Etgar Keret'i merak ettiğimi
bilen Vladimir, kitabı hediye ettiğinde çok sevinmiştim. Geçen hafta okudum.
1967 doğumlu, İsrailli bir
yazar Keret. Kısa film,animasyon,bağımsız sinema gibi dallarda çalışmaları
varmış. (Hikâyelerini okuyunca buna şaşmadım zaten.)
Hakkında kitabın iç
sayfasında ve arka kapakta bir çok övgü var.
İyi bir öykücü Keret.
Yanıbaşınızda biri, mesela bir otobüs yolculuğu molasında birlikte çay
içtiğiniz biri, size başından geçen ilginç şeyleri anlatıyormuş gibi
oluyorsunuz okurken. Su gibi akıp gidiyor kitap. Kısa, ağırlıksız öyküler. İç
sayfada, öyküsü hakkında yazılan birkaç satır gerçeği yansıtıyor : "Fantastik ve gerçeklik arasında gidip gelen,
oyunbaz, insancıl ve duygusal öyküleriyle tanınıyor." Gerçi ben insancıl değil de insanlık hallerini
anlatan demeyi tercih ediyorum.
Fakat…kitap bittikten sonra
"Ne anlattı şimdi bu?" diye bir soru gelebilir aklınıza. Yukarıda
"ağırlıksız" derken, süssüz bir anlatımın yanı sıra seçtiği temaları
işleyişi de öyle, değip geçiyor, sahneyi resmediyor. Benim favorilerim ise
kitaba adını veren öykü ile Kissenger'ı Özlemek ( dili çok argo olsa da başlık ile
öykünün birbirini zekice bütünlemesi hoşuma gitti; anne ve sevgili arasında
kalan erkeğin Kissenger gibi bir diplomat
olması gerektiğinin farkında olması)
Ve bir fakat daha…Keret'in
Filistin ve Filistinliler hakkında yazdığı tüm hikayeleri* İsrail gözünden; sanki o
topraklara gelip savaşı başlatanlar onlar değilmiş gibi. Bu
yönlendirmeyi, İsrail'in sütten çıkma olduğunu söylediğini açıkça
görebiliyorsunuz. Bu konuda benzer bir şeyi, İsrail, Gazze'ye ikinci hava saldırısını yaptığı
günün ertesinde, üstelik Radikal gazetesinin web sayfasında "ilk kez bizde
yayınlanıyor" diye övünülerek yayınlanan bir öyküsünde görmüş ve
delirmiştim. En çok da Radikal'e. Yani hava saldırısının arkasından olmasaydı
keşke!!
Evet, aslanlar kendi
tarihçilerine sahip olana kadar avcıların tarihini bilecek dünya…
Bu arada iç kapakta Keret'in
2010 yılında Fransız Kültür Bakanlığından şövalyelik ödülü aldığını okuyoruz,
çalışmaları sebebiyle. Bunu okuyunca da, Kenize
Murad aklıma geldi** Bu arada
Keret bu kitapta argo ve kaba cinselliği çok kullanıyor. Çizdiği atmosferler,
Amerikan teenager'larının bunalımlı dünyalarını andırıyor daha çok. Amerika da
hikâyelerinde çok geçen bir ülke zaten.
Bir-iki öykü hariç hepsinde erkek-ben anlatıcı kullanmış Keret.
Kitap Siren yayınlarından,
çevireni ise Avi Pardo.
…
*(Örneğin Emniyet Mandalı
Açık, bu öyküde bahsi geçen atmosferde her iki tarafın asabi olacağı fikri normal,
fakat bir edebiyatçı tarafını bu kadar nefret söylemiyle belli edince, öykü möykü kalmıyor gözünüzde)
** Fransa'nın Filistin
meselesinde tek taraf olarak İsrail'i kabul ettiği, ilgili tüm politikalarını
İsrail'in lehine geliştirdiği; Murad, Filistin hakkında sadece bir araştırma
kitabı yazdığı halde, (kendisi de bir nişan almıştır Fransız Kültür
Bakanlığından Murad) o ve ondan sonraki
tüm kitaplarının aynı hükümet ve bakanlıkça görmezden gelinip engellendiğini…
Keret'in öykülerindeki minik buluşları ve çözümleri seviyorum ben.
YanıtlaSilFilistin meselesine gelince de tarihin bir tek noktasından başlamaktansa daha evveline de bakmanın gerekliliğine inanıyorum. Çözümsüzlükte her iki tarafın da payının olduğuna inanıyorum, ayrıca o coğrafyada tüm dünya tarafından körüklenen nefretin mevcudiyeti beni öfkelendiriyor. Sıradan insanın duygu ve düşünceleri pek önemli değil, hiç de olmadı... Mühim olan tek şey silah tacirlerinin para kazanması. Her tür savaş itina ile yaratılır, kışkırtılır, yıllarca sürdürülür. Sonra gelsin paralar, insin derin ceplere Üzerindeki kana bakan yok.
İsrail'in silah üretiminde zaten söz sahipliği büyük, bu noktada onun da kurban olduğuna inanamam. Ama çözümsüzlükte diğer milletlerin isteksiz olduğu- ister dediğin sebepten,ister başka sebeplerden- doğru...
YanıtlaSilNeyse ne. :)