Enver İbrahim dinliyorum.
Çok güzel.
Hisli.
İpek gibi.
Fakat,
Fazla güvenli...
Âşinalığın, güvenin sularında
yıkanıp gelmiş.
"Ortadoğudaki,
doğudaki" gizli keder perdesi yok
gibi.
Bir bilgelik var, var ama
kendi başına, kendini kurtarır bir bilgelik sanki.
Geçmiş ve gelecekle işini
halletmiş, tepeye çıkıp kuşbakışı manzaraya bakar gibi bu müzik.
Doğunun kol kola giden keder
ve neşesinin şaşırtıcılığı (ya da doğru kelimeyse hüznü) yok. Tunus'un kuzeyindeki deniz ve güneyindeki çöl
hep fırtınasız olmuş sanki...
Çok muntazam.
Beklediğimden daha Avrupai,
Fransız... Belki de Jazz ile aramın çok da iyi olmamasından... Doğu sazlarıyla
jazz denince jazz'ı arka plana atan bilinçaltımdan...
Hani Mozart ile Beethoven
için şöyle bir şey derler ya, Mozart
saray sanatçısıdır, dahiliği neşe içinde yüzmektedir, muntazamlığı
yaşantısından gelir. Oysa Beethoven sağırlık da dahil hayatın her yönünü
görmüştür. Onun bestelerindeki aksama da olsa canlılık buradan gelir...
Enver İbrahim de bana
Mozart'ı hatırlattı işte.
Yine de, bütün albümlerini
dinlemeden kesin bir karar vermek doğru olmayabilir ama şimdilik böyleyiz
İbrahim beyle; seviyeli bir birlikteliğimiz var :)
* Anouar Brahem
(Enver İbrahim'i keşfime vesile olan Adnan Beye selamlar:))
Toscana, İtalya |
Leylak resmi çok güzel miş...
YanıtlaSilAksi düşünülemez Mehmet Beyyyyyy!
Sil:)
Ben kapının önünde leylakların altında otursam ne güzel olurdu....))))))))))
YanıtlaSilEvet çok güzel olurdu. Enver Ibrahim de güzel eşlik ederdi.:)
SilMerak duygum uyandı :)
YanıtlaSilMerak iyidir aslında:)
Sil