İĞRENÇSİN SELİM BEY!

Şimdi titriyorum ve sendeliyorum ya, evden çıkamıyorum, okumak filan da istemiyorum, dolayısıyla elimde kumanda aptal kutusunun karşısında az daha aptallaşarak oturuyorum. Ev yenileme programlarından birine rastlıyorum. Yalan yok, çok severim dekorasyon ve tasarımı. Dur bakiim neyi nasıl yapcaklar dedim, hay demez olaydım, mutfağı yenilenen kadın öyle içten, hançereden haykırıyor ki  tasarımcı mimara "Ay, hariiiiiikaaaaasınızzzzzz Selim Bey!Şöylesiniz, böylesiniz, böyle de muhteeeeeşemmmmmm olmuş!" diye, sanırsın ki tecavüzcünün elinden kurtarmış kadını, ya da yerli otomobil yapmış eline vermiş. Böyle deyince yapılan işi küçümsemiş gibi oluyorum galiba, asıl diyeceğim bu ne yalakalık yahu! Tamam, bu bir TV şovu, beğenmesen de beğendim diyeceksin bir şekilde, ama bu kadar abartmayı nasıl insanlıklarına yediriyorlar anlayamıyorum ya. Teşekkür etmenin, şükran sunmanın söyleyişi bile zarifken bu yalakalık yazarken bile mide kaldırıyor vesselam. Üstelik her yerde, her konuda almış başını gidiyor. 


Tv şovu deyince aydım az önce; yahu dedim, yoksa bu salak kadınlar hiç mi tasarım- dekorasyon takip etmiyorlar da bir şey bilmediklerinden yapılanı mucize sayıyorlar,yapana bir tapmadıkları kalıyor? Tıpkı Amerikan halkının büyük kısmı gibi kaba saba yaşayıp dünyanın geri kalanını da öyle mi sanıyorlar? Amerikan deyince aydım işte, bu tip programlar oradan kopi-pest ya, onlar da böyle görmemişin öküzü gibi bakıp sevindirik oluyorlar o tip program ve yarışmalarda, abartılı sevinçler filan, bizim prodüktörler de aynını yaptırıyordur bu garibanlara(!) dedim. Ama sonuç yine aynı: böyle sahteliği ve abartıyı, yalakalığı nasıl içlerine sindirebiliyorlar? Bir değil beş değil, denk geldiğim her programda aynı abartılar,yalakalıklar. Yoksa, kaz gelen yerden tavuk esirgenmez diyen atalarımızı mı analım?

Bir de geçen aylarda yine böyle eve kapanmak zorunda kaldığım bir günde denk geldiğim abuk subuk bir "şey" vardı. Bugün ne yesem,ne giysem,kimle dalaşsam, nereye etsem (affedersiniz)  grubundan bir "şey". Yarışmacılar İzmir'den deyince hemen zaplamadım, bir de dedim, gerçek dünyadan (!) soyutlamayayım kendimi, ne var ne yok güzide ülkemde...Üç dört kadın var yarışmada. Bu kadınlara para veriliyor ve çantası takısı her şeyiyle kıyafet alıp giyip podyuma çıkmaları isteniyor. Buna göre puan alacaklar. Bir de fazladan puan veriliyormuş: Tasarruf edip de elinde para kalana. Hadi buraya kadar makul. Yalnız rakip yarışmacıları birbirleri hakkında konuşturuyorlar! Kimi açık, kimi imalı öyle şeyler söylüyorlar ki birbirleri hakkında, bunlar cinsi latif olamaz diyorsunuz, sütun gibi bacakları,biçimli göğüslerine rağmen! İçlerinden biri, evli ve çocuklu olan rakibi için şunu söyleyebiliyor mesela: " X ablanın geldiği muhit belli, oradan alışveriş yapıyor ve daha ucuza alacağı kesin, hem de ev kadını olduğu için tasarruf etmeyi de bilir, kesin ekstra puanı o alır" Tabii söyleyişteki ses tonunu buraya ekleyemiyorum. Bu mudur yani  yarışma ? Öyleyse kalsın, ben almayayım.



6 yorum:

  1. Bir de Yemekteyiz var. Benim de o çok gözüme batıyor. Normalde iç TV izlemiyorum ama bu yıl birkaç kere aynı saatte otobüse bindim, o saatte de Yemekteyiz vardı, o vesileyle izledim birkaç bölümünü. İnsanlar sonradan görmeliklerini topluma göstermek için dünyanın başka neresinde birbiriyle yarışır? Sofra adabını bilmeyen insanların gelip orada yemek uzmanı kesilmeleri... bu nedir Tanrım, bu toplum bundan daha fazlasını mı hak ediyor yoksa?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Rastladım ben de, aklıma bile getirmek istemiyorum...

      Sil
  2. İşin acı tarafı, işte bu programlar izlenme rekoru kırıyor....

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Anlayamıyorum gerçekten de,insanlarımız böyle davranmak ve davranılmaktan zevk mi alıyorlar da izliyorlar? Vahim bir durum öyleyse

      Sil
  3. "Bedava sirke baldan tatlıdır" gibi iğrenç bir atasözümüz var, o evinin bir bölümünü binlerce törkiş lirayı saçıp da bir halta benzetemeyen iç mimar ve ekibine yağdırılan o iltifatlar ucuzluktan başka bir şey değil. Ben de bir kaç kez deenk geldim finalde inanılmaz evler çıkıyor, berbat üstelik eve el atılmadan evvel de evin hali gayet güzelken :)

    YanıtlaSil

Ölümü görün yazın bir şeyler, üşenmeyin.
E, üşenmeyin dedik ya:)