içinde olduğumuz halin, zihniyetin temelini gösterir bize. (Jung'u, evrensel bilinçaltını anmadan da geçemeyeceğim.)

Özellikle kadının yerini, neden bu durumda olduğumuzu ben mitoloji ile keşfettim desem yalan olmaz. Benim bu keşfim en çok kadın imgesinin, kadın tanrıçaların nasıl tersyüz edilip tukaka edildiğiyle ilgili aslında.

Kitaptaki öküz, su, balık, nehir imgeleri bana hep "ana tanrıça", yaşamın kaynağı olan tanrıça kültü öğeleri olarak geldi, hep o gözle okudum açıkçası. Türk mitolojisinde bile yaşam tanrıçası, başında gökkuşağı tacıyla, kocaman bir denizkızı suretinde anlatılır.

Romandaki ironi, eski ile yeni zamanların buluşturulması, alaysılık hoşuma gitti. Ben de böyle yazmayı severim üstelik.

Romanın üslubu bir yana, içeriğinin, belli bir kesim tarafından göz ardı edilip edilmediği aklıma geldi açıkçası. Kitap geçen sene nisan ayında basılmış. Bence daha çok ses getirmesi gerekirdi. (Kadın yazar ne yazar ne yazmaz diye bir notum vardı, o aklıma geldi şimdi. Her şeyi yazarız hem de en âlâsından. İran'daki kadınların şarkı söylemesinin yasaklandığı haberini duydunuz mu peki?)

Roman ne hakkında? Bunu düşünüyorum şimdi. Akad kralı Sargon ve onun kızı başrahibe Enheduanna hakkında mı?

Tarih hakkında mı, tarihin bir bölümü en azından?
Tarihin bir bölümündeki kadınlar ve sonraki bölümündeki kadınlar hakkında mı?

Belki de bu topraklardaki inançlar hakkında, yahut insanlardaki özel inançlar hakkında, tıpkı ilk sayfadaki ithafa bakıp söyleyebileceğimiz gibi:

Yitip gitmeyen bütün inançlar'a.

Yahut, kral da olsa, köle de olsa, rahibe de olsa fahişe de olsa, işçi kızken başarılı kadın yönetici de olsa, karaciğer nakli bekleyen gencecik biri de olsa, karaciğer falı için binlerce kuzu ve oğlak kestiren kral da olsa, birbirine değen hayatlarında balık suretindeki kadim hayat tanrıçasının izleri mi?..

Romanda durmadan akıp giden, kanlı ya da çamurlu dereler, nehirler, Mezopotamya'nın dişi ve erkek nehirleri Dicle ve Fırat var. En çok Dicle. Dicle gerçekten kızlara konan bir isim bucoğrafyada. Tarihinde de kadınları yargılayan bir nehir.


(Romanın kadınlıkla ilgisi göz ardı edilecek gibi değil. Hatta şimdi ben kendi kafamın içine göre okuduğumdan, tıpkı herkesin kendi heybesine göre okuyup değetlendireceği gibi) bu topraklardaki, kadına sakil bakışın kökenlerini bile bulmak istediğimi fark ettim. Ama Handan hanım bunu böyle yapmamış, okur olan bana alan açmış, önceki bilgilerimle onun yazdıklarını harmanlamışım. O, tarihin bir yerini bir yeriyle buluşturmuş.)

Ayrıca tabiatın öcünü aldığını söylemiştim dergideki "yeşil okuma" (eko eleştiri) söyleşisinde. Ben de bu konuya öykülerimde mutlaka yer verir bulurum kendimi.  Yıllar önce İstanbul'daki Ayamama deresinin taşması sonucu panelvanda boğulan işçilerin bu romana girmesini de beğendim bu sebeple. (Tabii ustaca giriyor romana.)

Tarihin bilinen ilk kadın yazarı, şairi Enheduanna, tarihin ilk imparatorunun kızıdır aynı zamanda. Tanrıça Inanna yani İştar, ona ölümsüzlük hediye edecek, öküzü aslandan kurtarırsa.

Enheduanna başka zamanda uyanacak.

Bakacak bu dünyaya, bu dünyadaki kadınlara. Sargon'un hayat hikâyesi, modern zamanın kadınlarının hayatlarıyla eş zamanlı anlatılacak. Su ve balık, Enheduanna ve İştar, hepsini birbirine bağlayacak....

Kitaptaki imgeleri, metaforları da sevdim, o kıvıl kıvıl kaynaşan balıklar benim için kimi zaman hayat kimi zaman kabus sembolü olmuşlardır ayrıca. 

Gayet güzel bir roman olmuş kısacası.

6 yorum:

  1. İlk kez duydum bakayım bir neymiş merak ettim. :)

    YanıtlaSil
  2. Öncelikle muhteşem bir eleştiri yazısı olmuş Narda'cım, nasıl özendim, herkesin harcı değil tabi ama salim kafa ile tekrar okuyacağım, eline sağlık, romanı da ayrıca çok beğendim, sevgiler:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok naziksin Eren'cim. Roman güzeldi bence:) Sevgiler.

      Sil
  3. Çok merak ettim, çok güzel yazmışsın. Yazını okurken bir yandan da düşünüyor insan:) Kitabı hiç bilmiyordum, yazından öğrendim:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Derinlikli ama kolay da okunan bir kitap bence. Yazarın bir öykü kitabını da okumuştum.

      Sil

Ölümü görün yazın bir şeyler, üşenmeyin.
E, üşenmeyin dedik ya:)