"Nedim'in billur sesi Babıâli Yokuşu'ndan aşağıya doğru
uzaklaşarak kayboluyordu: Havadis!" Sayfanın gerisini okuyamadım.
Bağırmak! Kendi billur sesimle tanışmak, onda kaybolmak! Sahiden,
bu
kokan kargaşanın, gürültünün dünyasında kim kendi billur sesini biliyor ki? Kornaları,
zilleri, apartman altlarındaki planya tezgahlarını, matkapları, elektrikli
testereleri, frenleri, satış mağazalarının kusan hoparlörlerini aşıp
yanındakine duyurmak veya bir çocuğu hırsla dışarıdan kesip almak için zorunlu
bağırmalarda, sen sesini duyduğunu mu sanıyorsun ha!? Hem de 21. yüzyılda ve
büyük bir kentte? Hayır! Çift camlı, kimyasal izolasyonlu evine girip kapıları
sürgüleyip de bağırsan bile, o duyduğun senin billur sesin değildir. Çünkü içinde hep bir ürkeklik olacak: Acaba
birileri duyup rahatsız olur mu? Hayır, hayır,
billur sesin değil o, hatta sesin bile değil!
Hiç
sesini bir manyetik alana kaydedip dinledin mi? Çok değişik geldi değil mi?
Sesin, başka bir kaynaktan gelince kendi kulağına, ne kadar yabancı geldi. Oysa
başkaları, sesini tanıdılar, bir değişiklik fark etmediler. Ama sen gerçeği
biliyorsun; o bile gerçek sesin olamaz. İyi ama, kanaryalar bile kapı
zillerinde ötmeye başlamışken gerçek sesi nerede bulacağım?
Kendi
billur sesinle tanışman, kendi billur sesinde kaybolman, bunun için
gerekli koşulları hazırlaman gerekir. Yaşadığın bugüne kadar seni sarmış olan,
bastırmış olan o binlerce sesi ayırıp onlardan kurtulmalısın önce! Boğazın
ağrısız, temiz olmalıdır. Şimdiye kadar, asıl kullanman gereken yerde kullanmadığın halde ses tellerinin ne kadar
sağlıklı ve güçlü olduğunu düşünmelisin. Şehrin ve kafanın gürültülerinden
uzaklaşmalısın. Başkalarının sesleriyle dolu kafanın içini boşaltmalısın,
sevmediklerinin ya da sevdiklerinin sesleriyle dolu o kalın kafanı! Onlar,
beynindeki herbir atom-altı parçacığını kaplamış, fark ettirmeden
yerleşmişlerdir istilacı devlet gibi. Sırf gündüz uyanıkken değil, tıpkı
vücudunun gece de, düzen ve onarım için sürekli çalışması gibi, onlar da geceni
dahi esir almışlardır. Otobüs seferlerinin son bulduğu saatte de, sokaktaki
barın kapandığı saatte de olsa… Orada asılı kalıp yerleşirler.
Özgür
olman, seni fark ettirmeden ya da isteğinin hilafına sarıp zincirlemiş olan
gürültüden kurtulman gerek. Temiz bir havada olman gerek. Ancak bu şekilde
kendi billur sesini duyabilirsin. Bu kadar basit. Yanlış anlama, sadelik
anlamında basit. Yoksa hiç de kolay değil.
Sana da öğretmişlerdir: Kullanılmayan organlar körelir, ölür. Hatta patlar!
Sana da öğretmişlerdir: Kullanılmayan organlar körelir, ölür. Hatta patlar!
Kaleminize sağlık. Çok güzel.
YanıtlaSil