LÜZUMSUZ

Hayır,hayır! Hiçbir işe layık değil. Hakkı var insanların. O, dünyaya hayretle bakmaya doğmuştur. Hiçbir şey anlamadan şaşırmaya doğmuştur. Başını alıp yollarda dolaşmaya, insanlar neler yapıyor diye görmeye gelmiştir. Bir köprüde durup suyun rengine bakmaya.....





*
11 Mayıs, Sait Faik'in öldüğü gün...

Geçen yıl İstanbul'a gittiğimde Burgazada'daki Sait Faik evine gitmeyi çok arzulamıştım ama bu isteğimin gerçekleşemeyeceğini biliyordum içten içe... Olmadı...

Girişteki paragraf İp Meselesi adlı öyküden. Size bir şey itiraf edeyim mi? Vazgeçtim, etmeyeceğim...

Sait Faik kitaplarımı kimlere verdim ve geri getirmediler şu anda hatırlamıyorum ama epey bir kısmı eksik. Önümüzdeki günlerde hepsini tamamlamayı düşünüyorum. Elimdeki Lüzumsuz Adam da  sevgili Telveciğimin okumam için, Çiçekli'deki güzel kahvaltımızda getirdiği iki kitaptan biriydi. Yıllar sonra tekrar okumuş oldum sayesinde.

Lüzumsuz Adam'ı Burgazada'da kaleme almış Sait Faik. Hatta yalnızlık ve kırgınlık yıllarının eseri diyorlar. 1948'de basılmış...

Sait Faik hikayelerinde, anlatıcı, anlatıcı kahraman çoğu kez kendidir aslında...

"Ben bir acayip oldum. Gözüm kimseyi görmüyor, kimsenin kapımı çalmasını istemiyorum." Diye başlıyor kitabıyla aynı adı taşıyan öyküsüne...

Yokluk... Önceden aldırdığı limonun yarısını atmayıp ertesi gün gelişinde, bunu kullanan çorbacı ve bu düşünceliliğe çocuklar gibi sevinen anlatıcı, ihtikâr günleri; bir gün beş kuruş,ertesi gün ellibeş kuruş olan portakal fiyatı...

Sait Faik, denemiş ama hep başarısız olmuş olduğu ticaret hayatındaki düzenbazlık ve ahlaksızlığa   her zaman karşı durmuş, acı acı alay etmiştir dalaverici tüccarlarla. Alnının teriyle geçinmeye çalışanları hep el üstünde tutmuştur öykülerinde de. Sefaletlerini sevmiştir bu yüzden: "Yemek yiyen bir amele kadar güzeldi şimdi...."*

Yaşantısını kınayan arkadaşlarının olduğunu hep bilir:
"- Ulan! Serserilikten vazgeçmedin gitti.
Serserilikten değil, kendimden vazgeçtim ama anlatamıyorum."

14 güzel öykü var Lüzumsuz Adam'da. Tek tek üzerinde duracaktım ama siz okuyunuz efem. Böylesi daha iyi...


* Papaz Efendi adlı öyküsünden.


7 yorum:

  1. Ama ben itirafa takıldım, ölümü gör bak :)

    YanıtlaSil
  2. Hasta ziyaretine de kabul etmiyorsun ki gelip anlatayım. Böyle herkesin okuduğu umumi bir ortamda anlatmam :p

    YanıtlaSil
  3. Aaaa aşkolsun, elinde bir tas çorbayla kapıma dayandın da geri mi çevirdim ? Hem hastalık falan kalmadı, gayet iyiyim ben, kuşu da al gel, kedicik merak ediyor :))

    YanıtlaSil
  4. Sait Faik iyice tanımam gereken birisi aslında nasıl da benziyoruz. Bir dahaki kitap paramı ona yatırıyım.Tanışma vaktimiz gelmiş geçiyor :)

    YanıtlaSil
  5. Ben çok severim, sen de seversin umarım... (İyi ol tamam mı junior)

    YanıtlaSil

Ölümü görün yazın bir şeyler, üşenmeyin.
E, üşenmeyin dedik ya:)