Birbirlerine kırılan iki arkadaştan biri, uzun bir aradan sonra diğerinin kapısını çalar.
Kim o diye seslenir içerideki.
Benim der kapıyı çalan.
Burada ikimize birlikte yer yok diye cevap verir öteki.
Aradan uzunca bir zaman geçer. Yeni bir umutla tekrar çalar sevdiği arkadaşın kapısını.
Kim o diye sorar yine içerdeki.
Senim, der bu sefer kapıyı çalan.
Ve kapı sonuna kadar açılır.
Bu hikayeciği(!) muhabbet başlığı altında yazmışlar.
Ben de "bencillik" başlığı altında yayınlıyorum.
İki bencil bir yerde olmadığı için biri mecburen değişmiş:))
YanıtlaSilHımm öyle olmuş değil mi. ...
YanıtlaSilbencillik başlığını seçmen çok mantıklı. aynen katılıyorum..
YanıtlaSilseni sen olarak kabul etmiyorum. kişiliğini yok et, benimle tamamen aynı ol. ben ne seviyorsam sen de onu sev, ne istiyorsam sen de onu iste.. o zaman seni (beni) kabul ederim. bencilliğin daniskası..
Bu tip "menkıbe"vari şeyleri ilk okuduğunda insan farkında olmuyor ama ikinci kez okuduğunda, eleştirel gözle baktığında çok farklı şeyler, koşullandırmalar çıkıyor altından. Ben de bunu tecrübe ediyorum son zamanlarda :)
SilAnaa çok mantıklı dedim :)
YanıtlaSilHangisi? :)
SilMenkıbe mi, yorummum mu :)
Yorum yorum. Menkıbeyle önceden karşılaşmıştım ve etkileyici gelmişti tek okumada öyle üzerine düşünmedim sanırım sonrasında tekrar okuyana kadar aklıma da gelmedi ama şimdi bu yorumun cuk oturduğunu düşünüyorum :)
Silenteresan değil mi , hiç bir şey ilk baktığımız gibi değil , düşündükçe üzerinde neleri anlamadan verdiğimizi görüyoruz, nelerin sandığımız gibi olmadığını , kimlerin umduğumuz gibi çıkmadığını..
YanıtlaSilGerçekten öyle...
SilBaşlığı çok yerinde değiştirmişsiniz...
YanıtlaSilBurada muhabbet yok ki, düpedüz bir egonun sadece ben demesi var. Ve dolayısıyla diğer egonun erimek zorunda kalıp, diğerine karışması... Hiçbir işbirliği yok, ortaklık yok, muhabbet yok; fedakarlık var...
Offf of...
Fedakarlık da hep tek taraflı olursa en kötüsü.
Sil